Hayatın şiirini yakalayan toplumlar geleceği aydınlık olan toplumlardır

Toplumların tarihinde, şiirin vazgeçilmez işlevlerinin başında, insanın ruhunu zenginleştirmesi yer alır. Ülkelerin görünen ve görünmeyen dünyalarının güzelleştirilmesi, insanların ruhlarının derinleştirilmesine bağlıdır. İnsanın ruhu, bedenin tükettiği ürünlerle değil, hafızanın ezberlediği şiirlerle canlılığını korur. İnsanın sağlıklı olabilmesi için, bedeni gibi, ruhunun da beslenmesi gerekir.

Okumaya devam et “Hayatın şiirini yakalayan toplumlar geleceği aydınlık olan toplumlardır”

Dünyada büyük başarılar kurnazlıktan değil kararlılıktan kaynaklanır

İster ekonomik, ister siyasal, ister kültürel olsun, kuruluşlar arasında iyi olandan, daha iyisi her zaman vardır. Hayatın her alanında kuruluşların başarılarının sürekliliği, gelen yıllarını geçen yıllarından, daha iyi olmasını sağlayacak, iyileştirmeler yapmalarına dayanır. Kuruluşlar ulaştıkları başarı düzeylerini yükseltmeye çalışmazlarsa, ürettikleri ürünlerin, verdikleri hizmetlerin, geliştirdikleri bilgilerin, değerlerine katkıda bulunamazlar.

Okumaya devam et “Dünyada büyük başarılar kurnazlıktan değil kararlılıktan kaynaklanır”

Toplumları döviz kurları borsa endeksleriyle değil şiirle doyurmak

Gösteriş tüketimi ve harcama yarışı içinde, şiirle bağlarını bütünüyle koparan insanlara, iç zenginliklere açılan, bütün kapılar sonuna kadar kapanmıştır. Dünyada kültürel yoksullaşmanın, hız ve yoğunluk kazanmasıyla, edebiyatın bütün alanlarında büyük bir çoraklaşma yaşanmaktadır. Toplumların duygu ve düşünce kaynağı şiir, derinliğini yitirirince, roman, hikaye ve deneme can damarlarını yitiriyor.

Okumaya devam et “Toplumları döviz kurları borsa endeksleriyle değil şiirle doyurmak”

Edebiyatlar medeniyetlerin geçmişten geleceğe açilan gizemli kapilaridir

Kalıcı edebiyat, çağını anlatan edebiyattır. Her edebiyatçı çağından sorumludur, çağını anlamak ve anlatmak zorundadır. Edebiyat dipnot kaygısına düşmeden, yereldeki küreseli, küreseldeki yereli yakalamaktır. Hayatın anlamlı ve yaşanır kılınmasında, edebiyat tarih gibi, bütün insanlığın birikimine, hem derinlik hem de zengin- lik kazandırır. Tarihçi geçmiş yüzyıllarda olanların, edebiyatçı ise gelecek yüzyıllarda olacakların peşindedir.

Okumaya devam et “Edebiyatlar medeniyetlerin geçmişten geleceğe açilan gizemli kapilaridir”

Güzel olanı aramak olan edebiyat güçlülükteki güçsüzlüğü güçsüzlükteki güçlülüğü görmek için vardır

Kutsal ve seküler değerler arasındaki dil uyuşmazlığı, bütün ülkelerin kültürel dokularında olduğu kadar, ekonomik yapılarında onulmaz derin yaralar açıyor. Büyük çalkantıların yaşandığı Yirminci yüzyılda, değerlerine yabancılaşan toplumlar, başta Türk ve İslam dünyası olmak üzere, bütün kesimleriyle ürün, hizmet ve bilgi üretim güçlerini yitirmişlerdir.

Okumaya devam et “Güzel olanı aramak olan edebiyat güçlülükteki güçsüzlüğü güçsüzlükteki güçlülüğü görmek için vardır”

Aramızdan ayrılışının birinci yıldönümümde düşüncesi serveti mirası eylemi olan Nuri Pakdil’i rahmetle anmak

Kudüs’ü elinde meşale gibi taşıyan, Kudüs sevdalısı, “Eylem yapıyorum öyleyse varım” diyen Nuri Pakdil, eylem yüklü düşünceleriyle, öncülüğünü ve kuruculuğunu yaptığı Edebiyat dergisiyle, Kapitalizmin ve Komünizmin rüzgarına kapılmayan, Necip Fazıl’ın Büyük Doğu ve Sezai Karakoç’un Diriliş dergilerinin geleneğini sürdürmüştür.

