Dünyada kan ve gözyaşı dökülmesinin önüne uzlaşmayı çatışmadan üstün tutanlar geçerler

Türkçe’ye çok sayıda kitap kazandıran Ergun Göze’nin çevirerek, yayına hazırladığı “Siyonizmin Kurucusu Theodor Herzl’in Hatıraları ve Sultan Abdülhamid” kitabında, İsrail’in kuruluşuna giden yol ayrıntılarıyla anlatılır. Türklerin Kudüs’ten çekilmeleriyle, Filistin’de kesintisiz dört yüzyıl süren uzlaşma, sürekli çatışmaya dönüşür. İsraillilerin ve Filistinlilerin elinde, Kudüs’te kan ve gözyaşı dökülmeye devam ediyor, ne zaman sona ereceğini kimse bilmiyor.

Okumaya devam et “Dünyada kan ve gözyaşı dökülmesinin önüne uzlaşmayı çatışmadan üstün tutanlar geçerler”

Bütün savaşlara karşı olmayan dünya savaşlarla yok olmaktan kurtulamaz

Tarihsel süreçte toplumlar bulundukları yerde kalmazlar, konumlarını sürekli değiştirirler. Toplumların yapı değiştirmeleri, olumlu yönde büyümeye dönük olduğu gibi, olumsuz yönde küçülmeye dönük de olur. Tabiattaki doğal olayların, uymak zorunda olduğu doğal yasalar varsa, toplumlarda insanların uymaları gereken toplumsal yasalar vardır. Toplumsal yasalar uzun dönemde, geçerliliklerini hiç aksatmadan korurlar.

Okumaya devam et “Bütün savaşlara karşı olmayan dünya savaşlarla yok olmaktan kurtulamaz”

Bütün ülkelerin birbirine bağımlı olduğu kare dünyada barış arayan ülkeler savaş bulmazlar

Yirmi birinci yüzyılda ülkeler, savaş yıllarını ne kadar azaltırlarsa, üretim güçlerini o kadar büyütürler. Savaş yıllarında ülkeler yoksullaşırken, barış yıllarında zenginleşirler. Tarihin bütün dönemlerinde, barış isteyen devletler, savaş peşinde koşan devletlerden, daha güçlü olmuşlardır. Tarih boyunca açıkça görüldüğü gibi, dünya kültüründe güncelliğini hiç yitirmeyen eserler, savaş dönemlerinden daha çok barış dönemlerinde verilmiştir.

Okumaya devam et “Bütün ülkelerin birbirine bağımlı olduğu kare dünyada barış arayan ülkeler savaş bulmazlar”

Aramızdan ayrılışının ikinci yıldönümümde serveti düşüncesi eylemi mirası olan Nuri Pakdil’i rahmetle anmak

Kudüs’ü elinde meşale gibi taşıyan, Kudüs sevdalısı, “Eylem yapıyorum öyleyse varım” diyen Nuri Pakdil, eylem yüklü düşünceleriyle, öncülüğünü ve kuruculuğunu yaptığı Edebiyat dergisiyle, Kapitalizmin ve Komünizmin rüzgarına kapılmayan, Necip Fazıl’ın Büyük Doğu ve Sezai Karakoç’un Diriliş dergilerinin geleneğini sürdürmüştür.

Okumaya devam et “Aramızdan ayrılışının ikinci yıldönümümde serveti düşüncesi eylemi mirası olan Nuri Pakdil’i rahmetle anmak”

İki dünyada kurtuluşa ermede dinlerin işlevi toplumları uyutmak değil uyanık tutmaktır

İnsanlık tarihi boyunca dinler, üretim ve yönetim kültürünün ana kaynağını oluşturmuşlardır. Köklü inanç gelenekleri olmayan toplumların, kurdukları devletler uzun ömürlü olmamıştır. Dinleri toplumların afyonu olarak gören yönetimlerin, kutsal değerleri ekonomik, siyasal ve kültürel hayatın dışına atmaya çalışmaları, bütün ülkelerde büyük şiddet fırtınaları estirmiştir. Kutsal kültürün kurumlarına ve kurallarına savaş açılmıştır.

