Tarihin her döneminde iktidar doyumsuzluğu büyük yıkımlara yol açmıştır

Dünyada sivil toplum siyasal topluma, siyasal toplum da sivil topluma özenmektedir. Her iki kesimin birbirinin yerine göz dikmesiyle, görev ve sorumluluklar birbirine karışmıştır. Siyasal ve sivil toplumların, yer değiştirdikleri dönemlerde, edebiyatın gücü ve önemi katlanarak artmaktadır. Toplumlar geçmişten geleceğe, edebiyatla taşınırlar. Bütün dünyada edebiyatlar toplumların, bitmeyen tükenmeyen hazineleridir.

Okumaya devam et “Tarihin her döneminde iktidar doyumsuzluğu büyük yıkımlara yol açmıştır”

Tarihçiler geçmişin değişmeyen olaylarına edebiyatçılar geçmişin değişen yorumlarına yoğunlaşırlar

Anadolu insanının edebiyat geleneği, Asya’nın içlerinden Avrupa’nın içlerine doğru, büyük ve uzun bir yolculuğa çıkan Türklerin, bin yıllık tarihleri içinde oluşmuştur. Bir ayaklarıyla Doğu’da, bir ayaklarıyla da Batı’da olan Türkler, edebiyatı medeniyet için bilmişler, edebiyatsız medeniyet, medeniyetsiz edebiyat olmaz demişlerdir.

Okumaya devam et “Tarihçiler geçmişin değişmeyen olaylarına edebiyatçılar geçmişin değişen yorumlarına yoğunlaşırlar”

İnsan aklının özü gönlünün özeti her yüzyılın dili kitaplar

Her kitabın etkisi, kendinden önce yazılan, bilgi ve bilgelik dünyasına, yeni boyutlar kazandırmış, sıradışı kitaplardan gelir. Yüzyılların içinde önemini hiç yitirmeyen, bugün yazılmış gibi, yeni olan kitaplar, bütün insanlığın düşünce ve eylem birikiminden yararlanırlar. Onlar her yüzyılda yeniden doğarlar, hiç kimse onları tekrar tekrar okumaktan, tekrar tekrar yorumlamaktan usanmaz. Dönemin aklının özü, gönlünün özeti olan Mesnevi, söz konusu kitapların başında gelir.

Okumaya devam et “İnsan aklının özü gönlünün özeti her yüzyılın dili kitaplar”

Medeniyette mükemmelliğin kapılarını mükemmelliği arayan edebiyatçılar açar

Küreselleşme, küyerelleşme, medeniyetler savaşı gibi, Tom Peters’ın “Mükemmeli Arayış” kitabında ele aldığı mükemmellik arayışı, dünyada en çok tartışılan konuların başında gelmektedir. Büyük dinlerin ortaya çıktığı, insanlığın dört bin yıllık tarihi, mükemmeli arayış tarihidir. İnsanlık tarihi boyunca, dünyada devletlerden daha çok, medeniyetler savaşmıştır. Mükemmeli arayışta, toplumların güçleri, edebiyatlarından ve medeniyetlerinden kaynaklanır. Mükemmeli arayış, silahlarla cephelerde yapılan savaş değil, üretilen ürün, hizmet ve bilgilerle pazarlarda yapılan bir yarıştır.

Okumaya devam et “Medeniyette mükemmelliğin kapılarını mükemmelliği arayan edebiyatçılar açar”

Müslüman ülkeler yıkılsalar da yakılsalar da yirmibirinci yüzyıl yeniden İslamın yüzyılı olacaktır

Gerçeğin coşkusunu derinden duyanlar, hayatın şiirini yakalamış olanlardır. Şiir gerçeğin en güzel, en yalın, en etkili biçimde ifade edilmesidir. Doğal olan gerçektir, gerçek olan doğaldır. Doğallığın sesi olmayı başaran şiir, gerçeğin sesi olmayı başarır. Şiir güzel olanı aramaktır. Hayatın bütün boyutlarında, güzellikte yarışanlar, gerçeğin gücünden yararlanmasını, hayatı dönüştürmesini bilirler.

Okumaya devam et “Müslüman ülkeler yıkılsalar da yakılsalar da yirmibirinci yüzyıl yeniden İslamın yüzyılı olacaktır”

Dayanışmacı kültür paylaşımcı ekonomi olmadan katılımcı demokrasi olmaz

Endonezya’dan İran’a, Suriye’den Mısır’a bütün Müslüman ülkeler, yüzyılların içinde oluşan, kültürel derinliklerini ve ekonomik zenginliklerini yitirdiler. İslam dünyasının kültürel ve ekonomik yoksulluğu, siyasal alanda da etkisini gösteriyor. Müslüman ülkeler, dünyanın en yoksul ve en dayatmacı yönetimleri arasında, ilk sıralarda yer alıyorlar. Demokrasi düşmanı, dayatmacı yönetimlerin elinde, İslam dünyası savaştan savaşa sürükleniyor.

Okumaya devam et “Dayanışmacı kültür paylaşımcı ekonomi olmadan katılımcı demokrasi olmaz”

Erik dalında üzüm yemek görünende görünmeyeni bilinende bilinmeyeni bulmak

Şiir karşısında ne varlıklı ne yoksul, ne bilgili ne bilgisiz, ne yaşlı ne genç vardır. Hayatın şiiri gökyüzünde yazılır, yeryüzünde okunur. Ahmet Haşim, şiiri “İnsanın ruhuna doğan kelimelerin şarkısı” olarak tanımlar. Şiir deyince akla, geçmişte Türk şiirinin köşe taşları olan şairler gelir. Cumhuriyet döneminin şiir dünyasına bakıldığında, her şairin onların geçtiği, yollardan geçtikleri görülür. Onlar Türkiye’nin edebiyat tarihinde silinmez izler bırakmışlardır.

