Dünyadaki bütün yoksullukların üstesinden tüketmesini değil üretmesini bi̇lenler gelirler

Kültürün de, ekonominin de odak noktasında insan yer alır. İnsanın iç dünyasının derinliklerine inmeden, davranışları yönlendiren, ihtiyaçları ve istekleri kavramadan, ekonominin yasaları anlaşılmaz. Kültürle ekonomi birbirini etkiler, ekonominin yolu kültürle açılır. Hayatın değişik alanlarında, insanları ilgilendiren her eylem hem kültürel, hem ekonomik boyutlar taşır.

Okumaya devam et “Dünyadaki bütün yoksullukların üstesinden tüketmesini değil üretmesini bi̇lenler gelirler”

Doğruluk almayanlar doğruluk satmayanlar ekonomik krizlerin üstesinden gelemezler

Kutsal değerlerden bütünüyle arındırılmış ekonomik yapıların, ülkelerin üretim güçlerini büyütmesi, toplumun değişik kesimleri arasındaki gelir dengesizliklerini gidermesi mümkün değildir. Dünyanın hiçbir ülkesinde, kutsalın güneşi seküler balçıkla sıvanmaz. Bu yüzden Nurettin Topçu Fransızların, karşılaştıkları kültürel ve ekonomik krizleri, Paris’in Sorbon meydanındaki Auguste Comte’un büstünü kaldırıp, yerine Pascal’ın heykelini dikmediklerine bağlamaktadır.

Okumaya devam et “Doğruluk almayanlar doğruluk satmayanlar ekonomik krizlerin üstesinden gelemezler”

Kimlik sorulmayan mavera yolunda olanlar yönlerini şaşırmazlar

Yirminci yüzyılda Anadolu hem medeniyetlerin, hem edebiyatların savaş alanı olur. Kan kardeşliğinden daha çok yol kardeşliğine önem veren Türklerin Avrupa’da ilerleyişleri gibi, Avrupa’dan çekilişleri yüzyıllarca sürer. Yirminci yüzyılın başında, Doğu Avrupa’dan çekilen Türkler, sonunda Batı Avrupa’ya dönerler. Avrupa’nın bütün ülkelerinde yeni Anadolu’lar oluşur. Mavera edebiyatçılarının ellerinde, İslam’ın yaz kış sürekli dalgalanan bayrağı, önünden iki defa dönülen Viyana başta olmak üzere, bütün Avrupa ülkelerinin şehirlerinde dalgalanmaya başlar.

Okumaya devam et “Kimlik sorulmayan mavera yolunda olanlar yönlerini şaşırmazlar”

Vahiy medeniyeti’nin hiç sönmeyen meşalesi geçmişten geleceğe “gül yetiştiren adam”larla taşınır

Maraşlı “Gül Yetiştiren Adam”ın, ömrünü gül yetiştirmeye adadığı gibi, Rasim Özdenören de, ömrünü edebiyatçı yetiştirmeye adar. O Müslümanca düşündüren denemeleriyle, okuyanların ruhunu kamaştıran, iç dünyalarını sarsan hikayeleriyle, edebiyatçı yetiştiren bahçıvanlara benzer. Ve “Ruhun Malzemeleri” kitabıyla, roman dünyasının öncülerinin kitaplarından yola çıkarak, Doğu’yla Batı’nın, yerelle küreselin, birbirine karıştığı bir dünyada, İsmet Özel’in “Şiir Okuma Kılavuzu” gibi, “Roman Yazma Kılavuzu” örneği verir.

Okumaya devam et “Vahiy medeniyeti’nin hiç sönmeyen meşalesi geçmişten geleceğe “gül yetiştiren adam”larla taşınır”

Arz ve talep yasasını maliyet ve fayda analizini bilmeyenler dünya barışına katkıda bulunamazlar

Ekonomi dünyada, Avrupa’da ortaya çıkmış, bir bilim dalı değildir. Ekonomik konular, ilk insandan bugüne, hayatın her alanında, insanın karşısına çıkarlar, toplumsal, siyasal, kültürel boyutlarıyla hayatı dönüştürürler. Ekonomi bilimi insanların karşılaştıkları, çok boyutlu sorunları çözmeye yarayan, herkesin anlayacağı, küresel bir dildir. Her dil gibi ekonominin dili de sindire sindire öğrenilmelidir.