Okumaya devam et “İki dünyada kurtuluşa ermede dinlerin işlevi toplumları uyutmak değil uyanık tutmaktır”

Türk ve İslam dünyası Afganistan’dan bütün ülkelere zeytin dalı uzatmanın yolunu bulmak zorundadır

Afganistan’dan Azerbaycan’a, Endonezya’dan Fas’a kadar geniş bir coğrafyaya yayılan İslam ülkeleri, dünyanın orta kuşağını oluştururlar. Müslüman ülkeler Kuzeyin yüksek gelirli ülkeleriyle, Güneyin düşük gelirli ülkeleri arasında, en büyük ve en etkili denge gücüdürler. İslam dünyasında savaş olursa, dünyada barış olmaz. Dünyadaki savaşları durdurmak isteyen ülkeler, Afganistan başta olmak üzere, bütün Müslüman ülkelerdeki barış hareketlerini desteklemek zorundadırlar.

Okumaya devam et “Türk ve İslam dünyası Afganistan’dan bütün ülkelere zeytin dalı uzatmanın yolunu bulmak zorundadır”

Savaş ülkelerini barış ülkelerine Kenan illerinde kaybolan Yusuf’ları bulanlar dönüştürürler

Tarihe geniş zaman aralığından bakılırsa, dünyada kervanların ve kervansarayların, ülkeler arasındaki sınırları aşarak, üç kıtanın ve iki denizin şehirlerini birbirine bağladıkları görülür. Ticaret tarihin ilk çağlarından beri, ülkeler arasındaki ekonomik, siyasal ve kültürel ilişkilerin geliştirilmesinde, vazgeçilmez bir yer tutmuştur. Dünyada sınırları ordulardan önce kervanlar aşmıştır. Onlar ülkelerden ülkelere, ürünlerle birlikte, kültürleri de taşımışlardır.

Okumaya devam et “Savaş ülkelerini barış ülkelerine Kenan illerinde kaybolan Yusuf’ları bulanlar dönüştürürler”

Bayram gününde dünya Gazze’yi anlamıyor Gazze dünyanın Gazze’yi anlamasını beklemiyor

İsrail dört bir yanından kuşatılmış, bedenlerinden başka silahları olmayan Gazzelilere gökyüzünden, bomba yağdırıyor, Doğu Kudüs’ü yakıp yıkıyor, Aksa Mescidini işgal ediyor. Bir tarafta silahları ellerindeki taşlar olan siviller, bir tarafta da en yeni silahlarla donatılmış askerler. Böylesine orantısız silahlara sahip güçler arasındaki çatışma, bir savaş değil, bir topyekün öldürmedir, bir büyük cinayettir, dehşet verici bir soykırımdır.

Okumaya devam et “Bayram gününde dünya Gazze’yi anlamıyor Gazze dünyanın Gazze’yi anlamasını beklemiyor”

Washington ve Moskova yirmi birinci yüzyılın dağılma yolunda ilerleyen üçüncü ve dördüncü Roma’larıdır

Doğu ve Batı dünyası arasındaki çatışmaların, doruk noktasına ulaştığı, Ortaçağ sonrası dünyanın, en büyük silahlı iki gücü Amerika ve Rusya’dır. Pentagon denizleriyle ve karalarıyla, dünyanın her yanına yetişebilecek bir ordunun yönetim merkezidir. Kendisini dünyanın başkenti olarak gören Washington’da, Pentagon Capitol’den beş kat daha büyük bir fiziksel altyapıya sahiptir. Her biri birer yüzen hava ve kara orduları olan uçak gemileriyle, Pentagon dünyanın bütün ülkelerine ulaşacak güçtedir.

