Bayram öncesinde akılları Medine Sözleşmesi’ne gönülleri Mekke’ye yüzleri Kâbe’ye çevirmek

İnsanların anası ve babası Havva ile Adem’dir.Onlar yitirdikleri vatanlarını Mekke’de bulmuşlardır. Mekke dünyanın, Kabe Mekke’nin nirengi noktasıdır. İnananlar yüzlerini Kab”ye, şehirler yönlerini Mekke’ye döner. Kabe mabetlerin, Mekke şehirlerin anasıdır. Kabe’ye ilk şeklini insanlığın atası İlk Peygamber Adem, son şeklini de peygamberlerin sonuncusu Son Peygamber Muhammed vermiştir. Mekke peygamberlerin ve bütün insanlığın ana vatanıdır.

Okumaya devam et “Bayram öncesinde akılları Medine Sözleşmesi’ne gönülleri Mekke’ye yüzleri Kâbe’ye çevirmek”

Değerlerden beslenmeyen yönetimlerin elinde toplumlar zenginliklerini yitirirler

Değerlerden yoksun ekonomilerin elinde, kültürler derinliklerini yitirirler. Ülkelerde araç işlevi yüklenen ekonominin yasaları, amaç işlevi yüklenen kültürün değerleriyle işlerlik kazanırlar. Hayatın her alanında, özne görevini ekonomi değil, kültür yüklenir. Kültürel değerlerini yitiren toplumlar, ekonomik güçlerini yitirirler. Amerika Birleşik Devletleri , Sovyetler Birliği Cumhuriyetleri gibi, değer çözülmelerinin sonrasında, iç savaşsız dağılma yolunda hızla ilerliyor.

Okumaya devam et “Değerlerden beslenmeyen yönetimlerin elinde toplumlar zenginliklerini yitirirler”

Dünyada estirilen savaş kasirgalarini yunus’u izleyen şairler durdurur

İster şiir, ister hikaye, ister deneme olsun, bir edebiyat eserinin kalıcılığı, “Beyaz haberlerim var kardeşlerim” diye, seslenmesinden kaynaklanır. Ölümsüz edebiyat eserleri, yeryüzünün kara haberlerinden daha çok, gökyüzünün beyaz haberlerine odaklanırlar. Onların düşünce ve eylemleri, görünmeyen dünyanın rüzgarlarını arkalarına alarak, görünen dünyanın bulutlarını dağıtmayı bilmelerinden, büyük güç ve etkinlik kazanırlar.

Okumaya devam et “Dünyada estirilen savaş kasirgalarini yunus’u izleyen şairler durdurur”

İsrail benzeri ırkçılık yapan ülkelere kare dünyanın hiçbir kıtasında yer yoktur

Ülkelerin iç ve dış politikadaki ağırlıkları, hatırı sayılır bir nüfus ve üretim gücüne sahip olmalarından kaynaklanır. Bunun için, ülkelerin büyük şehirleri, ekonomik, siyasal ve kültürel hayatın ana dinamiğini oluştururlar. Şehirler ülkelerin hem ekonomik güçlerinin, hem entellektüel derinliklerinin, en somut göstergeleridir. Büyük şehirleri olmayan ülkelerin, uluslarası sorunlarda ağırlıkları olmaz.

Okumaya devam et “İsrail benzeri ırkçılık yapan ülkelere kare dünyanın hiçbir kıtasında yer yoktur”

Seküler Atina kültürüne karşı kutsal Kudüs kültürünü edebiyatçılar zenginleştirir

Kutsal kültürün kaynağı Peygamberler tarihinde söylenmemiş söz yoktur. İnsanlara iki göz, iki kulak, bir dil, gördüklerini, dinlediklerini, dile dökmesi için verilmiştir. Edebiyat hayatı görme, hayatı dinleme, hayatı söze dökme eylemidir. Edebiyatçı hayatta insanı, insanda hayatı görür. İnsana karşı hayat, hayata karşı insan,edebiyatla korunur. Edebiyatçı hayatı,her insan için yaşanır kılma sorumluluğu taşır.