Okumaya devam et “Arz ve talep yasasını maliyet ve fayda analizini bilmeyenler dünya barışına katkıda bulunamazlar”

Düz dünyanın en güçlü devletleri en adil olan devletlerdir


Yağmalamaya dayanan ekonomileriyle, yeteri kadar büyüyen Avrupa ülkeleri, uzun bir durgunluk dönemine girmişlerdir. Avrupa’nın içine düştüğü, üretim güçsüzlüğünün doğurduğu boşluğu, Afrika’nın ve Asya’nın yağmalanan ülkeleri dolduracaktır. Dünya nüfusunün yarısını oluşturan “Otokratik Çin” ve “Demokratik Hindistan”, dünyanın yeni üretim merkezi olma yolunda hızla ilerliyorlar. Onları Endonezya, Türkiye, Nijerya ve Brezilya izliyor.

Okumaya devam et “Düz dünyanın en güçlü devletleri en adil olan devletlerdir”

Özdenören gibi edebiyatı sevenler her şeyi gören Allah’tan herkesi doyuran topraktan uzaklaşmazlar

Türk Edebiyatı’nın “Gül Yetiştiren Adam”ı Rasim Özdenören, Nobel ödüllü Amerikalı edebiyatçı William Faulkner gibi, “insanın ruhunun yüceltilmesini” edebiyatın ana işlevi olarak görür. Bu yüzden edebiyat yazılarını topladığı kitabına “Ruhun Malzemeleri” adını vermiştir. Özdenören’e göre insanın, inişlerle çıkışlarla dolu ruh dünyasını, ele almayan bir yazar, yerelde küreseli, küreselde yereli yakalayan, küresel edebiyatın kapılarını aralayamaz.

Okumaya devam et “Özdenören gibi edebiyatı sevenler her şeyi gören Allah’tan herkesi doyuran topraktan uzaklaşmazlar”

Başarı akıl terinin göz nurunun el emeğinin ödülüdür

Ahilik Anadolu insanının yüzyıllar önce, kaliteli ürün ve hizmet üretmeyi teşvik etmek amacıyla, üreticilerin kurup geliştirdiği bir kurumdur. Ahiler hayat ve güç kaynağı şehirlerde, değişik alanlarda üretimi geliştirmek için, üreticiler arasında dayanışmyıa ve yardımlaşmayı sağlayan öncülerdir. Onlar üreticiyle birlikte, tüketicinin haklarını koruyan, iyilikleri özendiren, kötülükleri önleyen, dönemlerinin başarılı sivil toplum kuruluşlarıdır.

Okumaya devam et “Başarı akıl terinin göz nurunun el emeğinin ödülüdür”

Hayatın her alanında ekonomik zenginlik kültürel derinlikle kazanılır 

Gündüzün geceyle, gecenin gündüzle iç içe olduğu gibi, kültür ekonomiyle, ekonomi de kültürle iç içedir. Kültür ve ekonomi et ve tırnağa benzer. Nasıl tırnak etten ayrılmazsa, ekonomi de kültürden ayrılmaz. Kültür ve ekonomi hayatın iki yüzüdür. Her kültürel çalışmanın, bir ekonomik boyutu olduğu gibi, her ekonomik çalışmanın bir kültürel boyutu vardır. Bunun için hiç kimse, ya kültür ya ekonomi diyemez. Herkes hem kültür, hem de ekonomi demek zorundadır. 

Okumaya devam et “Hayatın her alanında ekonomik zenginlik kültürel derinlikle kazanılır “

Koşu bittikten sonra koşanlar hiçbir zaman gösterişe kapılmazlar

Ülkeler arasındaki, uzaklık ve yakınlık farkının önemini yitirdiği kare dünyada, Siikon Vadisi’nin tüketim ürünlerini, gösteriş tutkunu insanların gözlerini kamaştırıyor. Kısa ömürlü, modelleri durmadan değiştirilen teknolojik ürünler, hayatın ekonomik, siyasal ve kültürel boyutlarında, köklü dönüşümlere yol açıyor. Tüketicinin üretimi, üretimin tüketimi büyüttüğü ekonomik yapı ve kültürel dokuda, gösteriş tüketimi, büyük bir hız ve yoğunluk kazanan kazanıyor.

