Bilgi toplumundan sevgi toplumuna geçerek savaşsız dünyanın temellerini atmak

İnsanların sevgiyle silahlandıkları sevgi toplumlarında, Yunus’un yüzyıllar öncesinden haber verdiği gibi, sevenler sevilirler sevilenler severler. Kültürel, siyasal ve ekonomik hayatın canlılığı, sevgiyi sevgiyle zenginleştirmekten kaynaklanır. “Sevelim sevilelim” diyen toplumların pazarlarında, iyilikler alınır iyilikler satılır, iyiliklerden teraziler tutulur, iyilikler iyiliklerle tartılır. Bütün boyutlarıyla hayat ömür boyu süren, uzun soluklu zorluklarla dolu iyilik yarışıdır.

Okumaya devam et “Bilgi toplumundan sevgi toplumuna geçerek savaşsız dünyanın temellerini atmak”

Tarihin her döneminde yönetenler savaş yönetilenler barış istemişlerdir

İnsanlık tarihi boyunca, toplumların tabanları barış, tavanları savaş yanlıları olmuşlardır. Dünyanın neresinde olurlarsa olsunlar, bütün ülkelerde savaş rüzgarları, yönetimlerin tabanlarından daha çok tavanlarında eserler. Her zaman her yerde savaşları, ülkelerin tavanları başlatırlar, tabanları durdururlar. Dünyanın her yerinde savaşlarda en büyük bedeli, ülkelerin yönetenleri değil, yönetilenleri öderler. Toplumların tabanları için istenmeyen barışlar, istenen savaşlar yoktur. Barış sofralarında herkese yer vardır. Barış sofraları katılıma açık sofralardır.

Okumaya devam et “Tarihin her döneminde yönetenler savaş yönetilenler barış istemişlerdir”

Gelenin gideni görmediği iki kapılı dünyada ekonomi insanın gölgesidir

İster kutsal, ister seküler kaynaklardan beslensin, bütün ülkeler, bütün kurumlar ve bütün kuruluşlar, sınırlı kaynaklarla ürün, hizmet ve bilgi üreterek, insanların temel ihtiyaçlarını karşılamak zorundadırlar. İnsanların olduğu yerde tüketim, tüketimim olduğu yerde üretim vardır. Toplumların ihtiyaçlarının karşılanması, üretimleriyle tüketimlerinin dengelenmesi, son yüzyıllarda bütün bilimlerin ana konusu oluşturur.

Okumaya devam et “Gelenin gideni görmediği iki kapılı dünyada ekonomi insanın gölgesidir”

Dijitalleşen sınırsız dünyada alışveriş hastalığından kurtulmak

Dünyanın dört bir yanını, etkisi altına alan alışveriş ekonomisinde, yerel ve küresel kuruluşlar, insanların kararlarını etkilemek için, değişik pazarlama yöntemlerine başvururlar. İnsanları satın almaya ikna etme yöntemleri arasında indirimli satışlardan, “hemen al sonra öde” ve “bir öde üç al”diyen vadeli ödemeler ilk sıralarda yer alır. Onları göz yanılmalarına dayanan, aldatıcı uygulamalar izler.

Okumaya devam et “Dijitalleşen sınırsız dünyada alışveriş hastalığından kurtulmak”

Dünyada büyük başarılar kurnazlıktan değil kararlılıktan kaynaklanır

İster ekonomik, ister siyasal, ister kültürel olsun, kuruluşlar arasında iyi olandan, daha iyisi her zaman vardır. Hayatın her alanında kuruluşların başarılarının sürekliliği, gelen yıllarını geçen yıllarından, daha iyi olmasını sağlayacak, iyileştirmeler yapmalarına dayanır. Kuruluşlar ulaştıkları başarı düzeylerini yükseltmeye çalışmazlarsa, ürettikleri ürünlerin, verdikleri hizmetlerin, geliştirdikleri bilgilerin, değerlerine katkıda bulunamazlar.

