Kapitalizmin ve komünizmim ömrünü tamamladığı dünyada paylaşımcı ekonomi katılıma açık ekonomidir

Ekonomilerin yapısındaki ve kültürlerin dokusundaki gelişmeler, dünyadaki Sağ ve Sol yaklaşımlar arasındaki farkları bütünüyle ortadan kaldırmıştır. Bütün ülkelerde üreticilerle birlikte, tüketicilerin yol açtıkları küresel sorunlar tartışılıyor. Dünyanın karşı karşıya olduğu, siyasal ve finansal krizler, üretimde ve tüketimde sınır tanımayanlardan kaynaklanmaktadır. Yeryüzünün sınırlı kaynaklarıyla, sınırsız büyüme peşinde koşanlar, dünyanın bütün dengelerini altüst etmektedirler.

Okumaya devam et “Kapitalizmin ve komünizmim ömrünü tamamladığı dünyada paylaşımcı ekonomi katılıma açık ekonomidir”

Güzellik alınan güzellik satılan pazarların güzel tüketicilerinin güzel üreticileri olur

Kutsal değerleri değersizleştirerek, yanlışlarla doğruların üstünü örtenler, Yirminci yüzyılın sonunda, büyük bir başarısızlığa uğramışlardır. Ekonominin kutsal değerlerden bağımsız olduğunu savunan Komünizm gibi, Kapitalizmin de hayat kaynaklarını kurutarak, güncelliliğini ve geçerliliğini yitirmiştir. Toplumlara eşitlik ve özgürlük getirmek için yola çıkanlar, ekonomi herşeydir, ekonomi için herşey yapılır diyerek, Irak gibi, Libya gibi, doğal kaynak zengini ülkeleri, üretim yoksulu ülkelere dönüştürmüşlerdir.

Okumaya devam et “Güzellik alınan güzellik satılan pazarların güzel tüketicilerinin güzel üreticileri olur”

Seküler dünyanın bilgi toplumlarını kutsal dünyanın bilgelik toplumlarına dönüştürmek

Sanayi toplumunda ekonomik insan ürünlerin, bilgi toplumunda eğitimli insan bilgilerin üretimini, tarih içinde benzeri görülmedik boyutlara taşımıştır. Yirminci yüzyılda üretilen, ürün, hizmet ve bilgilerin hacmi, insanlığın tarihi boyunca, üretilenlerden çok daha büyük olmuştur. Ancak üretilen ürünler ve bilgiler arasında, bilge insanlarla birlikte, erdemli insanlar da, yok olup gitmişlerdir. Bilgiler bilgeliklere dönüştürülememiştir.

Okumaya devam et “Seküler dünyanın bilgi toplumlarını kutsal dünyanın bilgelik toplumlarına dönüştürmek”

Türk ve İslam dünyası Afganistan’dan bütün ülkelere zeytin dalı uzatmanın yolunu bulmak zorundadır

Afganistan’dan Azerbaycan’a, Endonezya’dan Fas’a kadar geniş bir coğrafyaya yayılan İslam ülkeleri, dünyanın orta kuşağını oluştururlar. Müslüman ülkeler Kuzeyin yüksek gelirli ülkeleriyle, Güneyin düşük gelirli ülkeleri arasında, en büyük ve en etkili denge gücüdürler. İslam dünyasında savaş olursa, dünyada barış olmaz. Dünyadaki savaşları durdurmak isteyen ülkeler, Afganistan başta olmak üzere, bütün Müslüman ülkelerdeki barış hareketlerini desteklemek zorundadırlar.

Okumaya devam et “Türk ve İslam dünyası Afganistan’dan bütün ülkelere zeytin dalı uzatmanın yolunu bulmak zorundadır”

Dünya barışının güvencesi yunus gibi Niyazi Mısri gibi bilgiyi bilgeliğe dönüştüren bilge şairlerdir

Hem Batı’da, hem de Doğu’da, fizikötesiyle bağlarını koparmış, insanların oluşturduğu bir dünyada, ulusal ve uluslararası iktidar, savaşları birbirini izlemektedir. Ülkelerin yönetimlerini ele geçirenler, iktidar alanlarını genişletme yarışlarını, kanlı bir savaşa dönüştürmüşlerdir. Dünyanın üstüne bir karabasan gibi çöken, savaş bulutlarıyla, göklerden insanların üzerine, yağmur yerine bomba yağmaktadır.