Okumaya devam et “Washington ve Moskova yirmi birinci yüzyılın dağılma yolunda ilerleyen üçüncü ve dördüncü Roma’larıdır”

Buhari’siyle maturi’siyle Ebu Hanife’siyle yesevi’siyle Türkistan Türklerin kimliğini oluşturanların ülkesidir

Balkanlar, Kafkaslar, Ortadoğu ve Büyük Türkistan’daki gelişmeler, Asya’nın içlerinden Avrupa’nın içlerine kadar uzanan, İslam ülkelerinin dünya barışının sağlanmasında, vazgeçilmez önemleri olduğunu göstermiştir. Vietnam yenilgisini unutan Amerika’nın Irak’a, Afganistan’da paramparça olan Rusya’nın Suriye’ye, asker göndermeleri, bütün Ortadoğu’yu büyük bir Filistin’e dönüştürmüştür.

Okumaya devam et “Buhari’siyle maturi’siyle Ebu Hanife’siyle yesevi’siyle Türkistan Türklerin kimliğini oluşturanların ülkesidir”

İnanmış öğrenmesini öğrenen bir insandan daha dönüştürücü bir güç yoktur

Yirmi birinci yüzyılın ilk yarısında, insanların karşı karşıya oldukları sorunlar arasında, inançları ve değerleri uğruna, yorulmadan, bıkmadan, coşkuyla çalışacak insanların sayısını artırmak, önemli bir yer tutmaktadır. Silahların öldürücü güçleri, ne kadar geliştirilirse geliştirilsin, dünyada inanmış bir insandan, daha etkili bir silah yoktur. Ayrıca silahlar ne kadar yeni olurlarsa olsunlar, öldürücülüklerini insanların ellerinde gösterirler. Savaşlardaki ölümlerden sorumlu olanlar, silahlardan önce silahları ellerinde tutanlara vur emrini verenlerdir.

Okumaya devam et “İnanmış öğrenmesini öğrenen bir insandan daha dönüştürücü bir güç yoktur”

Görünmeyen silahları kuşanarak mahşer gününü yaşanan zamana taşımak

Dünya barışının yorulma bilmeyen mimarları, insanları dünya kardeşliğiğine çağıran, yol barış yoludur diyen iç dünyanın fatihleri olmuştur. Onlar dış dünyanın bilinen silahlarına karşı, iç dünyanın bilinmeyen silahlarını kuşanarak, bütün ülkelerde barışın koruyucuları olmuşlardır. Onların bulundukları her yerde, zorluklar kolaylıklara, nefretler sevgilere, kötülükler iyiliklere dönüşmüştür. Tarih boyunca silahlarla yürüyenler, silahlarla durdurulmuştur. Her dönemde toplumları görünen silahlardan önce, görünmeyen silahları donananlar değiştirmiştir. Onlar Musa Peygamberin asası gibi denizlerde yol açmışlardır.

Okumaya devam et “Görünmeyen silahları kuşanarak mahşer gününü yaşanan zamana taşımak”

Sınırların önemini yitirdiği bir yüzyılda en büyük sorun Ay’a gitmekten daha çok dünyada kalıcı barışı sağlamaktır

Dünyada ekonomik gücün kaynağı şehirler, küresl kuruluşlar çoğalırken, eleştirel düşünen iki dünyayı altın oranda harmanlayan aydınların sayısı azalıyor. Sürekli geliştirilen ürünler kuruluşların, çokkatlı devasa binalar insanların, uzay araçları ülkelerin, birbirleriyle gösterişte yarıştıkları, alanların başında yer alıyor. Devletler, kuruluşlar birbirleriyle kültürel alanlardan daha çok, ekonomik alanlarda yarışıyor. Amerikalar Ay’a gittiler,Hintliler, Çinliler Mars’a gitmeye çalışıyor. Dünyayı yaşanmaz hale getirenler, kan gölüne dönüştürülecek yeni gezegen arıyor.

Okumaya devam et “Sınırların önemini yitirdiği bir yüzyılda en büyük sorun Ay’a gitmekten daha çok dünyada kalıcı barışı sağlamaktır”