Okumaya devam et “Aramızdan ayrılışının birinci yıldönümümde düşüncesi serveti mirası eylemi olan Nuri Pakdil’i rahmetle anmak”

Amerika’da tüketim kültürüyle savaşırken uyuşturucuya yenik düşen çiçek çocuklar ve çiçek şairler kuşağı

Üçüncü baskısı yapılan “New York’tan Los Angeles’ Yeni Roma” kitabımızda ayrıntılı olarak anlattığımız gibi, Amerika rasyonel üreten, buna karşılık irrasyonel tüketen insanların ülkesidir. Onların mabetleri, gece gündüz açık olan süpermarketler, ibadetleri de alışveriştir. Amerika’nın bulaşıcı bir hastalık gibi, bütün dünyaya yayılan, tüketim kültürüne ilk başkaldırı, San Francisco’nun hippilerinden gelmiştir. Çoğunluğu varlıklı ailelerden gelen, çiçek çocuklar, tepkilerini cinsel özgürlük peşinde koşup, uyuşturucu kullanarak göstermişlerdir.

Okumaya devam et “Amerika’da tüketim kültürüyle savaşırken uyuşturucuya yenik düşen çiçek çocuklar ve çiçek şairler kuşağı”

Barışın güvercinleri savaşın kartallarından daha güçlüdür

Söz yazıya, yazı söze dönüşür. Yazıya dönüşen söz kalır. Sözü eyleme, eylemi söze dönüştürmek, edebiyatçıların işidir. Söz insanlığın ortak gönüllerinin, yazı da ortak akıllarının çağına yansımasıdır. Geçmişte söylenmiş sözü, geleceğe kalacak yazısı olmayan toplumlar, varlıklarını koruyamazlar. Toplumların düşünce zenginlikleriyle birlikte, eylem güçleri, söz ile yazı arasındaki, iletişim ve etkileşimin derinliğinden kaynaklanır.

Okumaya devam et “Barışın güvercinleri savaşın kartallarından daha güçlüdür”

Edebiyatla insanları dönüştüren çekim alanları oluşturmak

Asya’nın ortalarından Avrupa’nın ortalarına doğru, uzun bir yolculuğa çıkan Türk dünyasının, düşünce ve eylem geleneği, medlerle ve çezirlerle dolu, Anadolu’nun bin yıllık çalkantılı tarihi içinde oluşmuştur. Bir ayakları Karadeniz’de, bir ayakları Akdeniz’de olan Türklerin gözleri, geldikleri Asya’dan daha çok gittikleri Avrupa’da olmuştur. Semerkant’tan Saraybosna’ya kadar uzanan, büyük bir coğrafyada ordugahlar inşa ede ede değil, dergahlar inşa inşa ilerlemişlerdir.

Okumaya devam et “Edebiyatla insanları dönüştüren çekim alanları oluşturmak”

Ayşe Efe ile “iki dünyanın hesaplaşması”

kitabımızla ilgili ayrıntılı şiir tadında bir konuşma

“Sınırların önemini yitirdiği düzleşen dünyada medeniyetler değil edebiyatlar savaşıyor” diyen,”Yedi Güzel Aam”dan biri olan, Prof. Dr. Nazif Gürdoğan ile “İki Dünyanin Hesaplaşması” kitabı üstüne konuştuk.

Mavera Dergisini’nin “Yedi Güzel Adam” ından biri olan Gürdoğan, edebiyatı medeniyetle, medeniyeti edebiyatla bütünleştiren yazarlarımızın önde gelenlerindendir. Mavera, nerede bir yazarının adı geçerse, yedi yazarı birden akla gelen dergidir.Ve yedi güzel kurucusuyla, takım çalışmasının
edebiyat alanındaki, en güzel örneğini vermiştir.

