Savaş ülkelerini barış ülkelerine doğrulukta yarışan girişimciler dönüştürürler

Ülkelerin ürün, hizmet ve bilgi üretme güçsüzlüğünün üstesinden gelmede ve yoksulluğun kapalı yapısın kırmada, üreten el olmasını bilen girişimciler, her dönemde sürükleyici bir işlev yüklenirler. Bu yüzden ekonomik gelişmede ve kültürel zenginleşmede, girişimci insan sermayesi, finansal sermayeden daha önce gelir. Çünkü finansal sermaye risk almasını, yenilik yapmasını bilen girişimcilerle, ürünlere ve hizmetlere dönüşür.

Okumaya devam et “Savaş ülkelerini barış ülkelerine doğrulukta yarışan girişimciler dönüştürürler”

Gece görülmeyen rüyaları gündüz görenler dokuz noktanın dışına çıkmasını bilirler

İletişim teknolojisindeki gelişmeler, bütün kuruluşları, dünyadaki değişmelere ayak uydurmak için, yeniden yapılanmaya zorluyor. Sürekli yenilenen dijital dünyadan, yararlanmayan kuruluşların, sınırların dışına çıkmaları ve dünyadaki dönüşümlerin, özneleri olmaları mümkün değildir. Dijitalleşmeyen kuruluşlar çok boyutlu iletişim ağlarının oluşturduğu, küresel pazarların sunduğu, sınırsız fırsatları yakalayamazlar.

Okumaya devam et “Gece görülmeyen rüyaları gündüz görenler dokuz noktanın dışına çıkmasını bilirler”

Dünyada yoksullar gibi yaşamak bir erdemdir ancak yoksulluk bir erdem değildir

Bir toplumun üretim gücünün büyütülmesi, kimseye haksızlık yapılmadan, üretilen bilgilerin, ürünlerin ve hizmetlerin paylaşılması, bütün ülkelerin ana sorunudur. Toplumların üretim gücünü büyütme ve üretimi paylaşma yöntemleri, yüzyıllar içinde büyük değişiklikler göstermiştir. Ancak kaynakları değerlendirme ve ihtiyaçları karşılama sorunları, başlangıçtan beri vardır, var olmaya devam edeceklerdir.

Okumaya devam et “Dünyada yoksullar gibi yaşamak bir erdemdir ancak yoksulluk bir erdem değildir”

Ekonomiyi kültürün nesnesi haline getirerek enflasyonun burnuna halka takmak

Dünyada ister özel, ister kamu, ister vakıf olsun, bütün kurum ve kuruluşların başta gelen ekonomik sorunu: Ellerindeki kaynakları, en doğru, en güzel yolda değerlendirmektir. Hayatın bir boyutunda üretim varsa, bir boyutunda tüketim vardır. Hayatın hiçbir alanında üretmeden, tüketmek mümkün değildir. Ekonomi hayatın yaşanır kılınmasında, üretim ile tüketim arasındaki uyumun, düzenin ve dengenin sağlanmasıdır. Ekonomi ekonomi bilmektir,ekonomi dünyayı bilmektir, ekonomi insanı bilmektir.

Okumaya devam et “Ekonomiyi kültürün nesnesi haline getirerek enflasyonun burnuna halka takmak”

Dünyada savaşları işi iyi değil iyi işi yapanlar durdururlar

Ekonomik, siyasal ve kültürel dönüşümlerin kaynağında, kendisi için istediğini, bütün insanlar için isteyen liderler vardır. Onlar insanlığın bilgi ve bilgelik hazinelerinin, paylaşıldıkca zenginleştiğini bilirler. Liderlerin güçleri, dürüstlükte sınır tanımayan, açıklıklarından kaynaklanır. Onların düşünce ve eylem dünyalarında, kuralsızlığa kesinlikle yer yoktur, düşünceleri eylemlerine, eylemleri düşüncelerine yansır.

