Sohbet medeni̇yeti̇nde bi̇lgi̇ler bi̇lgeli̇klere düşünceler eylemlere dönüştürülür

Sohbet ustalarının oluşturduğu manyetik alan içinde, daha önce hiç görüşmemiş olan insanlar, kısa zamanda, birbirlerinin kardeşleri olduklarının bilincine varırlar. Onlar nerede olurlarsa olsunlar, çevrelerinde, gizemli bir çekim alanı oluştururlar. Onların çevrelerindeki sevgi zincirleri, suya atılan taşların oluşturdukları halkalar gibi, genişleyen dalgalar halinde yayılır. Sohbetle dostluk zincirlerinin halkaları birbirlerine bağlanır. Sohbet gönülden gönüle köprü kurma usatalığıdır.

Anadolu insanının medeniyeti bir sohbet medeniyetidir. Sohbet halkalarında,bilgiler bilgeliklere,bilgelikler bilgilere, düşünceler eylemlere, eylemler düşüncelere dönüşür. Tarih üzerine sohbet etmek, edebiyat üzerine sohbet etmek, mimari üzerine sohbet etmek ve musiki üzerine sohbet etmek, bir medeniyeti medeniyet yapan değerlerin hayata kazandırılmasıdır. Sezai Karakoç”un vurguladığı gibi: “Hayat düşünce üretir, düşünceden hayat doğar. Bu, bir yaradılış mucizesidir.” Hayat sohbetle, sohbet hayatla zenginleşir.


Sohbet medeniyetinin, sohbet ustalarının sohbetlerinde, susarak konuşulur, konuşarak susulur. Onlar en küçük bir iyiliğin ve en küçük bir kötülüğün karşılıksız kalmayacağını bildikleri için, eylemleriyle konuşurlar. Görünen dünyayı, görünmeyen dünyanın sohbet alanı gören, sohbet medeniyetinde, düşüncesiz eylemin gücü, eylemsiz düşüncenin etkisi olmaz. Sohbet medeniyetinde düşünce ekenler, eylem biçerler, eylem biçenler düşünce ekerler. Düşünce ve eylem, bilgi ve bilgelik gibi, sohbetin birbirini tamamlayan ve birbirinden ayrılmayan ayrı iki yüzüdür.

Cahit Zarifoğlu “Yaşamak” isimli kitabında,Anadolu Bilgesi ve
Sohbet Ustası Fethi Gemuhluoğlu’nun katılanlara büyük sorumluluklar yükleyen, doyumsuz sohbetlerini çok çarpıcı bir dille anlatır. Zarifoğlu Gemuhluoğlu ile bir sohbetin ardından, “iki üç saat süren sohbetlerinden sonra, gafletimizin derinliklerinden çıkarıp, kalbimizin ve omuzlarımızın üzerine koyduğu sorumluluğumuzun tahammül edilmez ağırlığı ve hüznü içerisinde evlerimize dağılırdık” diyerek, nasıl bir sorumluluk yüklenildiğinin dehşetini duyar.

Gökkubbenin altından sohbet ustaları, hiçbir zaman eksik olmaz. Allah gökkubbenin altını hiçbir zaman boş bırakmaz. Görünmeyen bir üniversite benzeyen Allah dostları güneş gibi, bir şehirde batarlarsa, başka bir şehirde doğarlar. Aslında gönül dünyasının eşşiz mimarları ölmez, onların sohbet halkaları kuşaktan kuşağa genişleyerek devam eder. Çünkü sohbet medeniyetinde, konuşanlar ölür, konuşulanlar ölmez. Konuşulanlar dilden dile, gönülden gönüle aktarıla aktarıla ölümsüzleşir.

Sohbet medeniyetinde insanlar, öğrenmesini kitaplardan daha çok, sohbetlerden öğrenir. Kitaplar okuyanlara bilgi kazandırırken, sohbetler dinleyenlere bilgelik kazandırır.

Sohbet medeniyetlerin rüyalarının şiiridir. Edebiyat rüyaların medeniyete dönüşmesidir. Rüyasız medeniyet, şiirsiz edebiyat olmaz.

Hayatı zenginleştiren düşünce ve eylem, bilgiden önce bilgelikle yeni boyutlar kazanır.

Sohbette insanlar arasında, iletişim ve etkileşim, doruk noktasına ulaşır.