Duvarsız kapısız çatısız kare dünyada gizlilik yoktur herşey görülür bilinir duyulur

Yirmibirinci yüzyıl bütün dünyada, herkesin kameralarla izlendiği, televizyon ekranlarında görüldüğü bir yüzyıldır. Küre yuvarlak dünya, gece ve gündüz farkının olduğu, gece kimsenin kimseyi görmediği bir dünyadır. Kare düz dünya ise, gece ve gündüz farkının olmadığı, herkesin herkesi her saat gördüğü bir dünyadır. Küre dünyada yalnızca gündüzler, kare dünyada hem gündüzler, hem geceler geceler aydınlıktır. Kapısız dünya, gizliliği olmayan bir dünyadır.

Okumaya devam et “Duvarsız kapısız çatısız kare dünyada gizlilik yoktur herşey görülür bilinir duyulur”

Kültür dünyasında yetiştirilmiş ağaçları olmayanların ekonomi dünyasında toplanacak meyvaları olmaz

Anadolu insanı, ekonomiyi hayatı yaşanır kılmak için bilir. Ekonomisiz toplum, toplumsuz ekonomi olmayacağını düşünür. Ekonomi hayatı kolaylaştırır, kültür ise hayatı yalınlaştırır. Kültür ve ekonomi toplumların, geçmişlerini ve geleceklerini yansıtan aynalardır. Kültür geçmişte yapılanları, ekonomi gelecekte yapılacakları aydınlatır. Kültür ekonominin, ekonomi kültürün üniversitesidir.

Okumaya devam et “Kültür dünyasında yetiştirilmiş ağaçları olmayanların ekonomi dünyasında toplanacak meyvaları olmaz”

Kutlu aylar kutlu geceler yitik cennete giden yolun yön gösteren kutup yıldızlarıdır

İslam dünyasında ve Müslümanların hayatında, zamana sanıldığından çok daha büyük önem verilir. Her gün güneşin batışıyla on ikiye ayar edilen ezani saat, Ahmet Haşim’in vurguladığı gibi, zamanın algılanması yolunda önemli bir özelliktir. Orucun başlama ve bitiş tarihlerinin belirlenmesi, ayın hareketlerinin gün gün takip edilmesi, insanın zamana karşı daha duyarlı davranmasında etkin bir rol oynar. Yıl içindeki bayramlar, bayramlarla gelen mali ibadetler, zamanın akıp gitmekte olduğunu simgeleyen kilometre taşlarıdır.

Okumaya devam et “Kutlu aylar kutlu geceler yitik cennete giden yolun yön gösteren kutup yıldızlarıdır”

Tüketimin zamanı yoktur diyenlerin elinde dünyanın bütün kaynakları sorumsuzca tüketilmektedir

Deneye ve gözleme dayanan bilginin, her şey olduğunun ileri sürüldüğü bir dönemde, zaman çok değişik bir boyut kazanmıştır. Zamanın bir fonksiyonu olan üretkenliği ve etkinliği büyütme ve tüketimi artırma adına, zaman bütünüyle işgal edilmiştir. İnsanların zamanı yalnızca kaynakların, ölçüsüz ve sorumsuz bir biçimde tüketime dönüştürülmesi yolunda harcanmaktadır.

Okumaya devam et “Tüketimin zamanı yoktur diyenlerin elinde dünyanın bütün kaynakları sorumsuzca tüketilmektedir”

Düzleşen kare dünya kabuğuna çekilen yerel insanların değil kabuğunu kıran küresel insanların dünyasıdır

İkibinli yılların başındaki gelişmeler, ülkeler arasındaki bilgi, sermaye ve teknoloji alışverişine geçmişte benzeri görülmedik bir hız ve bir yoğunluk kazandırmışlardır. Avrupa ve Amerika Birleşik Devletleri arasında olduğu gibi, bütün ülkeler arasındaki sınırlar önemlerini büyük ölçüde yitirmişlerdir. Soğuk savaş döneminin simgesi Berlin duvarı nasıl yıkıldıysa, ülkeleri birbirlerinden ayıran duvarlar da aynı şekilde bir bir yıkılıyor. Dünyada güç ülkelerden şehirlere, devlet kuruluşlarından gönüllü kuruluşlarına kayıyor.

