Dünyada para herşeydir diyenler para kazanmak için herşeyi yaparlar

Son yüzyıllarda Batı dünyasında seküler kültür, kutsal kültürün yerini almıştır. İki yüzyıl boyunca, bütün dünyada sekülerleşme rüzgarları estirilmiştir, estirilmeye devam edilmektedir. Seküler kültürün para ticaretine dayanan, faiz odaklı, paradan para kazanma yöntemleri, New York’un Wall Street’tinden, bulaşıcı bir hastalık gibi, bütün dünyaya yayılmıştır. İrlanda’dan İzlanda’ya, Singapur’dan Dubai’ye kadar, büyük küçük bütün ülkelerin şehirleri, küresel bankalar tarafından baştan sona işgal edilmiştir.

Okumaya devam et “Dünyada para herşeydir diyenler para kazanmak için herşeyi yaparlar”

Hiçbir alanda gizliliğin olmadığı dijital dünyanın “ekonomik”ten önce “etik” düşünen girişimcilere ihtiyacı var

Bütün dinleri ve Allah’a inanmayı afyon olarak gören Komünizm uygulanabilirliğini bütünüyle yitirmiştir. Ekonomiyi inanç ve etikten bağımsız olarak ele alan, Kapitalizmin de can damarları bütünüyle kurumuştur. Çünkü her zaman olduğu gibi, dijital dünyada sağlam ekonomi, sağlam topluma, sağlam toplum sağlam insana dayanır. Ekonomi toplumun ve insanların üretime ve tüketime dönük yüzleridir. Güzel insanların üretimleri gibi, tüketimleri de güzel olur.

Okumaya devam et “Hiçbir alanda gizliliğin olmadığı dijital dünyanın “ekonomik”ten önce “etik” düşünen girişimcilere ihtiyacı var”

Her gün bir yerden bir yere göçmek bulanmadan donmadan akmak

Herkesin atalarının yitirdiği Cenneti, iki dünyada yeniden bulabilmesi için, her gün bir yerden bir yere konması gerekir. Dünyada bir yerden bir yere konanlara sınır yoktur. Toplumları dönüştürenler, dünyada bir göçebe gibi yaşamasını bilenlerdir. Onların dönüştürücü güçleri, yeri ve zamanı gelince, bir ülkeden başka bir ülkeye, bir şehirden bir şehre geçmesini, sınırları aşmasını, bilmelerinden kaynaklanır.

Okumaya devam et “Her gün bir yerden bir yere göçmek bulanmadan donmadan akmak”

Aydınlar toplumların düşünen akılları seven gönülleri sızlayan vicdanlarıdır

Dünyanın neresinde olurlarsa olsunlar devletlerin, dünyadaki ülkeler arasında kendilerine saygın bir yer açmalarında, her türlü haksızlığa karşı çıkan, temel hakları ve ana özgürlükleri savunan aydınlara büyük görevler düşmektedir. Onlar yaşadıkları her ülkede, düşünceleri, yaşama biçimleri, tutumları, davranışları ve eylemleriyle, yönetenlerle yönetilenler arasındaki iletişimi ve etkileşimi sağlarlar, kan uyuşmazlıklarını giderirler.

Okumaya devam et “Aydınlar toplumların düşünen akılları seven gönülleri sızlayan vicdanlarıdır”

Dünyayı hicret dünyası olarak görmeden vizyon kazanılmaz misyon yüklenilmez yenilik yapılmaz

Yirminci yüzyılın sonuna doğru, Doğu Avrupa’daki gelişmeler ve Sovyetler Birliği’nin dağılması, dünyadaki güç dengelerini baştan sona değiştiriyor. Yeni oluşan dengelerde, Atlantik ülkelerinin ekonomik güçleri azalırken, Pasifik ülkelerinin ekonomik güçleri artıyor. Uluslararası ekonomide Malezya’nın, Türkiye’nin, Endonezya’nın, Çin’in ve Brezilya’nın paylarını artırması, Türk Cumhuriyetleriyle birlikte, Müslüman ülkeleri, her alanda köklü yenilikler yapmaya zorluyor.

Okumaya devam et “Dünyayı hicret dünyası olarak görmeden vizyon kazanılmaz misyon yüklenilmez yenilik yapılmaz”

Yaşanılan ve yaşanılacak cennet ve cehennem kare düz dünyanın her yanına eşit yakınlıktadır

Ekonomik, siyasal ve kültürel hayatta iç dünyanın derinleştirilmesi, dış dünyanın zenginleştirilmesinden çok daha zordur. Dergah kültürünün yol haritasını verdiği çileli süreçte, iç dünyanın derinliklerinin gücünü kavramadan, dış dünyanın zenginliklerinin kapıları açılmaz. Dış dünya tokgözlü insanların elinde Cennete, açgözlü insanların elinde Cehenneme dönüşür. Tokgözlüler dünyayı Cennete çevirmezlerse, açgözlüler Cehenneme çevirmede gecikmezler. Öteki dünyadaki Cennet ve Cehennem, dünyanın her yanına eşit yakınlıktadır.

