Her gün yeniden doğarak sürekli yenilenenenlerden kimse usanmaz

Ekonomide devletin ağırlıklı olduğu ülkelerde, devlet kuruluşlarında çalışanlara, kendi işlerini kurmaya çalışanlardan daha çok önem verilir. Üretim güçsüzlüğü çeken toplumlarda, kamu kuruluşlarının üretimdeki yerleri, özel kuruluşların yerlerinden çok daha büyüktür. Toplumun bütün kesimleri, devletin topluma hizmet etmesinden daha çok, toplumun devlete hizmet etmesini isterler. Bu yüzden devletin yönetimden daha çok, üretime önem verdiği toplumlarda, girişimcilik kültürü zenginleşmez.

Okumaya devam et “Her gün yeniden doğarak sürekli yenilenenenlerden kimse usanmaz”

Dünyada dehşet verici boyutlara ulaşan yıkıcı savurganlığın üstesinden seksene yirmi ilkesiyle gelinir

Kuruluşlar ürün, hizmet ve bilgi üretiminde, verimliliği artırmak, yenilikçi olmak ve dünya pazarlarına açılmak için, araştırma çalışmalarına ağırlık vermek zorundadırlar. Dünyadaki her kuruluşun, tasarımda, ürün geliştirmede ve üretim sürecini iyileştirmede, gelen yılı geçen yılından daha başarılı olmalıdır. Hiyerarşik yapılanmadan esnek yapılanmaya geçerek, kuruluşlar kendilerini sürekli yenilemelidirler.

Okumaya devam et “Dünyada dehşet verici boyutlara ulaşan yıkıcı savurganlığın üstesinden seksene yirmi ilkesiyle gelinir”

Ekonomilerde verimliliği yenilik yapmasını ve yenilikte yarışmasını bilenler artırırlar

Batı’da ürün, hizmet ve bilgi üretiminde, verimliliği artırma savaşı, büyük bir hız ve yoğunluk kazanmıştır. Batı ülkelerindeki tarımsal ve endüstriyel üretim patlamasının kaynağında, ekonominin her kesiminde gerçekleştirilen, verimlilik artışı vardır. Batı dünyasının ulaştığı zenginlik, sermaye birikiminin büyüklüğünden önce, verimlilik artış hızının büyüklüğüne dayanmaktadır. Düşük verimlilik artış hızıyla, büyük ekonomik gelişme sağlanmaz.

Okumaya devam et “Ekonomilerde verimliliği yenilik yapmasını ve yenilikte yarışmasını bilenler artırırlar”

Öğrenmenin yerinin yaşının zamanının olmadığı kare dünyada her gün öğrenen öğretmen öğreten öğrenci günüdür 

İlk öğretimden yüksek öğretime kadar, bütün eğitim kurumları, öğrenen öğretmenleri, öğreten öğrencileriyle, ülkelerin ekonomik ve kültürel omurgasını oluştururlar. Eğitim öğrencilere bilgi kazandırma, kazanılan bilgiyi yararlı hale getirme, hayata aktarma sürecidir. Ömür boyu devam eden bu süreçte, yaşı ve işi ne olursa olsun, herkes hem öğreten öğretmen, hem öğrenen öğrencidir. Öğrenmenin ve öğretmenin yeri, yaşı ve zamanı yoktur. Hayatın her alanında, herkesin dünyayı okumasını ve anlamasını öğrenmesi bir görevdir, bir sorumluluktur.

Okumaya devam et “Öğrenmenin yerinin yaşının zamanının olmadığı kare dünyada her gün öğrenen öğretmen öğreten öğrenci günüdür “

Yalnız ekonomiyle yaşanmaz ekonomi gereklidir ancak yeterli değildir 

Bir toplumun üretim gücünün büyütülmesi, kimseye haksızlık yapılmadan, üretilen bilgilerin, ürünlerin ve hizmetlerin paylaşılması, bütün ülkelerin ana sorunudur. Toplumların üretim gücünü büyütme ve üretimi paylaşma yöntemleri, yüzyıllar içinde büyük değişiklikler göstermiştir. Ancak kaynakları değerlendirme ve ihtiyaçları karşılama sorunları, her zaman olmuştur, olmaya devam edeceklerdir.