Okumaya devam et “Düzleşen kare dünya kabuğuna çekilen yerel insanların değil kabuğunu kıran küresel insanların dünyasıdır”

Hiçbir alanda gizliliğin olmadığı dijital dünyanın “ekonomik”ten önce “etik” düşünen girişimcilere ihtiyacı var

Bütün dinleri ve Allah’a inanmayı afyon olarak gören Komünizm uygulanabilirliğini bütünüyle yitirmiştir. Ekonomiyi inanç ve etikten bağımsız olarak ele alan, Kapitalizmin de can damarları bütünüyle kurumuştur. Çünkü her zaman olduğu gibi, dijital dünyada sağlam ekonomi, sağlam topluma, sağlam toplum sağlam insana dayanır. Ekonomi toplumun ve insanların üretime ve tüketime dönük yüzleridir. Güzel insanların üretimleri gibi, tüketimleri de güzel olur.

Okumaya devam et “Hiçbir alanda gizliliğin olmadığı dijital dünyanın “ekonomik”ten önce “etik” düşünen girişimcilere ihtiyacı var”

Arkadaşlık ağlarıyla hayatı kolaylaştırmak ve dünyayı güzelleştirmek herkesin hem işidir hem sorumluluğudur

Dünyaya kapalı görevlerin kesin sınırlarla belirlendiği, çok yönetim kademeli kuruluşların yerine, dünyaya açık, az yönetim kademeli kuruluşlar geçmektedir. Çalışma alanı ne olursa olsun, içe dönük olan kuruluşlar canlılıklarını yitirirken, dışa dönük olan kuruluşlar canlılık kazanmaktadırlar. Dışa dönükler çalışanları, tedarikçileri ve müşterileriyle kurdukları, ekonomik ağlarla, etkinliklerini hızla artırarak, büyük bir dünya kuruluşuna dönüşmektedirler.

Okumaya devam et “Arkadaşlık ağlarıyla hayatı kolaylaştırmak ve dünyayı güzelleştirmek herkesin hem işidir hem sorumluluğudur”

Her gün bir yerden bir yere göçmek bulanmadan donmadan akmak

Herkesin atalarının yitirdiği Cenneti, iki dünyada yeniden bulabilmesi için, her gün bir yerden bir yere konması gerekir. Dünyada bir yerden bir yere konanlara sınır yoktur. Toplumları dönüştürenler, dünyada bir göçebe gibi yaşamasını bilenlerdir. Onların dönüştürücü güçleri, yeri ve zamanı gelince, bir ülkeden başka bir ülkeye, bir şehirden bir şehre geçmesini, sınırları aşmasını, bilmelerinden kaynaklanır.

Okumaya devam et “Her gün bir yerden bir yere göçmek bulanmadan donmadan akmak”

Dünyanın hiçbir ülkesinde eleştirel düşünmesini bilen aydınlara pasaport sorulmaz

Kim ne derse desin, dünya düşüncesinin ana kaynağını, düşünceyi eyleme, eylemi de düşünceye çevirmenin şiiri olan, kutsal kitaplar oluşturur. Platon’dan Mevlana’ya, İbn Rüşd’den Hegel’e, Kierkegaard’dan Sezai Karakoç’a kadar bütün aydınlar, insanlığın atası Adem ile başlayan kutsal geleneğin, değişik alanlardaki yorumcularıdır. Bu bağlamda, insanlık tarihi, aydınların tarihidir. Her yüzyılın aydınları vardır.

Okumaya devam et “Dünyanın hiçbir ülkesinde eleştirel düşünmesini bilen aydınlara pasaport sorulmaz”

Bütün dünyaya durun kalabalıklar bu yol çıkmaz demesini bilmek

Dünyanın geleceğini, yönetenler ile yönetilenler arasındaki uyumsuzlukları, giderme yolunda yorulma bilmez bir güç, hiç yitirilmeyen bir coşkuyla, düşünce üreten aydınları belirleyecektir. Onların çevrelerini dönüştürücü güçleri, bilgilerinin derinliği yanında, gönüllerinin zenginliğinden kaynaklanır. Onlar hem düşünce, hem eylem, hem tavır, hem de davranış ustasıdırlar. Onların kitapları, makaleleri, konuşmaları ve duruşları, her zaman köklü dönüşümlerin tetikleyicisi olmuştur.