Okumaya devam et “Dünyada büyük başarılar kurnazlıktan değil kararlılıktan kaynaklanır”

Sağduyuya dayananlar ekonomik siyasal kültürel alanlarda yanlışları savunmazlar

İnsanlar yalnız doğarlar ve yalnız ölürler, ancak insanlar yalnız yaşayamazlar. İnsanlar hem düşünceleriyle, hem eylemleriyle birbirlerine bağımlıdırlar. İnsanların birbirlerine olan bağımlılıkları, aralarında çatışmaları, yarışmaları, yardımlaşmaları ve dayanışmaları, hayatın dinamiklerini oluşturur. Bu yüzden insanların birlikte yaşamak zorunda, olmalarının doğurduğu sorunlar, bütün sosyal bilimlerin araştırma konusu olmuştur.

Okumaya devam et “Sağduyuya dayananlar ekonomik siyasal kültürel alanlarda yanlışları savunmazlar”

Öğrenmesini öğrenen bir toplum olmak için dünyada her gün hem öğretmenler hem öğrenciler günü olmalıdır

İlk öğretimden yüksek öğretime kadar, bütün eğitim kurumları, öğrenen öğretmenleri, öğreten öğrencileriyle, ülkelerin ana güç kaynağını oluştururlar. Eğitim öğreticilere ve öğrencilere bilgi kazandırma, kazanılan bilgiyi yararlı hale getirme sürecidir. Ömür boyu devam eden süreçte, yaşı ve işi ne olursa olsun, herkes hem öğreten öğretmen, hem de öğrenen öğrencidir. Öğrenmenin ve öğretmenin yeri ve zamanı yoktur. Hayatın her alanında toplumlar kültürü, siyaseti ve ekonomiyi okumasını ve yazmasını öğrenmek zorundadır.

Okumaya devam et “Öğrenmesini öğrenen bir toplum olmak için dünyada her gün hem öğretmenler hem öğrenciler günü olmalıdır”

Sınırsız dünya göçmen kuşlar gibi dayanışmasını bilenlerin dünyasıdır

Ekonomik, siyasal ve kültürel boyutlarıyla, toplumlar bir kervana benzerler. Her alanda hayatın canlılığı, kervanın hareket halinde olmasından kaynaklanır. Zamanın ritmini yakalayan toplumlar, ürün, hizmet ve bilgi üretiminde, ilk sıralarda yer alırlar. Üretmesini bilmeyen toplumlar, üretim güçleriyle birlikte, hareket yeteneklerini de yitirirler. Üretimin olmadığı toplumlarda, hayatın hiçbir alanında canlılık ve zenginlik olmaz.

Okumaya devam et “Sınırsız dünya göçmen kuşlar gibi dayanışmasını bilenlerin dünyasıdır”

Doğu’dan Batı’ya bütün dünyayı Venedik tacirlerinden kurtarmak

Seküler kültürün öncüleri Batı toplumlarıyla, kutsal kültürün öncüleri Doğu toplumlarını, birbirinden ayırmada, paraya bakışları turnusol kağıdı görevi yüklenir. Seküler kültürde para, hayatın varoluşunun yeri doldurulması mümkün olmayan, tek amacı olarak görülür. Kutsal kültürde paraya hayatı kolaylaştırmanın ve güzelleştirmenin araçlarından biri gözüyle bakılır. Hayatın her alanında, birinde para her şeyken, birinde bir şeydir.

Okumaya devam et “Doğu’dan Batı’ya bütün dünyayı Venedik tacirlerinden kurtarmak”

Katılımcı yönetimi ve paylaşıcı ekonomiyi içselleştirmek bütün ülkelerin gündemindeki ana sorundur

Dünyada gece ve gündüz farkının ortadan kalkması, ülkeleri ve kuruluşları gizliliğin olmadığı, bir dünyaya uyum sağlamaya zorlamaktadır. Ülkelerde yapılan yolsuzlukların, kuruluşlarda yapılan haksızlıkların, uzun süre gizlenmeleri ve üzerlerinin örtülmesi mümkün değildir. Bir ülkede sağlanan haksız kazançlar, bir ülkede gizlense bir ülkede gizlenmez. Gizliliğin olmadığı dünyada, dürüstlük zorunlu erdem olmuştur.