Okumaya devam et “Ayşe Efe ile “iki dünyanın hesaplaşması””

Dünyayı dönüştüren zirve düşünürlerin büyük şairlerin yolu kalabalıkların yolu değildir

Sağlıklı bir toplumda büyük şairler, düşünce ve eylemleriyle, yönetenler ile yönetilenler arasında, uyum ve düzeni sağlayan aydınların başında gelirler. Şairler sınır tanımayan vizyonlarıyla, toplumların geçmişlerinde geleceklerini, gelecekte geçmişlerini görürler. Onların şiirleri kökleri geçmişte, dalları gelecekte olan ağaçların, tazeliğini hiç yitirmeyen meyvalardır. Onlar güzellikleri özendiren, çirkinliklerini önleyen şiirleriyle, bütün insanlığın ortak aklının sesi olurlar.

Okumaya devam et “Dünyayı dönüştüren zirve düşünürlerin büyük şairlerin yolu kalabalıkların yolu değildir”

Bin cümle okumayanlar bir cümle yazamazlar

Yazarlar yazmayı sevdikleri kadar, okumayı da severler. Her yazar yazdıklarını, kendilerinden önce yazan, yazarlara borçludur. Bir yazar bin okumadan bir yazamaz. Okumada başarılı olanlar, yazmada başarılı olurlar. Onlar bir kuyumcu duyarlılığıyla, bir kelime, bir cümle, bir sayfa ve bir kitap ararlar. Yazma sürecinde hem düşünce geliştirilir, hem de düşünce ödünç alınır. Edebiyatta etkilenmeyenler,okuyanları etkileyemezler.

Okumaya devam et “Bin cümle okumayanlar bir cümle yazamazlar”

Öldürmede yarışları yaşatmada yarışlara büyük rüyalar gören güzel şairler dönüştürür

Şiirde düşünceye dönüşen duygu gerçek, gerçek duyguya dönüşen düşünce güzeldir. Şairler düşünceyi duyguya, duyguyu düşünceye dönüştürmenin hem ustaları hem öncüleridir. Şairlerin zamanı aşan şiirleriyle, düşüncelerle duygular, duygularla düşünceler, büyük rüyalara dönüşürler. Her insanın gönlünde uyuyan şiirler vardır. Şairler insanların gönlünde uyuyan şiirleri uyandırırlar. Şiirleri olmayan insanların rüyaları olmaz.

Okumaya devam et “Öldürmede yarışları yaşatmada yarışlara büyük rüyalar gören güzel şairler dönüştürür”

İki dünya edebiyatçilariyla savaş dünyasini bariş dünyasina dönüştürmek

Edebiyatlar medeniyetlerin, ruhlarının dokunduğu gizemli atölyeleridir. İster kutsal, isterse seküler kültüre dayansın, her medeniyetin ruhunu yansıtan, değerlerini ele alan bir edebiyatı vardır. Aydınlanma döneminin seküler edebiyatı, kutsal kültüre dayanan edebiyatın, kaynaklarını kurutmuştur. Sekülerleşme sürecinde, kutsal kültürün değerleri, tedavülden kaldırılmış paralar gibi, geçerliliklerini yitirmişlerdir. Yirminci yüzyıl sekülerleşmenin doruk noktasına çıktığı yüzyıldır.

Okumaya devam et “İki dünya edebiyatçilariyla savaş dünyasini bariş dünyasina dönüştürmek”

İstanbul’da Doğu’yu ve Batı’yı altın oranda harmanlamak

Dervişlikle silahlanmış Anadolu insanı, iki yüzyıla yakın bir zamandan beri, Avrupa’dan gelen yabancılaşma rüzgarlarının etkisindedir. Türklerin Avrupa coğrafyasından, Asya coğrafyasına çekilmelerinde, hem içeriden hem de dışarıdan estirilen, yabancılaşma rüzgarlarının çok büyük etkisi olmuştur. Cumhuriyetin kuruluş yılları boyunca, Anadolu’yu aydınlatacak güneşin, Asya’dan değil, Avrupa’dan doğacağı vurgulanmıştır.

