Salgın hastalık sonrası küreden kareye dönüşerek bir olmayan dünya savaşlarla yok olur

Küre dünyada savaşlar yalnızca birbirleriyle savaşan ülkeleri yakıp yıkarken, kare dünyada savaşlar birbirleriyle savaşsın savaşmasın, bütün ülkeleri yakıp yıkıyor. Rusya’nın Afganistan’ı, Amerika’nın Irak’ı işgal etmesinden bu yana, İslam dünyasında milyonlarca insan hayatını kaybetmiştir. Bütün Ortadoğu ülkeleri kan denizine dönüşmüştür. Ortadoğu’da barış şehirleri,savaş şehirleri olmuştur.

Okumaya devam et “Salgın hastalık sonrası küreden kareye dönüşerek bir olmayan dünya savaşlarla yok olur”

Yeni dünyanın açgözlülüğü büyüten AVM’lere değil ihtiyaçları gideren çarşılara ihtiyacı vardır

Batı ülkelerinden bütün dünyaya ihraç edilen seküler kültürde, her insanın her gün tükettiği ürün ve hizmetlerin hacmini, günden güne, haftadan haftaya, aydan aya, yıldan yıla, biraz daha büyütmesi, bütün ülkelerde gelişmişliğin kutsal ölçüsü haline gelmiştir. Tüketimin böylesine önemsenmesi, insanların sınırlı ihtiyaçlarından daha çok, sınırsız isteklerinin karşılandığı alışveriş merkezlerini, kutlu mekanlara dönüştürmüştür.

Okumaya devam et “Yeni dünyanın açgözlülüğü büyüten AVM’lere değil ihtiyaçları gideren çarşılara ihtiyacı vardır”

Sürekli yorumlanması gereken tarih bütün ülkelerin bütün bilimlerin bitmez tükenmez hazinesidir

Bütün insanlığın düşünce ve eylem birikimi, tarihin havuzunda toplanır. Bu yüzden tarih, araştırma alanı ne olursa olsun, her bilimin atölyesidir. Bütün bilimler tarihin büyük havuzundan yararlanırlar. Tarihi tekrar yazmasını ve tekrar yorumlamasını bilmeyenler, gelecek kuşaklara kalacak eserler bırakamazlar. Geçmişim derinliklerinden bakmadan, gelecekte yaşanacakları tahmin etmek çok zordur.

Okumaya devam et “Sürekli yorumlanması gereken tarih bütün ülkelerin bütün bilimlerin bitmez tükenmez hazinesidir”

İnsan aklının özü gönlünün özeti her yüzyılın dili kitaplar

Her kitabın etkisi, kendinden önce yazılan, bilgi ve bilgelik dünyasına, yeni boyutlar kazandırmış, sıradışı kitaplardan gelir. Yüzyılların içinde önemini hiç yitirmeyen, bugün yazılmış gibi, yeni olan kitaplar, bütün insanlığın düşünce ve eylem birikiminden yararlanırlar. Onlar her yüzyılda yeniden doğarlar, hiç kimse onları tekrar tekrar okumaktan, tekrar tekrar yorumlamaktan usanmaz. Dönemin aklının özü, gönlünün özeti olan Mesnevi, söz konusu kitapların başında gelir.

Okumaya devam et “İnsan aklının özü gönlünün özeti her yüzyılın dili kitaplar”

Medeniyette mükemmelliğin kapılarını mükemmelliği arayan edebiyatçılar açar

Küreselleşme, küyerelleşme, medeniyetler savaşı gibi, Tom Peters’ın “Mükemmeli Arayış” kitabında ele aldığı mükemmellik arayışı, dünyada en çok tartışılan konuların başında gelmektedir. Büyük dinlerin ortaya çıktığı, insanlığın dört bin yıllık tarihi, mükemmeli arayış tarihidir. İnsanlık tarihi boyunca, dünyada devletlerden daha çok, medeniyetler savaşmıştır. Mükemmeli arayışta, toplumların güçleri, edebiyatlarından ve medeniyetlerinden kaynaklanır. Mükemmeli arayış, silahlarla cephelerde yapılan savaş değil, üretilen ürün, hizmet ve bilgilerle pazarlarda yapılan bir yarıştır.