Okumaya devam et “Katılımcı yönetimi ve paylaşıcı ekonomiyi içselleştirmek bütün ülkelerin gündemindeki ana sorundur”

Sağlamlığından kuşku duyulmayan kusursuz ürünler üretmek

Tüketim dünyasında satışları artırmak için, kusursuz ürünler üretmekten daha çok, kısa ömürlü ürünler üretmeye özen gösterilir. İster dayanıklı, isterse dayanıksız ürünlerden olsun, bir ürünün ömrü ne kadar kısaltılırsa, satışları o kadar artırılır. Tüketim toplumlarında ürünlerin aksayan kısımlarının, düzeltilerek yenilenmesine sıcak bakılmaz. Tüketimi sürekli artırmak için, küçük yeniliklerle ürünlerin ömürleri kısaltılır.

Okumaya devam et “Sağlamlığından kuşku duyulmayan kusursuz ürünler üretmek”

Mesafe ve zaman farkının olmadığı kare dünyada ekonomizmi ekolojizme dönüştürmek

Ekonomizm yüzyılında dünyanın, geleceğini küresel tüketiciler belirleyecektir. Onlar özel araçlar yerine, toplu taşıma araçlarını tercih ederek, küresel ısınmayı önleyeceklerdir. Hayatın her alanında son sözü tüketiciler söyler. Bütün dünyanın tüketicileri, içindekilerden daha pahalı olan, metal, kağıt ve plastik kutularla satılan ürünlerden uzak durarak, Ekonomizmin can damarlarını keseceklerdir.

Okumaya devam et “Mesafe ve zaman farkının olmadığı kare dünyada ekonomizmi ekolojizme dönüştürmek”

Sanal ve reel teknolojinin ötesini kutsal değerlerle aydınlatmak

Toplum bilimlerinde en çok tartışma konusu yapılan alanların başında, teknolojik değişme gelmektedir. Toplumsal ve özel hayatın yaşanırlığına, yeni boyutlar kazandırıp kazandırmadığına bakmadan, teknolojik değişme peşinde koşmak, bir sınırdan sonra çözümden daha çok sorun üretmekmektir. Pek çok alanda, teknolojik değişmenin yol açtığı çevresel zararlar, sağladığı ekonomik yararları aşmaktadır.

Okumaya devam et “Sanal ve reel teknolojinin ötesini kutsal değerlerle aydınlatmak”

Kültürde ve ekonomide bir uygulama bin kurama bedeldir

Bütün ülkelerde toplumun değişik kesimleri, ortak alanlar oluşturarak, hep birlikte öğrenmesini öğrenmezlerse, ekonomik ve kültürel dünyalarında, yeni gelişmelerin yolunu açamazlar. Dünyanın her yerinde, ülkelerin üretim güçlerini, kuramla uygulamayı, uygulamayla kuramı desteklemesini ve zenginleştirmesini bilenler büyütürler. Onlar hayatın içinde yer alarak, toplumların üretim yapısında köklü dönüşümlerin öncülüğünü yaparlar.

Okumaya devam et “Kültürde ve ekonomide bir uygulama bin kurama bedeldir”

Yalnızca Amerika değil Rusya’dan çin’e bütün ülkeler büyük bir demokrasi sınavından geçiyor

İnsanlık tarihinin her döneminde, dinler yönetim kültürlerinin temelini ve ana kaynağını oluşturmuşlardır. Köklü bir dini gelenekleri olmayan devlet yönetimlerinin, uzun ömürlü ve kalıcı izler bıraktıkları görülmemiştir. Yirminci yüzyılda dinleri toplumların afyonu olarak gören, Marksist devrimlerin, bütün kutsal değerleri, ekonomik, siyasal ve kültürel hayatın dışına atmaya çalışmaları, dünyanın her ülkesinde, büyük şiddet fırtınaları estirmiştir. Kurallarıyla ve kurumlarıyla, kutsal değerlere toptan savaş açılmıştır.