Okumaya devam et “Seküler Atina kültürüne karşı kutsal Kudüs kültürünü edebiyatçılar zenginleştirir”

Ayasofya’da okunan her ezan Vatikan’da okunan bir ezandır

Bilgi ve bilgeliğe sevdalı, Bilge Sultan Fatih’in, İkinci Roma’yı İstanbul’a dönüştürmesinin ardından Anadolu insanına büyük fetih kapıları açılmıştır. Bilgeliğe dönüşen bilgiyi, yitirdikleri paha biçilmez bir hazine olarak gören Türkler, bilgi ve bilgeliğin peşinde Asya’nın içlerinden Avrupa’nın içlerine doğru, uzun bir bilgelik yolculuğuna çıkmışlardır. Yeryüzünde bilgelik yitirilse, Bilgelerin Sultanı Mevlana’nın izini sürenler, yitirilen bilgeliliği zenginleşmiş olarak tekrar bulurlar.

Okumaya devam et “Ayasofya’da okunan her ezan Vatikan’da okunan bir ezandır”

Müzik hayatın her alanında uyumun ve düzenin şiirini yakalamaktır

İnsanın gönül dünyası, gökyüzü ile yeryüzü arasındaki dengenin ve uyumun simgesi olan müzikle beslenir. Müzik herkesin gönlünde bahar rüzgarları estiren, kimsenin ilgisiz kalmadığı, diller üstü bir dildir. Bir müzik eseri hangi dilden seslenirse seslensin, her dil onun dilinden anlar. Müziğin dili, bütün dilleri aşar. Dünyanın neresinde olursa olsun, herkes müziğin dilini bilir. Güzel müzik güzellikte, sınır tanımayan insanların işidir.

Okumaya devam et “Müzik hayatın her alanında uyumun ve düzenin şiirini yakalamaktır”

Görünen dünya nokta kadar küçüktür gün kadar kısadır

Bilim ya da sanatın hangi alanında derinleşirse derinleşsin, her aydın bilinmeyen dünya yanında, bilinen dünyanın bir nokta kadar küçük, bir gün gibi kısa olduğunun bilincinde olmalıdır. Yirminci yüzyılın ikinci yarısında, uydularla uzaydan dünyanın küçücük bir küre olarak görüntülenmesi, uzmanlarla birlikte sıradan insanların da dünyayı algılayışını büyük ölçüde değiştirmiştir.

Okumaya devam et “Görünen dünya nokta kadar küçüktür gün kadar kısadır”

Postkorona dünyada hiçbir ülke sınırsız ekonomik büyüme peşine düşemez

İnsanlığın atalarının yitirdiği Cennette olduğu gibi, dünyanın hiçbir ülkesinde, doğal zenginlikler sınırsız olmadığı gibi, finansal kaynaklar da sınırsız değildir.Salgın sonrası dünyada hiçbir ülkenin, ortak doğal kaynakları, savaşlarla tüketme hakkı yoktur. İnsanların temel ihtiyaçları olan ürünlerin, hizmetlerin ve bilgilerin karşılanmasından, bütün ülkeler sorumludur. Bu yüzden devletlerin tarıma,sanayiye,eğitime ve sağlığa yaptığı yatırımlar, bütün dünya için hayati önem taşımaktadır.

Okumaya devam et “Postkorona dünyada hiçbir ülke sınırsız ekonomik büyüme peşine düşemez”

Kare dünya silahlarla değil kitaplarla yaşanır kılınır

Siyasal sınırların önemini yitirmesiyle, dünyanın bütün ülkeleri, birbirini etkileyen ve birbirinden etkilenen, bir bütünün birbirinden ayrılmaz, parçalarına dönüşmüşlerdir. Artık hiçbir ülkenin ekonomik ve kültürel bağımsızlığı yoktur. Her ülke her alanda, birbirine bağımlıdır. Türkiye’nin hem Asya, hem de Avrupa’da kendisine saygın bir yer edinmesi için, hem kültür, hem de ekonomi dünyasını zenginleştirmesi gerekir.

Okumaya devam et “Kare dünya silahlarla değil kitaplarla yaşanır kılınır”

Tarihin her döneminde iktidar doyumsuzluğu büyük yıkımlara yol açmıştır

Dünyada sivil toplum siyasal topluma, siyasal toplum da sivil topluma özenmektedir. Her iki kesimin birbirinin yerine göz dikmesiyle, görev ve sorumluluklar birbirine karışmıştır. Siyasal ve sivil toplumların, yer değiştirdikleri dönemlerde, edebiyatın gücü ve önemi katlanarak artmaktadır. Toplumlar geçmişten geleceğe, edebiyatla taşınırlar. Bütün dünyada edebiyatlar toplumların, bitmeyen tükenmeyen hazineleridir.

