Serbest pazar ekonomisini etik pazar ekonomisine dönüştürmek

İnsanlığın bilgi ve bilgelik birikimi içinde, etik değerlerin önemi sürekli vurgulanmıştır. Ancak Batı dünyasında estirilen pozitifist rüzgarlarla, Ekonomi başta olmak üzere, bütün bilimler sekülerleştirilmeye çalışılmıştır. Bilimin kutsallaştırılması ve etik ilkelerin ekonomik gelişmelerin, önündeki engeller olarak görülmesi, dünya üniversitelerinde etikle ilgili derslere, yer açılmasını geciktirmiştir. Yirminci yüzyıldaki gelişmeler,etiği bütün bilimlerin ana çalışma konusu haline getirmiştir.

Okumaya devam et “Serbest pazar ekonomisini etik pazar ekonomisine dönüştürmek”

Üç kıtanın odak noktasında medeniyet merkezi Türkiye Asya’nın en Batı’sıdır Avrupa’nın en Doğu’sudur

Dünyanın bir yandan birleşme, diğer yandan dağılma sürecine girdiği bir dönemde, Asya ile Avrupa arasında dengeleyici konumda olan, Türkiye’nin önemi katlanarak artmaktadır. Türkiye bir Asya ülkesi, olduğu kadar bir Avrupa ülkesidir. Üç kıtanın, iki denizin, merkez ülkesi Türkiye’dir. Bin yıllık tarihi boyunca, Türkiye ağırlığını Asya’dan, daha çok Avrupa’ya vermiştir. Türkiye’nin geleceği, Bağdat’ta değil, Berlin’de inşa edilecektir.

Türkiye Avrupa Birliği içinde mi yer almalı? Yoksa seçimini Asya’dan yana mı yapmalıdır? Bu soruların tartışılması, yalnızca Türkiye’nin değil, Batı dünyasının gündeminde de önemli yer tutmaktadır. Türkiye seçimi Asya ülkeleriyle birlikte, Avrupa ülkelerini de etkileyecektir. Türkiye ekonomik, siyasal ve kültürel yapısıyla Ortadoğu’nun anahtar ülkesidir. Avrupa’da kendisine geniş bir yer açan Türkiye, Asya ülkelerinin demokrasilerine daha çok katkıda bulunacaktır.

Okumaya devam et “Üç kıtanın odak noktasında medeniyet merkezi Türkiye Asya’nın en Batı’sıdır Avrupa’nın en Doğu’sudur”

Sınırsız kare dünyada diasporalar vatanlarını unutmazlar

Ülkelerin siyasal sınırları dış politikaları, ekonomik sınırları iç politikalarıyla çizilir. Ülkelerin dış politikalarında, devletin askeri gücü etkiliyken, iç politikalarında milletin üretim gücü etkilidir. Her ülkenin üretim gücü, siyasal sınırlardan daha çok ekonomik sınırlara dayanır. Siyasal sınırlar istenildiği zaman, istenildiği kadar değiştirilemezler. Buna karşılık ekonomik sınırları sabit değildir, ülkelerin üretim güçlerine göre sürekli değişirler.

Okumaya devam et “Sınırsız kare dünyada diasporalar vatanlarını unutmazlar”

Paylaşımcı ekonomi katılıma açık ekonomidir

Ekonomilerin yapısındaki ve kültürlerin dokusundaki gelişmeler, dünyadaki Sağ ve Sol yaklaşımlar arasındaki farkları bütünüyle ortadan kaldırmıştır.Bütün ülkelerde üreticilerle birlikte, tüketicilerin yol açtıkları küresel sorunlar tartışılıyor. Dünyanın karşı karşıya olduğu, siyasal ve finansal krizler, üretimde ve tüketimde sınır tanımayanlardan kaynaklanmaktadır. Yeryüzünün sınırlı kaynaklarıyla, sınırsız büyüme peşinde koşanlar, dünyanın bütün dengelerini altüst etmektedirler.

Okumaya devam et “Paylaşımcı ekonomi katılıma açık ekonomidir”

Sınırsız dünya büyük bir anonim şirkete dönüşmüştür

Dünyanın ekonomik, siyasal ve kültürel gelişmesinde, Ondokuzuncu yüzyıl Avrupa, Yirminci yüzyıl Amerika yüzyılı olmuştur, Yirmibirinci yüzyıl Asya yüzyılı olacaktır. Ancak Yirmibirinci yüzyılda, ağırlık merkezinin Amerika’dan Asya’ya kayması,Amerika’nın ve Avrupa’nın önemlerini, yitirdikleri anlamına gelmez. Artık “Dünya Şirketi” yalnızca Amerikalılar, Avrupalılar tarafından yönetilmiyor, şirkette Asyalılar, Afrikalılar da büyük paya, önemli söz hakkına sahipler.

Okumaya devam et “Sınırsız dünya büyük bir anonim şirkete dönüşmüştür”

Ekonomide güzel tüketicilerin güzel üreticileri olur

Kutsal değerleri değersizleştirerek, yanlışlarla doğruların üstünü örtenler, Yirminci yüzyılın sonunda, büyük bir başarısızlığa uğramışlardır. Ekonominin kutsal değerlerden bağımsız olduğunu savunan Komünizm gibi,Kapitalizmin de hayat kaynaklarını kurutarak, güncelliliğini ve geçerliliğini yitirmiştir. Toplumlara eşitlik ve özgürlük getirmek için yola çıkanlar, ekonomi herşeydir, ekonomi için herşey yapılır diyerek, doğal kaynak zengini ülkeleri, üretim yoksulu ülkelere dönüştürmüşlerdir.

Okumaya devam et “Ekonomide güzel tüketicilerin güzel üreticileri olur”

Erdem Bayazıt gibi yeryüzünü bir mescit olarak görmeyenler ülkelerinin mescitlerini koruyamazlar

Sürekli hareket halinde olan, bütün Peygamberlere, bütün Kutsal Kitaplara saygı gösteren Müslümanların güçleri, insanlığın birikiminin doğal mirasçısı olmalarından kaynaklanır. Onlar Mekkeli ve Medineli İlk Müslümanları örnek alarak, Erdem Bayazıt’ın dizelerinde vurguladığı gibi, yeryüzünü bir “Mescit” olarak görürler. Bunun için İlk Müslümanla İslam’ın doğuşunun üstünden yüzyıl geçmeden, içselleştirdikleri değerleri dünyanın dört bir köşesine taşırlar.

Okumaya devam et “Erdem Bayazıt gibi yeryüzünü bir mescit olarak görmeyenler ülkelerinin mescitlerini koruyamazlar”