Okumaya devam et “Yalnız ekonomiyle yaşanmaz ekonomi gereklidir ancak yeterli değildir “

Kare dünyanin pazarlarinda açiklik içinde sürekli yeniden yapilanmasini bilenler hiçbir zaman yenilmezler

Ekonominin olduğu kadar, kültürün ve demokrasinin de, odak noktasını pazar oluşturur. Bir ağacın meyvasınden tanındığı gibi, bir toplum da pazarından tanınır. Pazarın çok karmaşık ve oldukça duyarlı bir mekanizması vardır. Pazara yapılan her müdahale, pazarın duyarlı yapısını bozmakla kalmaz, haksızlıklara ve yolsuzluklara da yol açar. Ürünlerin fiyatlarını yöneticiler değil, üretenler ve tüketenler belirler.

Okumaya devam et “Kare dünyanin pazarlarinda açiklik içinde sürekli yeniden yapilanmasini bilenler hiçbir zaman yenilmezler”

Yeni fatihleriyle dünyanın her ülkesinde olmayan ülkeler kare dünyada varlıklarını koruyamazlar

Atlantik Okyonusunun bir yakası Avrupa, bir yakası Amerika’dır. Avrupa Amerika’yı, Amerika Avrupa’yı zenginleştirmiştir. Amerika’sız Avrupa, Avrupa’sız Amerika olmaz. Beş yüzyıl boyunca, Amerika Avrupa’nın kızıl elması olmuştur. Amerika’da, Avrupa’da yaşayanlardan daha çok Avrupa’lı yaşıyor. Ruslar Avrupa’dan önce Asya, Türkler Asya’dan önce Avrupa üzerinde yoğunlaşmışlardır.

Okumaya devam et “Yeni fatihleriyle dünyanın her ülkesinde olmayan ülkeler kare dünyada varlıklarını koruyamazlar”

Doğulular gibi üretirken batılılar gibi tüketen devletler açıklarını enflasyonla bütün kesimlere ödetirler

Dünyada Batılılar gibi üretmeden, Batılılar gibi tüketen her ülke, enflasyona davetiye çıkarır ve enflasyonun artmasını hızlandırır. Çünkü enflasyon Batılılar gibi üretmeyen, ancak Batılılar gibi tüketmeye heveslenen ülkelerde, toplumun bütün kesimlerinden alınan gizli vergiye dönüşür. Enflasyon devletlerin üretmeden tüketmelerinden kaynaklanır. Enflasyonla yolsuzluklar ve haksızlıklar katlanarak artar. Üretim karşılığı olmayan paranın bolluğu, güvenirliğini ve değerini hızla düşürür.

Okumaya devam et “Doğulular gibi üretirken batılılar gibi tüketen devletler açıklarını enflasyonla bütün kesimlere ödetirler”

Otokratik yönetimlerin güç kazandığı bir dönemde her ülke kendi demokrasisini kendisi inşa etmek zorundadır

Dünyada Çin’nin ve Rusya’nın otokratik yönetimlerinin, öne çıktığı bir dönemde, bütün ülkeler demokratik yönetimi geliştirme yolunda, yeni açılımlar yapmak zorundadır. Ancak söz konusu demokrasi olunca, daha önce söylenenleri tekrarlamak yerine, geliştirmek ve yeni boyutlar kazandırmak hayati önem taşıyor. Çünkü gizliliğin olmadığı kare dünyada, hiçbir ülkenin durduğu yerde değişmeden kalması mümkün değildir. Artık her ülke, ekonomik, siyasal ve kültürel varlığını koruyabilmek için, demokrasinin geleceğini geçmişinden daha güçlü kılmaya önem verme gereğini duyuyor.