Okumaya devam et “Bütün dünyaya durun kalabalıklar bu yol çıkmaz demesini bilmek”

Çanakkale’de Müslüman ve Hristiyan ülkelerin tarihi yeniden yazılmalıdır yeniden yorumlanmalıdır

Küre dünyada medeniyetler arasındaki siyasal,kültürel ve ekonomik güç gösterileri cephelerde yapılmıştır. Kare dünyada savaşlar, cephelerden pazarlara taşınmıştır. Kare dünyanın fatihleri, üniforma giyen genareller değil, forma genarelleridir. Amerika’nın “Apple” gibi, “Facebook” gibi forma giyen generalleri, ülkelerinin bayraklarını bütün dünyaya taşımakta “Pentagon”nun üniforma giyen generallerinden çok daha başarılı olmuşlardır. Dünyanın hiçbir ülkesinde, onlara ne pasaport ne vize sorulmuştur.

Okumaya devam et “Çanakkale’de Müslüman ve Hristiyan ülkelerin tarihi yeniden yazılmalıdır yeniden yorumlanmalıdır”

Ölümsüz hayatın pazarında güzellik alınır güzellik satılır

İnsanların iç dünyalarının güzelliği, dış dünyalarından belli olur. İç dünyalarını güzelleştiremeyenlerin, dış dünyalarını güzelleştirmeleri mümkün değildir. Bu yüzden, iç dünyanın güzelleştirilmesi, dış dünyanın güzelleştirilmesinden, her zaman daha önemli olmuştur. Bütün insanlığın geleceğini ilgilendiren, güzellikle silahlanmak, bütün dünyanın sorunudur. Güzelliği bulanlar, güzellik yolunda olanlardır.

Okumaya devam et “Ölümsüz hayatın pazarında güzellik alınır güzellik satılır”

Nehirler bilge şairlerin iyimserlik ve ilham kaynaklarının başında gelirler

Bütün yönleriyle dünyayı, bir bütün olarak görmek için, denizlere ulaşmada engel tanımayan nehirler gibi olmak gerekir. Dağ doruklarından doğan nehirler, en az zahmetle, en çok yolu aşarak denizlere ulaşırlar. Seyhun’a, Sakarya’ya, Fırat’a, Dicle’ye, Tuna’ya, Nil’e, Mississippi’ye ve Amazon’a dünyanın hiçbir ülkesi yabancı gelmez. Bütün ülkeler gibi, bütün denizler nehirlerindir. Denizler nehirlerin aradıkları cennetleridir.

Okumaya devam et “Nehirler bilge şairlerin iyimserlik ve ilham kaynaklarının başında gelirler”

Nefretin doğurduğu nefretin üstesinden sevgiyle silahlanarak gelmek

Ortadoğu ülkelerindeki iç savaşlar, mezhep savaşlarına dönüşerek, bütün şiddetiyle devam etmektedir. İslam dünyasında nefretin doğurduğu nefret, Irak’tan bütün Ortadoğu ülkelerine ihraç edilmiştir. Doğal kaynak zengini Müslüman ülkeler, yatırım ürünlerinden tüketim ürünlerine kadar, bütün ihtiyaçlarını, Batı ülkelerinden ithal eden, ülkeler konumuna düşmüşlerdir. İslam dünyası varlık içinde yokluk çekmektedir.

Okumaya devam et “Nefretin doğurduğu nefretin üstesinden sevgiyle silahlanarak gelmek”

İslam dünyasının bilgeleri “bir insanı öldüren bütün insanları öldürürür” diyerek dünyayı barışa davet ediyor

Dünyanın öncü bilim tarihçisi George Sarton, beş ciltlik bilim tarihi kitabında, bilimsel gelişmeleri her biri yarım yüzyıl süren yüzyıllara ayırır. Her dönemi yüzyılı simgeleyen bir düşünürle isimlendirir. Milattan önce 450 ve 300 yılları, Eflatun, Aristo ve Öklit yüzyılları olurken, Milattan sonra 750 ve 1100 yılları arasındaki 350 yıl, Müslümanların dünya düşünce ve bilim tarihine, damgalarını vurdukları, Cabir, Harizmi, Razi, Burini, İbn Sina, Heytem ve Ömer Hayyam yüzyılları olur.