Okumaya devam et “Yaşanılan ve yaşanılacak cennet ve cehennem kare düz dünyanın her yanına eşit yakınlıktadır”

Sınırların önemsizleştiği dijital evrende batı dünyası. Ülkelerine olan göçleri silahlı güçlerle durduramaz

Rönesans sonrası Avrupa’daki sanayileşmenin en büyük girdisi, petrol başta olmak üzere, Asya’nın ve Afrika’nın doğal kaynaklarıdır. Avrupa’nın sanayileşmesi için, İslam dünyasının parçalanmıştır. İngiltere’siyle, Fransa’sıyla, Rusya’sıyla Avrupa ülkeleri elele vererek, İslam dünyasını tek tek hepsini işgal etmişlerdir. Medeniyet tarihçisi Arnold Toynbee’nin vurguladığı gibi, Yirminci Yüzyıl’ın anahtar olayı, hilafet kurumunun kaldırılması ve İslam dünyasının Batı ülkeleri tarafından işgal edilmesidir. Müslüman ülkelerin bir daha işgali, Batı’nın sonunun başlangıcı olacaktır. Dünyanın geleceği Batı’da değil, Doğu’da belirlenecektir.

Okumaya devam et “Sınırların önemsizleştiği dijital evrende batı dünyası. Ülkelerine olan göçleri silahlı güçlerle durduramaz”

Amerika dünyadaki ülkeler için yalnızca ulusalcı Amerikalılara bırakılmayacak kadar önemli devlettir

Dünyanın “Çağdaş Roma İmparatorluğu” Amerika, bütün dünyadan gelen göçmenlerin kurduğu, bir göçmenler ülkesidir. Kızılderililerin dışındaki Amerikalıların hepsi, Kolomb”tan sonra gelen Avrupalı yabancılardır. Amerika Afrikalıların bir Afrika’sı, İngilizlerin bir İngiltere’si, Almanların bir Almanya’sı, İspanyolların bir İspanya’sı, İtalyanların bir İtalya’sı, Yahudilerin bir İsrail’i, Çinlilerin bir Çin’i, Hindistanlıların bir Hindistan’ı, Pakistanlıların bir Pakistan’ı, Mısırlıların Bir Mısır’ı olan, büyük bir ülkeler ülkesidir. Amerika’nın geleceğinde beyaz Avrupalılar değil, siyah Afrikalılar vardır. Bu yüzden dünyanın en güçlü ülkesi Amerika, yalnızca Amerikalılar için değil, bütün dünya için önemlidir

Okumaya devam et “Amerika dünyadaki ülkeler için yalnızca ulusalcı Amerikalılara bırakılmayacak kadar önemli devlettir”

Kültürle ekonomide üretime ve yönetime yeni açılımlar kazandırmak

Mesnevi ile Mukaddime ile yoğurulan toplumların kültüründe, insanın üretime uzak durması ve sermayenin üretimin dışında kalması istenmez. Yuvarlanan taşın yosun tutmadığı gibi, çalışan ve üreten insan yoksul düşmez. Nasıl işleyen demir parlarsa, üretimde değerlendirilen sermaye de getiri sağlar. Bu yüzden bir ülkenin, üretim gücünü büyütmede, sermaye önemli olmakla birlikte, hiçbir zaman yeterli olmaz.

Okumaya devam et “Kültürle ekonomide üretime ve yönetime yeni açılımlar kazandırmak”

Kendisine bile demokrat olmayan Amerika dünyanın en büyük en dehşet verici demokrasi düşmanıdır

İslam dünyasının olduğu kadar Batı dünyasının da, geçen yüzyıllarda döşenmiş mayınlardan arındırılmasında, demokratik yönetimlerin hayati bir önemi vardır. Hristiyan ülkelerde olduğu gibi, Müslüman ülkelerde, katılımcı demokrasi kültürünü zenginleştirmek ve yeni boyutlar kazandırmak, Veysel’in deyişiyle: Gece ve gündüz gidilmesi gereken, uzun ve ince bir yoldur. İslam dünyasında doğmakta olan demokrasi hareketleri desteklenmezse, Amerika ve Avrupa ülkeleri kandan ve gözyaşından elbiseler giyerler.

Okumaya devam et “Kendisine bile demokrat olmayan Amerika dünyanın en büyük en dehşet verici demokrasi düşmanıdır”

Sağduyuya dayananlar ekonomik siyasal kültürel alanlarda yanlışları savunmazlar

İnsanlar yalnız doğarlar ve yalnız ölürler, ancak insanlar yalnız yaşayamazlar. İnsanlar hem düşünceleriyle, hem eylemleriyle birbirlerine bağımlıdırlar. İnsanların birbirlerine olan bağımlılıkları, aralarında çatışmaları, yarışmaları, yardımlaşmaları ve dayanışmaları, hayatın dinamiklerini oluşturur. Bu yüzden insanların birlikte yaşamak zorunda, olmalarının doğurduğu sorunlar, bütün sosyal bilimlerin araştırma konusu olmuştur.

Okumaya devam et “Sağduyuya dayananlar ekonomik siyasal kültürel alanlarda yanlışları savunmazlar”