Okumaya devam et “Otokratik yönetimlerin güç kazandığı bir dönemde her ülke kendi demokrasisini kendisi inşa etmek zorundadır”

Tüketimin zamanı yoktur diyenlerin elinde dünyanın bütün kaynakları sorumsuzca tüketilmektedir

Deneye ve gözleme dayanan bilginin, her şey olduğunun ileri sürüldüğü bir dönemde, zaman çok değişik bir boyut kazanmıştır. Zamanın bir fonksiyonu olan üretkenliği ve etkinliği büyütme ve tüketimi artırma adına, zaman bütünüyle işgal edilmiştir. İnsanların zamanı yalnızca kaynakların, ölçüsüz ve sorumsuz bir biçimde tüketime dönüştürülmesi yolunda harcanmaktadır.

Okumaya devam et “Tüketimin zamanı yoktur diyenlerin elinde dünyanın bütün kaynakları sorumsuzca tüketilmektedir”

Dünyadaki çevresel kirlenme kültürel kirlenmeden kaynaklanır

Kirlenme, bir üretim ya da bir tüketim sonucu, insanların özel ve toplumsal çevrelerinde ortaya çıkan, ekonomik ve kültürel artıklardır. Dünyada insan ve çevre kirlenmesinin, akıl almaz boyutlara ulaşması, doğal kaynakların, hiçbir bedel ödenmeden, babadan oğula geçen bir miras gibi, görülmesinden kaynaklanmaktadır. Ancak ekonomik hayatta hiçbir üretim ve tüketim bedelsiz değildir.

Okumaya devam et “Dünyadaki çevresel kirlenme kültürel kirlenmeden kaynaklanır”

Ekonomide tüketicisiz pazar yönetimde seçmensiz demokrasi olmaz

Anadolu’nun bin yıllık tarihiyle yoğurulan Türkler, tüketim dengesizliğ olmayan bir toplum yapısı, ayrıcalığa yol açmayan, bir yönetim örgüsü oluşturmak için çalışıyorlar. Türkiye’nin Avrupa ülkelerinin, hiç birinden geri kalmayan, merkezden daha çok, yerinden yönetime dayanan, bir yönetim ve bir üretim birikimi vardır.Türkler Balkan ülkelerinde, çokkültürlü yönetim kültürünün, en güzel örneklerini vermişlerdir.

Okumaya devam et “Ekonomide tüketicisiz pazar yönetimde seçmensiz demokrasi olmaz”

Ülkelerin her alandaki başarıları devletle toplum arasındaki uyuma ve dengeye dayanır

Üretimde ve yönetimde sürekli yenilenmesini bilen ülkelerde, hem devletlerin hem toplumların, sorumluluklarının başında, hayatı bir yandan kolaylaştırmak bir yandan güzelleştirmek gelir. Ülkelerin nehirlerinden, nehirlerin şehirlerinden bilindikleri gibi, devletler toplumlarından, toplumlar değerlerinden bilinirler. Devletler olmadan toplumlar, toplumlar olmadan değerler olmaz. Ancak toplumler devletler için değil, devletler toplumlar için vardır. Erdemli toplumların, erdemli devletleri olur.

Okumaya devam et “Ülkelerin her alandaki başarıları devletle toplum arasındaki uyuma ve dengeye dayanır”

Üretimde yönetimde tüketimde kusursuzluğun peşine düşmek

Dünyanın bütün ülkelerinde insanlar, hem üreticidirler, hem yöneticidirler, hem tüketicidirler. Tarihin her döneminde insanlar için üretim, yönetim ve tüketim, ömür boyu süren kesintisiz bir süreç olmuştur. Toplumlar hayatın bütün alanlarında, ekonomik, siyasal ve kültürel sorunlarla karşı karşıya gelirler. Üç insanın bir araya geldiği her yerde, yönetim sorunlarının yanında, üretim ve tüketim sorunları vardır. Üretimiyle, yönetimiyle, tüketimiyle hayat bir bütündür.

Okumaya devam et “Üretimde yönetimde tüketimde kusursuzluğun peşine düşmek”