Okumaya devam et “İstanbul’da Doğu’yu ve Batı’yı altın oranda harmanlamak”

Amerika’dan çin’e dünyada erdemli devlet erdemli yönetici erdemli toplum kıtlığı çekiliyor

Doğudan Batıya devletlerin yönetim sorunlarına, çözüm aramada Felsefeden ve Edebiyattan yararlanma konusunda yapılan araştırmalar giderek çoğalmaktadır. Çünkü devletlerin ve kuruluşların yönetiminde uygulanan, demokratik ve otokratik kuramlar, bütün ülkelerin ekonomik, siyasal ve kültürel yapılarında köklü dönüşümlerin tetikleyicileri olmaktadırlar. Ülkelerdeki iktidar savaşları, dehşet verici toplu ölümlere ve şehirlerde büyük yıkımlara yol açmaktadır.

Okumaya devam et “Amerika’dan çin’e dünyada erdemli devlet erdemli yönetici erdemli toplum kıtlığı çekiliyor”

Şairler hem geçmiş hem gelecek yüzyılları yaşadıkları yüzyıla taşırlar

Çarşılarında doğruluk alınan, dürüstlük satılan şehirler, medeniyetlerin yüzleri, şiirleri karamsarlıkla başlayıp, ümitsizlikle bitmeyen şairler sözcüleridir. Nasıl bulutlar yağmurların habercileriyse, şairler de güzelliklerin habercileridir. Anadolu’nun şiir dünyasında, şiirin ulaşılmaz zirveleri olmasaydı, bugün bütün dünyayı kucaklayan, bir Semerkant, bir Eskişehir, bir Bursa, bir Konya, bir İstanbul, bir Saraybosna olmazdı. Şairler yarınların habercileridir.

Okumaya devam et “Şairler hem geçmiş hem gelecek yüzyılları yaşadıkları yüzyıla taşırlar”

Dünyada estirilen savaş kasirgalarini yunus’u izleyen şairler durdurur

İster şiir, ister hikaye, ister deneme olsun, bir edebiyat eserinin kalıcılığı, “Beyaz haberlerim var kardeşlerim” diye, seslenmesinden kaynaklanır. Ölümsüz edebiyat eserleri, yeryüzünün kara haberlerinden daha çok, gökyüzünün beyaz haberlerine odaklanırlar. Onların düşünce ve eylemleri, görünmeyen dünyanın rüzgarlarını arkalarına alarak, görünen dünyanın bulutlarını dağıtmayı bilmelerinden, büyük güç ve etkinlik kazanırlar.

Okumaya devam et “Dünyada estirilen savaş kasirgalarini yunus’u izleyen şairler durdurur”

Seküler Atina kültürüne karşı kutsal Kudüs kültürünü edebiyatçılar zenginleştirir

Kutsal kültürün kaynağı Peygamberler tarihinde söylenmemiş söz yoktur. İnsanlara iki göz, iki kulak, bir dil, gördüklerini, dinlediklerini, dile dökmesi için verilmiştir. Edebiyat hayatı görme, hayatı dinleme, hayatı söze dökme eylemidir. Edebiyatçı hayatta insanı, insanda hayatı görür. İnsana karşı hayat, hayata karşı insan,edebiyatla korunur. Edebiyatçı hayatı,her insan için yaşanır kılma sorumluluğu taşır.

Okumaya devam et “Seküler Atina kültürüne karşı kutsal Kudüs kültürünü edebiyatçılar zenginleştirir”

Kare dünya silahlarla değil kitaplarla yaşanır kılınır

Siyasal sınırların önemini yitirmesiyle, dünyanın bütün ülkeleri, birbirini etkileyen ve birbirinden etkilenen, bir bütünün birbirinden ayrılmaz, parçalarına dönüşmüşlerdir. Artık hiçbir ülkenin ekonomik ve kültürel bağımsızlığı yoktur. Her ülke her alanda, birbirine bağımlıdır. Türkiye’nin hem Asya, hem de Avrupa’da kendisine saygın bir yer edinmesi için, hem kültür, hem de ekonomi dünyasını zenginleştirmesi gerekir.

Okumaya devam et “Kare dünya silahlarla değil kitaplarla yaşanır kılınır”