Okumaya devam et “Yalnızca Amerika değil Rusya’dan çin’e bütün ülkeler büyük bir demokrasi sınavından geçiyor”

Kare dünyanın sorunları küre dünyanın yöntemleriyle çözülmez

Sürekli dönüşen ve dönüştüren dünyanın, dönüştürücü gücü olmak için, ülkeler gelecek paradigmalarını, durmadan yenilemek zorundadırlar. Dünyanın dönüşüm hızından daha düşük hızla dönüşen ülkeler, dönüştüren ülkeler değil, dönüştürülen ülkeler olurlar. Ülkelerin, dünyanın dönüştürücü güçlerinden biri olmaları, ürün, hizmet ve bilgi üretme güçlerini zenginleştirerek yeni atılımlar yapmalarına bağlıdır.

Okumaya devam et “Kare dünyanın sorunları küre dünyanın yöntemleriyle çözülmez”

Kare dünyada komünizm ve kapitalizm tedavülden kaldırılmıştır

Eşitlikten yola çıkan Sosyalizm Komünizme, özgürlükten yola çıkan Kapitalizm Emperyalizme dönüşerek ölmüştür. Komünizmin sonunun geldiği gibi, Kapitalizmin de sonu gelmiştir. Büyük Buhran sonrasında, John Maynard Keynes önerilerini, “Kapitalizm bir başarı değildir, zeki değildir, güzel değildir, adil değildir, erdemli değildir, üstelik kendisinden beklenenleri de yerine getirmez” diyerek, savunmak zorunda kalmıştır.

Okumaya devam et “Kare dünyada komünizm ve kapitalizm tedavülden kaldırılmıştır”

İslam dünyasının düşünce birikimi demokrasisini ve adil yönetimini inşa edecek zenginliktedir

Bütün ülkelerde insanlar ele geçirdikleri zenginlikleri korumanın değil, ele geçiremedikleri zenginlikleri el koymanın peşinden koşmaktadırlar. Batı dünyasındaki teknolojik gelişmelerle, Batılı seküler insanın açgözlülüğü katlanarak artmıştır. Seküler dinin yol açtığı sarhoşlukla, Batı dünyasında Peygamberlerden kaynaklanan kutsal değerler, hayatın bütün boyutlarından sökülüp atılmıştır.

Okumaya devam et “İslam dünyasının düşünce birikimi demokrasisini ve adil yönetimini inşa edecek zenginliktedir”

Dünyanın bütün ülkelerinde işi iyi yapan yöneticilerde bolluk iyi işi yapan liderlerde kıtlık var

Ekonomik, siyasal ve kültürel dönüşümlerin kaynağında, kendisi için istediğini bütün insanlar için isteyen liderler vardır. Onlar insanlığın bilgi ve bilgelik hazinelerinin, paylaşıldıkça zenginleştiğini bilirler. Liderlerin güçleri, dürüstlükte sınır tanımayan, açıklıklarından kaynaklanır. Onların düşünce ve eylem dünyalarında, ilkesizliğe kesinlikle yer yoktur, düşünceleri eylemlerine, eylemleri düşüncelerine yansır.

Okumaya devam et “Dünyanın bütün ülkelerinde işi iyi yapan yöneticilerde bolluk iyi işi yapan liderlerde kıtlık var”

Bütün dünyada temsili demokrasilerin katılımcı demokrasilere ekonomik insanların etik insanlara dönüşme sancıları yaşanıyor

Seküler Batı Dünyasında, temsili demokrasilerin katılımcı demokrasilere, serbest pazar ekonomilerinin etik pazar ekonomilerine, inanmayan ekonomik insanların, inanan etik insanlara dönüşmemesinin doğurduğu, ekonomik, kültürel ve siyasal krizler yıldan yıla katlanarak artıyor. Fukuyama, “Liberal Demokrasi”nin ve “Pazar Ekonomisi”nin, insanlığın düşünce tarihi içinde ulaşılabilecek, son nokta olduğu öngörüsü gerçekleşmemiştir.

Okumaya devam et “Bütün dünyada temsili demokrasilerin katılımcı demokrasilere ekonomik insanların etik insanlara dönüşme sancıları yaşanıyor”