Okumaya devam et “Dünyada savaşları işi iyi değil iyi işi yapanlar durdururlar”

Doğal gaz boru hatları Türkiye ve Rusya Arasındaki barışın en büyük güvencesidir

İstanbul Türklerin Avrupa’ya, Kazan Rusların Asya’ya açılma kapısı olmuştur. Avrasya ekseninde Türkiye ve Rusya, iki vazgeçilmez ülkedir. Türkiye’nin Avrupa’ya, Rusya’nın Asya’ya genişlemesinde, Karadeniz en büyük rekabet alanını oluşturmuştur. Türkler ve Ruslar Karadeniz çevresinde güç kazanmak için, yüzyıllar boyunca birbirleriyle, hem yarışmışlar hem savaşmışlar. Karadeniz Osmanlı yüzyıllarında, bir “Türk Gölü”ne dönüşmüştür.

Okumaya devam et “Doğal gaz boru hatları Türkiye ve Rusya Arasındaki barışın en büyük güvencesidir”

Dünyanın bütün şehirlerinde Eskişehir’in eşsiz hazinelerinin başında yer alan Yunus’un bayrağını dalgalandırmak

Bin yıllık tarih içinde, Türklerin rüzgarı Asya’dan Avrupa’ya doğru esmiştir. Eskişehir yöresinde kurulan, kısa zamanda Bursa’yı, kendisine başşehir yapan Osmanlıların tarihi, Türk yüzyıllarının en parlak dönemidir. O dönemde Anadolu insanı, Çanakkale ve İstanbul boğazlarından, Balkanlara açılmıştır. Türkler Avrupa topraklarında nereye gitmişlerse, gittikleri yere yerleşmişler ve kültürlerini taşımışlardır.

Okumaya devam et “Dünyanın bütün şehirlerinde Eskişehir’in eşsiz hazinelerinin başında yer alan Yunus’un bayrağını dalgalandırmak”

Yerel dünyadan küresel dünyaya yetkinlik yolculuğunda her gün yeniden doğmasını bilenler başarılı olurlar

Anadolu insanı için dünya dün, bugün, yarın olmak üzere üç gündür. Akıp giden hayatın yaşanır kılınması, dünyanın sınırlı kaynaklarının, yararlı ve verimli olarak değerlendirilmesine bağlıdır. Bugüne dünden gelen insan, yarına bugünden gidecektir. İnsanın dünden yarına giden yolculuğu, fırsatlarla ve tehditlerle doludur. Kültürünün değerleri ve ekonominin ilkeleri ışığında yarına bakanlar, fırsatları ödüle dönüştürürler.

Okumaya devam et “Yerel dünyadan küresel dünyaya yetkinlik yolculuğunda her gün yeniden doğmasını bilenler başarılı olurlar”

Dünyadaki ekonomik krizler tefeciliği kurumsallaştıran New York’un ve Frankfurt’un bankalarından kaynaklanır

Frankfurt hem coğrafik, hem ekonomik açıdan, Avrupa’nın kavşak noktasında yer alır. Main dünyanın en büyük havaalanlarından biridir. Yeni piramitler şehiri olan Main’e, Almanya’nın Mainhattan’ı denilir. Frankfurt Main Havaalanından büyük Alvrupa şehirlerine, uçak ve tren bağlantıları vardır. Bilgisayarlar, trenler, uçaklar şehirler arasındaki sınırları, bütünüyle ortadan kaldırmıştır. Geleceğin ulaşım aracı uçaklar olacaktır. Dünyada hava limanı olmayan şehir, telefonu olmayan insan kalmamıştır.

Okumaya devam et “Dünyadaki ekonomik krizler tefeciliği kurumsallaştıran New York’un ve Frankfurt’un bankalarından kaynaklanır”

Ülkelerin büyük rüyalarının olması büyük coğrafyalarının olmasından çok daha önemlidir

Ülkelerin siyasal sınırları dış politikaları, ekonomik sınırları ise, iç politikalarıyla çizilir. Ülkelerin dış politikalarında, devletin askeri gücü etkiliyken, iç politikalarında milletin üretim gücü etkilidir. Her ülkenin üretim gücü, siyasal sınırlardan daha çok ekonomik sınırlara dayanır. Siyasal sınırlar istenildiği zaman, istenildiği kadar genişletilemez. Buna karşılık, ülkelerin ekonomik sınırlarını sürekli değişir.