Okumaya devam et “Dünya barışının güvencesi yunus gibi Niyazi Mısri gibi bilgiyi bilgeliğe dönüştüren bilge şairlerdir”

Terör düştüğü yerden önce teröristi yakar terörist su yolunda parçalanan testi gibi terörde öldürülür

Müslüman ülkelerdeki ekonomik ve siyasal sorunların, kurşun atarak savaş alanlarında değil, oy atılan seçim sandıklarında çözülmesi, yalnızca Afganistan için değil, bütün dünya için hayati önem taşıyor. İslam dünyasıyla, Batı dünyası arasında uyum ve dengenin sağlanmasında, moderatörlük görevi Türkiye”ye düşüyor.Türkiye hem Avrupa, hem Asya ülkesidir.

Okumaya devam et “Terör düştüğü yerden önce teröristi yakar terörist su yolunda parçalanan testi gibi terörde öldürülür”

Ekonomik hayatın merkezinde kimsenin kimseyi aldatmadığı herkese açık pazar vardır

Pazarlar tarih boyunca, toplumların ekonomik, siyasal ve kültürel zenginliklerini, yansıtan alanlar olmuştur. Toplumların canlılıkları, alıcılarla satıcıların el ele verdikleri pazarlardan kaynaklanır. Tarım toplumlarından, bilgi toplumlarına kadar, bütün ülkelerin ekonomilerinde, pazarlar vazgeçilmez bir işlev yüklenirler. İbn Haldun’dan beri devletlerin, pazarlarda yer almalarının ve fiyatları belirlemelerinin, ekonomiye olan, olumlu ve olumsuz etkileri tartışılmaktadır.

Okumaya devam et “Ekonomik hayatın merkezinde kimsenin kimseyi aldatmadığı herkese açık pazar vardır”

Sınırların önemini yitirdiği kare dünyada etik değerler ekonomik değerlerden önce gelir

Yirminci yüzyılda Batı dünyasının öncülüğünde, bütün ülkelerde ekonomik ve kültürel alanda, büyük bir değer kayması yaşanmıştır. Kamusal alanda etik değerlerin önemleri azalırken, ekonomik değerlerin önemleri artmıştır. Seküler dünyada etik değerler, bütünüyle göz ardı edilerek, ekonomik değerlerin üretimin olduğu kadar, yönetimin tek belirleyicisi olduğuna inanılmıştır. Bütün bilimler hayatın etik boyutunu yok sayarak, ekonomik boyutu üzerinde yoğunlaşmıştır.

Okumaya devam et “Sınırların önemini yitirdiği kare dünyada etik değerler ekonomik değerlerden önce gelir”

Dünyada kızıl elmaları olanlar dağları aşarlar olmayanlar ovalarda kalırlar

Milliyetçilik hareketlerinin doruk noktasına ulaştığı, Yirminci yüzyılda ülkelerin sınırları, bütün kuruluşların ellerini ve kollarını bağlayan, en önemli dinamik olmuştur. Yönetim dünyasının öncüleri, ekonomik ve kültürel üretimde, üstünlük sağlamanın, en geçerli yolunun, yerel kaynaklara dayanarak, dünyaya açılmak olduğunu düşünmüşlerdir. Her ülkeye kültürel alandan daha çok, ekonomik alana ağırlık vermesi önerilmiştir.

Okumaya devam et “Dünyada kızıl elmaları olanlar dağları aşarlar olmayanlar ovalarda kalırlar”

Dünya tarihinde geçmişe ne kadar uzaktan bakılırsa gelecek o kadar yakından görülür

Asya ülkeleri arasında Avrupa ülkeleriyle, her alanda yarışmaya hazır ülkelerin başında Türkiye gelir. Asya ve Avrupa ekseninin, merkezinde yer alan Türkiye, hem Asyalıdır hem de Avrupalıdır. Son iki yüzyılda, Türkiye yönünü Avrupa’ya dönerek, Asyalı geçmişini bütünüyle unutmuştur. Türkiye Kanuni döneminde ulaştığı gücün kaynaklarını, arkasını döndüğü Asya’da değil, yüzünü döndüğü Avrupa’da aramıştır.