Okumaya devam et “Medeniyette mükemmelliğin kapılarını mükemmelliği arayan edebiyatçılar açar”

Dünyada seküler kültürün güneşi batarken kutsal kültürün güneşi doğuyor

Kültür deyince, bütün dünyada akla, kutsal kültürden daha çok, seküler kültür gelir. Kutsal kültürü toplumların afyonu olarak görenler, bütün insanlığın geleceğinin seküler kültürde aranması gerektiğini söylemişlerdir. Kutsal kültürden ne kadar uzaklaşılırsa, seküler kültüre o kadar yaklaşılacağı savunulmuştur. Yirminci yüzyılın sonunda kutsal kültürün yerine, seküler kültürü yerleştirmeye çalışanların, büyük ölçüde yanıldıkları görülmüştür.

Okumaya devam et “Dünyada seküler kültürün güneşi batarken kutsal kültürün güneşi doğuyor”

Müslüman ülkeler yıkılsalar da yakılsalar da yirmibirinci yüzyıl yeniden İslamın yüzyılı olacaktır

Gerçeğin coşkusunu derinden duyanlar, hayatın şiirini yakalamış olanlardır. Şiir gerçeğin en güzel, en yalın, en etkili biçimde ifade edilmesidir. Doğal olan gerçektir, gerçek olan doğaldır. Doğallığın sesi olmayı başaran şiir, gerçeğin sesi olmayı başarır. Şiir güzel olanı aramaktır. Hayatın bütün boyutlarında, güzellikte yarışanlar, gerçeğin gücünden yararlanmasını, hayatı dönüştürmesini bilirler.

Okumaya devam et “Müslüman ülkeler yıkılsalar da yakılsalar da yirmibirinci yüzyıl yeniden İslamın yüzyılı olacaktır”

Dünyaya Yunus’un şiirleriyle gitmek Sinan’ının kubbeleriyle kalmak

Hayatın yaşanır kılınmasında, her düşünce ve eylemin bir ötesi, bir maverası, bir görünmeyen yüzü vardır. Her düşünce, bir eylemi maverasıyla, ya zenginleştirir ya da yoksullaştırır. İyilik arayanlar, bir eylemin maverasında olumluluk, kötülük arayanlar olumsuzluk görürler. Toplumları zenginleştirenler, her eylemin ötesindeki çirkinliklerden daha çok, güzellikleri görecek göze sahip olanlardır.Bilgelik görülende değil,görendedir.

Okumaya devam et “Dünyaya Yunus’un şiirleriyle gitmek Sinan’ının kubbeleriyle kalmak”

Girişimcilik insanların gönüllerinde yatan Yunus’ları uyandırmayı bilmektir

Ülkelerin ellerindeki kaynakları ürüne, hizmete ve bilgiye dönüştürme yolunda, köklü değişiklikler yapmadan, düz kare dünyada saygın bir konum kazanmaları mümkün değildir. Uluslararası ilişkilerde ülkelerin ağırlıkları, dünya pazarlarındaki paylarından kaynaklanır. Ülkeleri dünya pazarlarına, üretim gücünü artırmada, yenilik yapmasını, risk almasını ve uzun dönemli düşünmesini bilen girişimciler taşır.

Okumaya devam et “Girişimcilik insanların gönüllerinde yatan Yunus’ları uyandırmayı bilmektir”

Güncelliğini hiç yitirmeyen kitaplarla kültüre derinlik ekonomiye zenginlik kazandırmak

Dünyada insana bağışlanan ekonomik zenginliklerin, kültürel derinliklerin bilincine, kitaplarla varılır. Kitaplar insanların düşünce ve eylem dünyasında, gören gözleri, sorgulayan akılları ve yazan kalemleri olurlar. Dünya kitaplarla yaşanır kılınır. Ülkelerde barışa giden yol, kitaplarla aydınlatılır. Kitaplardan uzaklaşan ülkeler, kendilerini savaşlardan kurtaramazlar. Savaşları kitaplar durdurur. Barış kitaplarla korunur.