Okumaya devam et “Erik dalında üzüm yemek görünende görünmeyeni bilinende bilinmeyeni bulmak”

Gerçek şairler metafizik sancı çeken ölümsüzlük arayıcılarıdır

Türkiye’nin Cumhuriyet döneminde, yüzyılların içinde oluşan, kültürünü ve edebiyatını bir kenara atarak, Batı’nın kültürüne ve edebiyatına, var gücüyle sarılması, bütün toplumu, her alanda büyük krizlerle karşı karşıya getirmiştir. Anadolu’nun kültür ve edebiyat, dünyasında yaşanan deprem, ekonomik ve siyasal alanda, büyük yıkımlara yol açmıştır. Türkiye hem ekonomik, hem de siyasal alanda, Batı ülkelerinin çok gerisinde kalmıştır. Büyük beklentilerle kucaklanan değerler, geçmişte görülmemiş çalkantıların kaynağı olmuştur.

Okumaya devam et “Gerçek şairler metafizik sancı çeken ölümsüzlük arayıcılarıdır”

Hayatın her alanında yazılan kalır söylenen uygulanır

Uzun ömürlü insanlığın tarihiyle başlayan kültürler, yazılı kaynaklara dayanırlar. Özgünlüğünü koruyan kitapları olmayan kültürler, yüzyıllar içinde varlıklarını koruyamazlar. Bunun için, kültürlerin harman olduğu Anadolu’da, söz uçar yazı kalır, denilir. Yazıya dönüşmeyen söz, zamanla kalıcı olma özelliğini yitirir. Sözler kitaplarla ölümsüzlük kazanırlar.

Okumaya devam et “Hayatın her alanında yazılan kalır söylenen uygulanır”

Dünyaya yön gösteren usta yazarların sayısını çoğaltmak

Yazmak gizemli bir mıknatıs gibi, her yazarı kendine çekmiştir. Onlarca sayfa okunmadan, bir sayfa yazılmaz. Güçlü bir yazar hem konuşurken hem yazarken sözü gereğinden fazla uzatmaz. O konuyu dağıtmadan, anlatmak istediğini, yalın bir dille anlatır. Onun yazdıklarında ne bir cümle eksik ne bir cümle fazladır. Etkili yazarın satır aralarında, büyük boşluklar vardır. Aradaki boşlukları doldurmak okuyucuya kalmaktadır. Etkili yazarlar okumayı yazmayla, yazmayı okumayla bütünleştirmişlerdir.

Okumaya devam et “Dünyaya yön gösteren usta yazarların sayısını çoğaltmak”

Dünyada kültürsüzlüğe savaş açmak edebiyatçıların işidir

Anadolu insanı Yirminci yüzyılda, tarihinde benzeri olmayan bir fırtınalı dönemden geçmiştir. Cumhuriyet döneminde yönetilen kesimden daha çok,yöneten kesimin baskısıyla, Anadolu’da büyük bir başkalaşım yaşanmıştır. Anadolu insanının yüzyıllar içinde oluşan iki dünyalı değerleri bir kenara atılarak, Batı’nın bir dünyalı değerleri benimsetilmeye çalışılmıştır. Toplum büyük bir boşluğa düşme duygusuna kapılmıştır.Dünyanın neresinde olursa olsun, kültürsüzlüğe, değersizliğe, en önemlisi haksızlığa karşı çıkmak aydınların görevidir,edebiyatçıların işidir. 

Okumaya devam et “Dünyada kültürsüzlüğe savaş açmak edebiyatçıların işidir”

Dünya barışı seçilmiş siyasetçi liderler değil seçilmemiş edebiyatçı liderler bekliyor

Dünya barışının mimarları, Maurice Duverger’in “Seçilen Krallar”ı değil, insanlığın “Seçilen Edebiyatçılar”ı olacaktır. Edebiyatçılar yazmaları gerekenleri yazmak zorundadırlar. Edebiyat insanlık tarihiyle birlikte başlamıştır. Nasıl gecelerin gündüzlere ihtiyaçları varsa, toplumların edebiyatçılara ihtiyaçları vardır. Dünya tarihinde edebiyat medeniyet, medeniyet edebiyat olmuştur. Edebiyatçılar çağlarının düşünce ve eyleminin ana dinamiğini oluştururlar.

Okumaya devam et “Dünya barışı seçilmiş siyasetçi liderler değil seçilmemiş edebiyatçı liderler bekliyor”

Kitaplar edebiyatçıların arkalarında bıraktıkları yol haritalarıdır

Kötülüklerden iyiliklere, yanlışlıklardan doğruluklara, çirkinliklerden güzelliklere doğru, uzun bir yürüyüşe çıkan Anadolu insanına, bin yıllık tarihi boyunca, edebiyatın dorukları, kılavuzluk yapmıştır. Yüzyılların içinde oluşan, yüzyılların içinden süzülerek gelen, zengin edebiyat Mekke kültürünün, en önemli ve en değerli hazinesidir. Edebiyatla düşünce hayata, hayat düşünceye yansıtılır. Edebiyatın amacı, hayatı yaşanır kılmak, kolaylaştırmak ve güzelleştirmektir.

Okumaya devam et “Kitaplar edebiyatçıların arkalarında bıraktıkları yol haritalarıdır”