Okumaya devam et “Ülkelerin büyük rüyalarının olması büyük coğrafyalarının olmasından çok daha önemlidir”

Siyonist Yahudiler için kutsal ülke Amerika’dır kutsal şehir New York’tur

İnsanların vizyon kazanmalarında, dünyada kendilerini bir yolcu gibi görmeleri ve bir yolcu gibi yaşamaları büyük önem taşır. Çünkü vizyon bugüne değil, geleceğe bakma ve geleceği öngörme yeteneğidir. Geleceği ise, sınırların dışına çıkarak düşünmesini bilenler görürler. Sınırlarının dışına çıkmayan ülkeler sınırlarını, kuruluşlar güçlerini korumakta güçlük çekerler. Sınırsız dünyada sınırlar ve güçler, sınırların dışına çıkılarak korunurlar.

Okumaya devam et “Siyonist Yahudiler için kutsal ülke Amerika’dır kutsal şehir New York’tur”

Bütün krizler ihtiyaçlar sınırsızdır büyüme sonsuzdur diyenlerden kaynaklanır

Yıldan yıla daha karmaşık, daha birbirine bağımlı, bir ekonomik yapı kazanan dünyanın, karşı karşıya olduğu sorunların başında, sonu gelmez sınırsız ihtiyaçlardan kaynaklanan, aşırı gösteriş tüketimi gelmektedir. Hem Kuzey’in zengin, hem de Güney’in yoksul ülkelerinde insanlar, teknolojik yeniliklerle durmadan büyütülen, ihtiyaçların baskısı altında ezilmektedir. Toplumların bütün kesimleri devletler gibi, sürekli yeni boyutlar kazanan ihtiyaçlarını karşılayabilmek için, durmadan borçlanmaktadırlar.

Okumaya devam et “Bütün krizler ihtiyaçlar sınırsızdır büyüme sonsuzdur diyenlerden kaynaklanır”

Yirmi birinci yüzyılda doyulan ülke doğulan ülkeden çok daha önemlidir

Yirminci yüzyıl dünyada savaş yüzyılı olduğu kadar, göç yüzyılı olmuştur. Dünyada pek çok ülke arasında, büyük göç hareketleri yaşanmıştır. Balkan ülkelerindeki Türkler Anadolu’ya göç ederlerken, Avrupalılar Amerika’ya göç etmişlerdir. Nasıl Türkiye’de bir Bosna, bir Arnavutluk, bir Kırım varsa, Amerika’da bir İngiltere, bir Almanya, bir İtalya vardır. Avustralya’dan Arjantin’e kadar, her ülke bir göçmenler ülkesidir.

Okumaya devam et “Yirmi birinci yüzyılda doyulan ülke doğulan ülkeden çok daha önemlidir”

Değerlerden beslenmeyen yönetimlerin elinde toplumlar zenginliklerini yitirirler

Değerlerden yoksun ekonomilerin elinde, kültürler derinliklerini yitirirler. Ülkelerde araç işlevi yüklenen ekonominin yasaları, amaç işlevi yüklenen kültürün değerleriyle işlerlik kazanırlar. Hayatın her alanında, özne görevini ekonomi değil, kültür yüklenir. Kültürel değerlerini yitiren toplumlar, ekonomik güçlerini yitirirler. Amerika Birleşik Devletleri , Sovyetler Birliği Cumhuriyetleri gibi, değer çözülmelerinin sonrasında, iç savaşsız dağılma yolunda hızla ilerliyor.

Okumaya devam et “Değerlerden beslenmeyen yönetimlerin elinde toplumlar zenginliklerini yitirirler”

Postkorona dünyada hiçbir ülke sınırsız ekonomik büyüme peşine düşemez

İnsanlığın atalarının yitirdiği Cennette olduğu gibi, dünyanın hiçbir ülkesinde, doğal zenginlikler sınırsız olmadığı gibi, finansal kaynaklar da sınırsız değildir.Salgın sonrası dünyada hiçbir ülkenin, ortak doğal kaynakları, savaşlarla tüketme hakkı yoktur. İnsanların temel ihtiyaçları olan ürünlerin, hizmetlerin ve bilgilerin karşılanmasından, bütün ülkeler sorumludur. Bu yüzden devletlerin tarıma,sanayiye,eğitime ve sağlığa yaptığı yatırımlar, bütün dünya için hayati önem taşımaktadır.