Okumaya devam et “Koşu bittikten sonra koşanlar hiçbir zaman gösterişe kapılmazlar”

Dünyadaki bütün savaşları edebiyatı medeniyet düşünceyi eylem şiiri iman için bilenler durdururlar

Kalıcı edebiyat, çağını anlatan edebiyattır. Her edebiyatçı çağının olumsuzluklarından sorumludur, çağını anlamak ve anlatmak zorundadır. Edebiyat dipnot kaygısına düşmeden, yereldeki küreseli, küreseldeki yereli yakalamaktır. Hayatın anlamlı ve yaşanır kılınmasında, edebiyat da tarih gibi, bütün insanlığın birikimine, hem derinlik, hem zenginlik kazandırır. Tarihçi geçmiş yüzyıllarda olanların, edebiyatçı ise gelecek yüzyıllarda olacakların peşindedir.

Okumaya devam et “Dünyadaki bütün savaşları edebiyatı medeniyet düşünceyi eylem şiiri iman için bilenler durdururlar”

Ekonomilerde verimliliği yenilik yapmasını ve yenilikte yarışmasını bilenler artırırlar

Batı’da ürün, hizmet ve bilgi üretiminde, verimliliği artırma savaşı, büyük bir hız ve yoğunluk kazanmıştır. Batı ülkelerindeki tarımsal ve endüstriyel üretim patlamasının kaynağında, ekonominin her kesiminde gerçekleştirilen, verimlilik artışı vardır. Batı dünyasının ulaştığı zenginlik, sermaye birikiminin büyüklüğünden önce, verimlilik artış hızının büyüklüğüne dayanmaktadır. Düşük verimlilik artış hızıyla, büyük ekonomik gelişme sağlanmaz.

Okumaya devam et “Ekonomilerde verimliliği yenilik yapmasını ve yenilikte yarışmasını bilenler artırırlar”

Bütün krizlerin kaynağı savurganlığın çelik çemberinin dışına yunus gönüllüler çıkarlar

Savurganlığın herkesin gözünü kamaştırdığı toplumlarda, şehirlerin meydanlarını alışveriş merkezleri doldurur. Savurganlığı bir düşünme, bir yaşama biçimine dönüştüren seküler insanlar, haftada en azından bir defa, alışveriş merkezlerine gitmezlerse, kendilerini hem çok yoksul, hem çok mutsuz hissetmektedirler. Alışveriş merkezlerinde dolaşmak, vitrinlerin önünde saatlerce durmak, seküler insan için, her hafta tekrarlanan bir ritüel olmuştur.

Okumaya devam et “Bütün krizlerin kaynağı savurganlığın çelik çemberinin dışına yunus gönüllüler çıkarlar”

Otokratik yönetimler her alanda gizliliğe dayanan kapalı toplum kapalı kapı yönetimlerdir

Bütün ülkelerde olduğu gibi, Türkiye’de de genç kuşaklar, demokrasi yolunda yeni açılımlar yapmanın yollarını arıyorlar. Ancak söz konusu demokrasi olunca, daha önce söylenenleri, tekrarlamak yerine geliştirmek ve yeni boyutlar kazandırmak büyük önem taşıyor. Hiçbir ülke durduğu yerde sürekli kalamaz. Her ülke otokratikleşmeyi önlemek, ekonomik, siyasal ve kültürel varlığını korumak için, demokratik yönetimin geleceğini, geçmişinden daha güçlü kılmak zorundadır.

Okumaya devam et “Otokratik yönetimler her alanda gizliliğe dayanan kapalı toplum kapalı kapı yönetimlerdir”

Öğrenmenin yerinin yaşının zamanının olmadığı kare dünyada her gün öğrenen öğretmen öğreten öğrenci günüdür 

İlk öğretimden yüksek öğretime kadar, bütün eğitim kurumları, öğrenen öğretmenleri, öğreten öğrencileriyle, ülkelerin ekonomik ve kültürel omurgasını oluştururlar. Eğitim öğrencilere bilgi kazandırma, kazanılan bilgiyi yararlı hale getirme, hayata aktarma sürecidir. Ömür boyu devam eden bu süreçte, yaşı ve işi ne olursa olsun, herkes hem öğreten öğretmen, hem öğrenen öğrencidir. Öğrenmenin ve öğretmenin yeri, yaşı ve zamanı yoktur. Hayatın her alanında, herkesin dünyayı okumasını ve anlamasını öğrenmesi bir görevdir, bir sorumluluktur.