Okumaya devam et “Güncelliğini hiç yitirmeyen kitaplarla kültüre derinlik ekonomiye zenginlik kazandırmak”

Dünyadaki bütün krizlerin kaynağında savurganlıkta sınır tanımayan açgözlü insanlar vardır

Savurganlığın herkesin gözünü kamaştırdığı dünyada, bütün şehirlerin kalbine alışveriş merkezleri yerleşmiştir. Savurganlığı bir yaşama ve düşünme, tarzına dönüştüren seküler insan, haftada en azından bir defa, alışveriş merkezlerine gitmezse, kendisini hem çok yoksul, hem çok mutsuz hissetmektedir. Bunun için, alışveriş merkezlerinde dolaşmak, vitrinlerin önünde saatlerce durmak, gerekli gereksiz bir şeyler almak, seküler insanların, her hafta tekrarladıkları bir ibadet haline gelmiştir.

Okumaya devam et “Dünyadaki bütün krizlerin kaynağında savurganlıkta sınır tanımayan açgözlü insanlar vardır”

Dayanışmacı kültür paylaşımcı ekonomi olmadan katılımcı demokrasi olmaz

Endonezya’dan İran’a, Suriye’den Mısır’a bütün Müslüman ülkeler, yüzyılların içinde oluşan, kültürel derinliklerini ve ekonomik zenginliklerini yitirdiler. İslam dünyasının kültürel ve ekonomik yoksulluğu, siyasal alanda da etkisini gösteriyor. Müslüman ülkeler, dünyanın en yoksul ve en dayatmacı yönetimleri arasında, ilk sıralarda yer alıyorlar. Demokrasi düşmanı, dayatmacı yönetimlerin elinde, İslam dünyası savaştan savaşa sürükleniyor.

Okumaya devam et “Dayanışmacı kültür paylaşımcı ekonomi olmadan katılımcı demokrasi olmaz”

Demokrasilerde en iyi devlet hakkın sesi olmayı bilen en az devlet olan devlettir

Dünyada kendini bilenlerle, kendini bilmeyenler arasında çatışma, insanlığın ilk yıllarından bugüne, kesintisiz devam etmektedir. Aslında bu çatışma, doğru ile yanlışın, güzel ile çirkinin, iyi ile kötünün, zaman zaman ateşli, zaman zaman ateşsiz silahlarla, dünya ölçeğinde sürdürdükleri bir savaştır. Ademoğulları arasındaki savaş, değişik silahlarla Kıyamete kadar devam edecektir. Dünyada hiçbir ülkenin, bu savaştan kaçması mümkün değildir. Dünya barışı için, her ülke gücü ölçüsünde, bu savaşa katılmak zorundadır.

Okumaya devam et “Demokrasilerde en iyi devlet hakkın sesi olmayı bilen en az devlet olan devlettir”

Erik dalında üzüm yemek görünende görünmeyeni bilinende bilinmeyeni bulmak

Şiir karşısında ne varlıklı ne yoksul, ne bilgili ne bilgisiz, ne yaşlı ne genç vardır. Hayatın şiiri gökyüzünde yazılır, yeryüzünde okunur. Ahmet Haşim, şiiri “İnsanın ruhuna doğan kelimelerin şarkısı” olarak tanımlar. Şiir deyince akla, geçmişte Türk şiirinin köşe taşları olan şairler gelir. Cumhuriyet döneminin şiir dünyasına bakıldığında, her şairin onların geçtiği, yollardan geçtikleri görülür. Onlar Türkiye’nin edebiyat tarihinde silinmez izler bırakmışlardır.

Okumaya devam et “Erik dalında üzüm yemek görünende görünmeyeni bilinende bilinmeyeni bulmak”

Dünyada yoksul siyahlar ağlarken zengin beyazlar gülemez

Denizlerin dibinde ortaya çıkan bir depremin, yol açtığı dalgalar gibi, sınırların önemini yitirdiği dünyada, bir ülkede ortaya çıkan kriz, dalga dalga bütün dünyaya yayılmaktadır. Dünyanın büyük ekonomilerinden birinde, ortaya çıkan ekonomik daralmadan, bütün ülkelerin ekonomileri etkilenmektedir. Ülkeler birbirine bağımlıdır, Amerika ya da Çin, birinden biri öksürürse, dünyada yatağa düşmeyen ülke kalmaz.