Okumaya devam et “İslam dünyasının bilgeleri “bir insanı öldüren bütün insanları öldürürür” diyerek dünyayı barışa davet ediyor”

Dünyadaki çevresel kirlenme kültürel kirlenmeden kaynaklanır

Kirlenme, bir üretim ya da bir tüketim sonucu, insanların özel ve toplumsal çevrelerinde ortaya çıkan, ekonomik ve kültürel artıklardır. Dünyada insan ve çevre kirlenmesinin, akıl almaz boyutlara ulaşması, doğal kaynakların, hiçbir bedel ödenmeden, babadan oğula geçen bir miras gibi, görülmesinden kaynaklanmaktadır. Ancak ekonomik hayatta hiçbir üretim ve tüketim bedelsiz değildir.

Okumaya devam et “Dünyadaki çevresel kirlenme kültürel kirlenmeden kaynaklanır”

Amerka’lısıyla Avrupa’lısıyla Avrasya’lısıyla ekonomik kültürü kutsallaştıranlar kutsal kültüre savaş açarlar

Büyük Türkistan’ın sorumluluk taşıyan aydınları, ekonomik ve kültürel bütün zenginliklerinin, Moskova’ya kaçırılmasının önlenemediğinin unutulmaması için, sürekli vurgulama gereği duyarlar. Avrupalıların Orta Doğu’yu ve bütün Afrika ülkelerini yağmaladıkları gibi, Ruslar da Kafkasya’yı ve Orta Asya’yı yağmalıyorlar. Onlar İkinci Dünya Savaşından sonra, bütün Orta Asya’nın zenginlikleri yetmemiş gibi, Doğu Avrupa’nın müzelerinde buldukları her şeyi Rusya’ya kaçırıyorlar. Ruslar yağmalamada İngilizlerden, Fransızlardan ve İspanyollardan geri kalmıyorlar. “Ekonomi her şeydir ekonomi için her şey yapılır” diyenler, yağmalamada hiçbir sınır tanımıyor.

Okumaya devam et “Amerka’lısıyla Avrupa’lısıyla Avrasya’lısıyla ekonomik kültürü kutsallaştıranlar kutsal kültüre savaş açarlar”

Ateş dünyasını güneş dünyasına Mehmet Akif gibi “korkma” demesini bilenler dönüştürür

Osmanlı Devleti’nin uzun ömürlü olması, kuruluş yıllarından son yıllarına kadar, eğitime önem vermesinden kaynaklanır. Osmanlı döneminde Bursa, Edirne ve İstanbul yanında, geleceğin sultanlarının sancak beyliği yaptığı Manisa, Kütahya ve Amasya Anadolu’nun eğitim ve kültür merkezleri olmuştur.Bütün Osmanlı şehirlerinin merkezinde çarşı, cami ve medrese vardır. Çarşının zenginliği ve caminin etkinliği, iki kurum arasında uyum ve düzeni sağlayan medreseye dayanır.

Okumaya devam et “Ateş dünyasını güneş dünyasına Mehmet Akif gibi “korkma” demesini bilenler dönüştürür”

Buhari’siyle maturi’siyle Ebu Hanife’siyle yesevi’siyle Türkistan Türklerin kimliğini oluşturanların ülkesidir

Balkanlar, Kafkaslar, Ortadoğu ve Büyük Türkistan’daki gelişmeler, Asya’nın içlerinden Avrupa’nın içlerine kadar uzanan, İslam ülkelerinin dünya barışının sağlanmasında, vazgeçilmez önemleri olduğunu göstermiştir. Vietnam yenilgisini unutan Amerika’nın Irak’a, Afganistan’da paramparça olan Rusya’nın Suriye’ye, asker göndermeleri, bütün Ortadoğu’yu büyük bir Filistin’e dönüştürmüştür.

Okumaya devam et “Buhari’siyle maturi’siyle Ebu Hanife’siyle yesevi’siyle Türkistan Türklerin kimliğini oluşturanların ülkesidir”

Toplumlarda değişim devrimle değil evrimle yapılır değişime direnilmez değişim yönetilir

Değişik etnik kökenlerden gelen Anadolu insanı, milletten gelen bir istekten daha çok, devletten gelen bir baskıyla, büyük bir değişim yaşamıştır. Türkiye’de büyük sarsıntılara yol açan değişim, evrimle değil, devrimle gerçekleştirilmiştir. Bu yüzden de devrimlerin Anadolu insanının ekonomik ve kültürel dünyasında, büyük sarsıntılara, büyük yıkımları, büyük acılara yol açmıştır.

Okumaya devam et “Toplumlarda değişim devrimle değil evrimle yapılır değişime direnilmez değişim yönetilir”