Okumaya devam et “Öğrenmenin yerinin yaşının zamanının olmadığı kare dünyada her gün öğrenen öğretmen öğreten öğrenci günüdür “

İnsanların sınırsız isteklerini sınırlı ihtiyaçlarıyla sınırlamak

Kültür ve ekonomi, kişisel ve toplumsal hayatın, birbirinden bağımsız olmayan iki ana boyutudur. İki boyutun oluşturduğu alanda, insanın istekleriyle ihtiyaçları birbirleriyle hem yarışırlar, hem de çatışırlar. İnsanın her isteği, bir yanıyla ihtiyaçtır. Her ihtiyacı da bir yanıyla istektir. Bir tüketim konusunun, ne oranda ihtiyaç, ne oranda da istek olduğunu, ekonomiden daha çok kültür belirler. İnsanların isteklerini, ekonomiden önce, kültür sınırlar.

Okumaya devam et “İnsanların sınırsız isteklerini sınırlı ihtiyaçlarıyla sınırlamak”

Hayatın her alanında finansal sermaye güç ve üretim kaynağı olmaktan çıkmıştır 

Ulaşım, iletişim ve üretim alanındaki gelişmeler, toplumların ekonomik, siyasal ve kültürel yapısında, köklü dönüşümlere yol açmaktadır. Her alanda büyük bir hız ve yoğunluk kazanan üretim yarışı, bütün kuruluşları birbirleriyle hem yarışmaya hem yardımlaşmaya zorluyor. Ürünlerin ve hizmetlerin üretiminde, giderleri azaltmak, gelirleri çoğaltmak için, yenilenme çalışmalarına büyük yatırımlar yapılmaktadır. Sürekli yenilenmesin bilenler, her alanda güç kazanmaktadırlar.

Okumaya devam et “Hayatın her alanında finansal sermaye güç ve üretim kaynağı olmaktan çıkmıştır “

Dünya barışının mimarları Sezai Karakoç gibi düşünceyi eylem şiiri iman için bilen bilgiyi bilgeliğe dönüştüren bilgeler olacaktır

Şiir deyince Anadolu insanın aklına, Yirminci yüzyıl Türk şiirinin köşe taşları olan, Mehmet Akif, Yahya Kemal ve Necip Fazıl gelir. Cumhuriyet döneminde adını duyuran her şair, geçtiği yollara, dikkatle baktığında, onların edebiyat ve medeniyet tarihinde, bıraktıkları kalıcı izleri görür.

Okumaya devam et “Dünya barışının mimarları Sezai Karakoç gibi düşünceyi eylem şiiri iman için bilen bilgiyi bilgeliğe dönüştüren bilgeler olacaktır”

Dün kaybettiğimiz Sezai Karakoç’un necip Fazıl’ın ölümünde yazdığı bu önemli yazı kendisi için de aynen geçerlidir

Yaş kemale ermişti. Bu bakımdan hazır olmalıydık Üstadın gidişine. Fakat alışmak kolay değil. Ancak zamanın geçmesiyle tahammül gücüne eriyor insan böyle acıya.

Okumaya devam et “Dün kaybettiğimiz Sezai Karakoç’un necip Fazıl’ın ölümünde yazdığı bu önemli yazı kendisi için de aynen geçerlidir”

Savaşa dayanan Davos ekonomisi barışı özendiren Kudüs kültürüyle hem dönüştürülür hem denetilir

Ülkelerin yıldan yıla, birbirlerine daha bağımlı, hale geldiği bir dünyada, en büyük dinamik, küreselleşmenin kazandığı yeni boyutları kavramaktır. Kendilerini en etkili küreselleştirici güçler olarak gören Batı ülkeleri, küreselleştirdiklerini düşündükleri Doğu ülkelerini bıraktıkları yerlerde sanıyorlar. Oysa başta Müslüman ülkeler olmak üzere, Çin ve Hindistan, Batı dünyasını geçtikleri yerlerde görüyorlar.

Okumaya devam et “Savaşa dayanan Davos ekonomisi barışı özendiren Kudüs kültürüyle hem dönüştürülür hem denetilir”