Dünyanın özlemini çektiği paylaşımcı ekonominin ve katılımcı yönetimin özü Medine Sözleşmesi’ndedir

Yüzyıllar içinde şehirlerin oluşumu ve gelişimi, ekonomik gelişmelerle birlikte, kültürel derinleşmelere dayanıyor. Bu yüzden dünyanın her yanında şehirler, bir yandan ekonomik zenginleşmenin, bir yandan kültürel derinleşmenin sürükleyici güçleri oluyor. Sanayileşmenin ortaya çıkardığı, bir örnek toplu üretime ve bir örnek toplu tüketime, paralel olarak büyüyen şehirler, Yirminci yüzyılda ekonomik, siyasal ve kültürel yapıda ortaya çıkan, en önemli dönüşümlerin başında geliyor. Şehirlerde tüketimin ve üretimin, yıldan yıla biraz daha büyümesiyle, kültürel doku ve ekonomik yapı, büyük değişikliklere uğruyor.

Okumaya devam et “Dünyanın özlemini çektiği paylaşımcı ekonominin ve katılımcı yönetimin özü Medine Sözleşmesi’ndedir”

Gönül kazanmasını bilen insanlar iki dünyayı birden kazanır

Türkler Ahmet Yesevi’leriyle, Sarı Saltuk’larıyla Asya’nın içlerinden, Avrupa’nın içlerine uzanan, çok geniş coğrafyalarında insanların, gönüllerini kazanmaya çok büyük önem vermişler.Yaşadıkları coğrafyaları Türkler camilerle ve çarşılarla donatarak, kültürlere derinlik, ekonomilere zenginlik kazandırmışlar. Anadolu bin yıllık tarihi boyunca, üç kıtanın iki denizin odak noktasındaki konumuyla, Doğu’nun ve Batı’nın çekim merkezi olmuştur.

Okumaya devam et “Gönül kazanmasını bilen insanlar iki dünyayı birden kazanır”

Dünyanın yeni İstanbul’ları hem Akşemsettin hem fatih olmasını bilen yeni uçbeyleri yeni girişimciler bekliyor

İletişim ve ulaşım alanındaki baş döndürücü gelişmeler, İstanbul ile dünyanın bütün şehirleri arasındaki uzaklık yakınlık farkınını bütünüyle ortadan kaldırmıştır. Bilinen yuvarlak küre dünya gitmiş, telefon ekranına sığan, herkesin birbirini gördüğü, düz kare bir dünya gelmiştir. İnternet ortamında ulaşılmayacak, gezilmeyecek, görülmeyecek hiçbir şehir yoktur. Ülkeler arasında kısa dönemde değişmeyen siyasal sınırlar önemini yitirirken, sürekli değişen kültürel ve ekonomik sınırlar önem kazanmaktadır.

Okumaya devam et “Dünyanın yeni İstanbul’ları hem Akşemsettin hem fatih olmasını bilen yeni uçbeyleri yeni girişimciler bekliyor”

Depremlere savaş açılmaz depremlerle birlikte yaşamak için önlemler alınır

Dünyada yaşanan büyük bir depremler ve yol açtıkları deniz dalgaları, dünyanın her yanında, büyük kayıplara yol açmaktadır. Tabiatın dehşet veren öfkesiyle, sallanan yerleşim alanları, gemileri, uçakları, trenleri ve arabaları önüne alıp sürükleyen, dalgalarla, sular altında kalırlar. Büyük kayıplarına yol açan dünya savaşlarının yerine, son yıllarda kasırgalar, seller ve depremler geçmiştir.

Okumaya devam et “Depremlere savaş açılmaz depremlerle birlikte yaşamak için önlemler alınır”

Dünya şehirlerini erdemli şehirlerin anası Medine’ye ayarlamak

İslam tarihinde hicret bir dönüm noktası kabul edilir ve hicri takvimin başlangıç yılı olarak alınır. Son Peygamberin yönetiminde, “Senin dinin sana benim dinim bana” diyen, barışın güvencesi ve insanlık tarihinin ilk yazılı anayasası, “Medine Sözleşmesi” hazırlanır ve başarıyla uygulanır. Dört Halife döneminde, Medine İslam dünyasının başşehiri görevini yüklenir. Hicret şehiri Medine’de bir yolcu gibi yaşamasını bilen Müslümanlar, hicretin üzerinden bir yüzyıl geçmeden, dünyayı bir hilal gibi kuşatırlar. Hilalin bir ucu Çin Seddine ulaşırken, bir ucu da İspanya’dan Fransa’nın içlerine kadar uzanır.