Okumaya devam et “Dünyada yoksul siyahlar ağlarken zengin beyazlar gülemez”

Beyazların yeni Babil kulelerini ve bankalarını siyahlar bir yıkacaklar

İnsanlığın tarihi boyunca, ürün, hizmet ve bilgi üretmenin gizemli ve karmaşık bir dili olmuştur. Üretimin tarihi, insanlığın tarihiyle başlar. İnsanların olduğu yerde pazar, pazarın olduğu yerde üretim vardır. Üretim ile tüketim arasındaki ilişkileri bilen, pazarın olduğu kadar, hayatın dilini de bilir. Hayatı tüketmesini değil, üretmesini bilenler kolaylaştırır ve güzelleştirir.Onlarla dünya yaşanır kılınır. 

Okumaya devam et “Beyazların yeni Babil kulelerini ve bankalarını siyahlar bir yıkacaklar”

Suçsuz bir insani öldürenler bütün insanlığı öldürürler

İnsanlar gibi toplumların da derinliği, bütün boyutlarıyla hayatı yaşanır kılma yolunda, üstesinden gelinen güçlüklerden kaynaklanır. İnsanlığın bilgi ve bilgelik birikiminin kaynağında, Mezhep öncüsü Ebu Hanife’den İbn Haldun’a, bütün düşünce ve eylem dünyasının büyüklerinin, acılarla dolu hayatları vardır. Onların hayatı, hangi günlerinin aydınlık, hangilerinin karanlık olacağı kestirilmeyen, sürekli bir eylemdir. Her birinin hapishanelerde geçen günleri, evlerinde geçen günlerinden daha çok olmuştur.

Okumaya devam et “Suçsuz bir insani öldürenler bütün insanlığı öldürürler”

Kültürü derinleştirmek ekonomiyi zenginleştirmek politikayı güzelleştirmek

Kültürde,ekonomide ve politikada başarı, doğruyu aramada karşılaşılan güçlükleri aşmada, çekilen acılara direnme gücünden kaynaklanır. Kültür, ekonomi ve politika dünyasının öncülerinin yıldızları, gönüllerinin derinliklerinde büyük yolculuklara, çıktıkları dönemlerde parlar. Kültür,ekonomi ve politikanın unutulmayan öncüleri, dağların zirvelerinin birbirlerini gördükleri gibi, birbirlerini görür ve birbirleriyle yardımlaşırlar. Yardımlaşmanın, dayanışmanın, paylaşmanın olmadığı yerde, hiçbir alanda gelişme olmaz.

Okumaya devam et “Kültürü derinleştirmek ekonomiyi zenginleştirmek politikayı güzelleştirmek”

Ayasofya Yahudileri ve Hristiyanları Müslümanlarla İbrahim peygamberde buluşmaya çağırıyor

Türkler aşılmaz sularla çevrilmiş, suriçi İstanbul’unu, Doğu Roma’dan 1453 yılında, harap ve küçük bir şehir devlet olarak aldılar. Tarihçi Charles Diehl, Türklerden önceki İstanbul’un nasıl bakımsız ve yoksul olduğunu, 57 yıllık Katolik Latinler döneminde, kentin nasıl yağmalandığını ayrıntılı olarak anlatır. Surların içindeki İstanbul’u, Fatih surların dışına çıkarmıştır. ”Boğaziçi doğrudan doğruya Türklerin eseridir.”

Okumaya devam et “Ayasofya Yahudileri ve Hristiyanları Müslümanlarla İbrahim peygamberde buluşmaya çağırıyor”

Katip çelebi’den bu yana anadolu’da doğu’dan batı’ya bilginin ve bilgeliğin gizemli serüveni

Asya’nın ortalarından Avrupa’nın ortalarına kadar geniş bir coğrafyaya damgasını vuran Türklerin gücü, dünyayı bir kızıl elma gibi gören, zengin kültürlerinden kaynaklanır. Anadolu insanı, büyük ve uzun yolculuğu, zengin tarihi mirası ve derin kültürel birikimiyle gerçekleştirmiştir. Onun anavatanı, bütün insanlığın anası ve babası, Havva’nın ve Adem’in dünyada, birbirine kavuştuğu Arafat dağıdır. Bunun için Yunus, “Arafat dağıdır bizim dağımız” demektedir.

Okumaya devam et “Katip çelebi’den bu yana anadolu’da doğu’dan batı’ya bilginin ve bilgeliğin gizemli serüveni”