Okumaya devam et “Postkorona dünyada hiçbir ülke sınırsız ekonomik büyüme peşine düşemez”

Oluşmakta olan salgın sonrası dünyada yapay değil gerçek ihtiyaçları karşılayan kuruluşlar ayakta kalır

Amerika’nın Silikon Vadisi’nden Çin’in Dalian’ına kadar, dünyanın değişik merkezlerinde yapılan araştırmalarla, bilgi ekonomisi yeni boyutlar kazanıyor. İletişim teknolojisindeki her gelişme, insanların yapay ihtiyaçların peşinden koşması için, dünya ölçeğinde büyük bir yarış alanı açıyor. Yapay ihtiyaçlar, dünyanın sınırlı kaynaklarını sınırsızca tüketerek, gösteriş tüketiminde, sonu gelmez doyumsuzluk fırtınaları estiriyor.

Okumaya devam et “Oluşmakta olan salgın sonrası dünyada yapay değil gerçek ihtiyaçları karşılayan kuruluşlar ayakta kalır”

Her ülkede ekonomi eşittir üreten insan çarpı kültürün karesidir

Değişik alanların uzmanlarınca, nasıl tanımlanırsa tanımlansın, son değerlendirmede ekonomi, insanlığın kültürel birikiminin, hayatın değişik boyutlarındaki yansımasıdır.İnsanlık tarihi boyunca, üretim gücünü belirleyen, en büyük ve en etkili kaynak kültür olmuştur. Yoksulluk gibi, zenginlik de bir sorun kaynağıdır. Üretim peşinde koşmak kadar, tüketimden kaçınmak da, bütün kültürlerde, en başta gelen erdemdir.

Okumaya devam et “Her ülkede ekonomi eşittir üreten insan çarpı kültürün karesidir”

Postkorona dünya her gün yeniden doğanların sürekli yeni sözler söyleyenlerin dünyasıdır

Dünya ekonomisindeki büyük dönüşümlere, ilişkin kitaplarıyla tanınan Alvin Toffler, ülkelerin dünyadaki gelişmelere nasıl uyum sağlayabileceğini anlatan, çok sayıda çalışma yapmıştır. “Zenginlik Devrimi” kitabında, geleceğin şirketlerinin Ford benzeri kuruluşları değil, Microsoft benzeri kuruluşları, örnek alanların arasından, çıkacağını vurgulamaktadır.

Okumaya devam et “Postkorona dünya her gün yeniden doğanların sürekli yeni sözler söyleyenlerin dünyasıdır”

Seküler kültür zamanı kumdan kutsal kültür taştan kaleler yaparak değerlendirenlerin dünyasıdır

Zamanla insanların bedenleri ölür, ruhları ölmez. Ruh bedensiz varlığını korur, beden ruhsuz varlığını koruyamaz. İnsanın değerlendirmek zorunda olduğu zaman, beden ile ruhun bir arada bulunduğu beşikten mezara kadar olan zamandır. Bu bağlamda, hayat zamandır, zaman hayattır. Zamana verilen değer, geleceğe verilen değerdir. Zamanlarını değerlendirmeyi başaranlar, her alanda geleceklerini güvence altına alırlar.

Okumaya devam et “Seküler kültür zamanı kumdan kutsal kültür taştan kaleler yaparak değerlendirenlerin dünyasıdır”

Yeni dünyanın açgözlülüğü büyüten AVM’lere değil ihtiyaçları gideren çarşılara ihtiyacı vardır

Batı ülkelerinden bütün dünyaya ihraç edilen seküler kültürde, her insanın her gün tükettiği ürün ve hizmetlerin hacmini, günden güne, haftadan haftaya, aydan aya, yıldan yıla, biraz daha büyütmesi, bütün ülkelerde gelişmişliğin kutsal ölçüsü haline gelmiştir. Tüketimin böylesine önemsenmesi, insanların sınırlı ihtiyaçlarından daha çok, sınırsız isteklerinin karşılandığı alışveriş merkezlerini, kutlu mekanlara dönüştürmüştür.

Okumaya devam et “Yeni dünyanın açgözlülüğü büyüten AVM’lere değil ihtiyaçları gideren çarşılara ihtiyacı vardır”