Okumaya devam et “Dünya şehirlerini erdemli şehirlerin anası Medine’ye ayarlamak”

Kültürel sınırların önem kazandığı dünya yunuslaşarak sinanlaşanların sinanlaşarak yunuslaşanların dünyasıdır

Dünyada ekonomik ve kültürel güç, Atlantik kıyılarından Pasifik kıyılarına kayıyor. Yirminci yüzyılın “İki Kutuplu” dünyası, Yirmi birinci yüzyılda “Çok Kutuplu” dünyaya dönüşüyor. Amerika ve Çin arasında İslam dünyası, belirleyici bir güç kazanıyor. Geleceğin anahtar ülkelerinin arasında, Malezya, Endonezya, Kazakistan, Pakistan, İran,Mısır ve Türkiye önemli yer tutuyor. Onların bilgiyi bilgeliğe, düşünceyi eyleme dönüştüren bilgeleri, şehirlerinden bütün şehirleri aydınlatıyor.

Okumaya devam et “Kültürel sınırların önem kazandığı dünya yunuslaşarak sinanlaşanların sinanlaşarak yunuslaşanların dünyasıdır”

Dünyada erdemsiz savaş devletlerinin yerine her biri bir devlet olan erdemli barış şehirleri geçmiştir

Dünya tarihinde ülkelerin, geçmişten geleceğe çıktıkları büyük yolculuklarında, ordular önemli görevler yüklenmiştir. Yüzyıllarca ülkeler güçlerini ordularından almışlardır. Yirminci yüzyılın sonunda Sovyetler Birliğinin dağılmasıyla, sıcak savaşların dönemi kapanmıştır. Ancak Yirmi birinci yüzyılın başında, Amerika’nın Irak’ı, Rusya’nın Suriye’yi ordularla işgal etmeye kalkışmalarıyla, dünya yeniden sıcak savaş yıllarına dönmüştür.

Okumaya devam et “Dünyada erdemsiz savaş devletlerinin yerine her biri bir devlet olan erdemli barış şehirleri geçmiştir”

Düşünceyi iman eylemi insan için bilenler savaşmadan birlikte yaşamasını bilirler

Dünyada nasıl ağaçsız orman, ormansız ağaç olmazsa, düşün- cesiz eylem, eylemsiz düşünce de olmaz. Bu yüzden, iki dünyayı bir bütünün, iki ayrı yüzü olarak gören Anadolu edebiyatında, “Bulut biziz, yağmur bizdedir”, “Edebiyat biziz, şiir bizdedir”, “Söz biziz, öz bizdedir” denilir. Hayatın hayat olmasında, düşünce eylemden, eylem düşünceden ayrılmaz. Düşünceyi eylem, eylemi düşünce ayakta tutar.Düşünce eylemin, eylem düşüncenin habercisidir.

Okumaya devam et “Düşünceyi iman eylemi insan için bilenler savaşmadan birlikte yaşamasını bilirler”

Siyonist Yahudiler için kutsal ülke Amerika’dır kutsal şehir New York’tur

İnsanların vizyon kazanmalarında, dünyada kendilerini bir yolcu gibi görmeleri ve bir yolcu gibi yaşamaları büyük önem taşır. Çünkü vizyon bugüne değil, geleceğe bakma ve geleceği öngörme yeteneğidir. Geleceği ise, sınırların dışına çıkarak düşünmesini bilenler görürler. Sınırlarının dışına çıkmayan ülkeler sınırlarını, kuruluşlar güçlerini korumakta güçlük çekerler. Sınırsız dünyada sınırlar ve güçler, sınırların dışına çıkılarak korunurlar.

Okumaya devam et “Siyonist Yahudiler için kutsal ülke Amerika’dır kutsal şehir New York’tur”

Şehirlerin kitaplarını okumasını kültür hazinelerini değerlendirmesini bilmek

Tarihin her döneminde, devletlerin olduğu kadar, şehirlerin yönetimi de bütün toplumların ortak sorunu olmuştur. Zamanın nabzını tutmasını bilmeyen toplumlar, şehirlerin zamanla değişmeyen sorunlarına, zaman içinde sürekli değişen çözümler bulamazlar. Şehirlerin yönetimi, ülkelerin yönetimi gibi, katılımla birlikte, paylaşmaya dayanır. Şehirlerin yeraltı ve yerüstü kaynaklarını değerlendiremeyen toplumlar, ülkelerinin ürün, hizmet ve bilgi üretme güçlerini büyütemezler.

Okumaya devam et “Şehirlerin kitaplarını okumasını kültür hazinelerini değerlendirmesini bilmek”