Okumaya devam et “Dünya tarihinde geçmişe ne kadar uzaktan bakılırsa gelecek o kadar yakından görülür”

Ekonomide yeni paradigma arayışlarında yirminci yüzyılın çözümleri yirmi birinci yüzyılın sorunlarına dönüşmüştür

Dünyanın kıt ve sınırlı kaynaklarıyla, sonu hiçbir zaman gelmeyen, sınırsız yapay ihtiyaçların karşılanması demek olan, seküler dünyanın ekonomi bilimi, insanların açgözlülükleriyle birlikte savurganlıklarına, akıl almaz boyutlar kazandırıyor. Bu yüzden söz konusu seküler dünyada, tüketimi artırmada açgözlülük ve savurganlık her şeydir, açgözlülüğü ve savurganlığı artırmak için, her şey yapılır deniliyor.

Okumaya devam et “Ekonomide yeni paradigma arayışlarında yirminci yüzyılın çözümleri yirmi birinci yüzyılın sorunlarına dönüşmüştür”

Nehirlerin akışındaki güzelliğin ve ölümsüzlüğün şiirini yakalamak her zaman bilge şairlerin işi olmuştur

Tarihin bütün çağlarında sular ekonomik, siyasal ve kültürel hayatı sürükleyici gücünü oluşturmuştur. Dünyanın her yerindeki önemli şehirler, deniz, göl ve nehir kıyılarında kurulmuştur. Tarihteki bütün toplumlar için su kaynakları, büyük çekim merkezleri olmuştur. Tarihe geniş açıdan bakıldığında, bütün insanlığın tarihinin, suları arayışın tarihi olduğu görülür. Toplumlar suları, sular ölümsüzlüğü aramışlardır.

Okumaya devam et “Nehirlerin akışındaki güzelliğin ve ölümsüzlüğün şiirini yakalamak her zaman bilge şairlerin işi olmuştur”

Sınırsız kare dünyada yerel ve küresel ticarette dürüstlük ve güvenirlik herşeyin başında gelir

İnsanların oldukları yerde ticaret vardır. Ticaretin tarihi insanlığın tarihidir. Toplumların gelişmesinde ticaret, her zaman sürükleyici bir işlev yüklenmiştir. Tarım toplumundan sanayi toplumuna, sanayi toplumundan bilgi toplumuna, bilgi toplumundan etik topluma doğru, ticaretin yapısı büyük ölçüde değişmesine rağmen, özünde köklü değişiklikler olmamıştır. İster ürün, ister hizmet, ister bilgi alışverişi olsun, ticaret tarihin her döneminde önemini korumuştur.

Okumaya devam et “Sınırsız kare dünyada yerel ve küresel ticarette dürüstlük ve güvenirlik herşeyin başında gelir”

Dünyada terörü ‘cehennem başkalarıdır’ diyen Amerikalılar değil ‘cennet biziz’ diyen Yunus’lar önler

Ülkeler arasındaki uzaklık ve yakınlık farkının, önemini yitirdiği bir dünyada, ordularıyla Amerika’nın Irak’ı ve Afganistan’ı, Rusya’nın Suriye’yi ve Libya’yı işgale kalkışması, terörün bir salgın hastalık gibi, bütün dünyaya yayılmasına yol açmıştır. Şam’ın, Bağdat’ın ve Kabil’in ortasına, bomba yüklü bir uçak gibi düşen Rusya ve Amerika savaşı Müslüman ülkelerin başkentlerinden, göçmenlerle Avrupa ülkelerinin başkentlerine taşıyorlar.

Okumaya devam et “Dünyada terörü ‘cehennem başkalarıdır’ diyen Amerikalılar değil ‘cennet biziz’ diyen Yunus’lar önler”

Her alanda olumlu düşünmesini bilmeyenler hiçbir alanda çığır açıcı eylemler yapamazlar

Dünyanın her ülkesinde, kötümser ve aykırı düşünmek, John Kenneth Galbrait’in demesiyle, aydın olmanın en kolay ve en kısa yoludur. Dünyadaki gelişmelere, karamsar gözle bakanlar, her yerde büyük ilgi toplarlar. İyimser düşünenlere onlarca, kötümser düşüncelere ise, binlerce insan kulak vermektedir. Dünyadaki gelişmeler karşısında kötümser olmak, iyi aydın olmak anlamına gelmektedir.

Okumaya devam et “Her alanda olumlu düşünmesini bilmeyenler hiçbir alanda çığır açıcı eylemler yapamazlar”