Okumaya devam et “Tarihin her döneminde iktidar doyumsuzluğu büyük yıkımlara yol açmıştır”

Tarihçiler geçmişin değişmeyen olaylarına edebiyatçılar geçmişin değişen yorumlarına yoğunlaşırlar

Anadolu insanının edebiyat geleneği, Asya’nın içlerinden Avrupa’nın içlerine doğru, büyük ve uzun bir yolculuğa çıkan Türklerin, bin yıllık tarihleri içinde oluşmuştur. Bir ayaklarıyla Doğu’da, bir ayaklarıyla da Batı’da olan Türkler, edebiyatı medeniyet için bilmişler, edebiyatsız medeniyet, medeniyetsiz edebiyat olmaz demişlerdir.

Okumaya devam et “Tarihçiler geçmişin değişmeyen olaylarına edebiyatçılar geçmişin değişen yorumlarına yoğunlaşırlar”

İyilikte yarışanlar Cennet’e güneş kötülükte yarışanlar cehennem’e ateş taşırlar

Bin yıllık tarihinde Anadolu’yu, dönüştürerek bugünlere taşıyanlar, ırk kardeşliğinden daha çok, inanç kardeşliğine önem verenlerdir. Dünyada ırk kardeşliğinin genişlemesinin bir hızı ve sınırı vardır, istenildiği kadar büyütülemez. İnanç kardeşliğinde ise, bir hız ve bir sınır yoktur. İyilik yapan insanların çevresinde, kardeşlik katlanarak büyür. İnanç insanları aynı büyük ailede birleştirir, onlara hiçbir güç meydan okuyamaz.

Okumaya devam et “İyilikte yarışanlar Cennet’e güneş kötülükte yarışanlar cehennem’e ateş taşırlar”

Şehirlerin kitaplarını okumasını kültür hazinelerini değerlendirmesini bilmek

Tarihin her döneminde, devletlerin olduğu kadar, şehirlerin yönetimi de bütün toplumların ortak sorunu olmuştur. Zamanın nabzını tutmasını bilmeyen toplumlar, şehirlerin zamanla değişmeyen sorunlarına, zaman içinde sürekli değişen çözümler bulamazlar. Şehirlerin yönetimi, ülkelerin yönetimi gibi, katılımla birlikte, paylaşmaya dayanır. Şehirlerin yeraltı ve yerüstü kaynaklarını değerlendiremeyen toplumlar, ülkelerinin ürün, hizmet ve bilgi üretme güçlerini büyütemezler.

Okumaya devam et “Şehirlerin kitaplarını okumasını kültür hazinelerini değerlendirmesini bilmek”

Demokrasi kültürü yoksullaşırsa darbe kültürü zenginleşir

İnsanın kaderi önceden yazılır, ancak önceden okunmaz. Ölüm insana gelirken haber vermez. İnsan ölümü değil , ölüm insanı bulur. Hayat ölümü ölüm hayatı, gündüzün geceyi içinde taşıdığı gibi taşır. İnsanın ömür boyu süren, doğum ile ölüm arasındaki yolculuğunda, bir metal paranın iki yüzü gibi, ölüm hayattan hayat ölümden ayrılmaz. Bu yüzden yönetimlerini demokratikleştiremeyen toplumlar, insanların nasıl geleceği bilinmeyen ölümlerini güzelleştiremezler.

Okumaya devam et “Demokrasi kültürü yoksullaşırsa darbe kültürü zenginleşir”

Dünyanın bütün sorunları kutsal düşmanı seküler Batı’nın çözümlerinden kaynaklanıyor

Batı dünyası için, Goethe ne kadar önemli ise, Doğu dünyası için, Mevlana o kadar önemlidir. Doğu Batı’yı yok saymaz, Batı’nın köklerine inerek, Doğu’daki Batı’yı bulur. Dünyadaki her şehirde bir Doğu, bir Batı vardır. Batı’yı arayan Batı’yı, Doğu’yu arayan Doğu’yu bulur. Doğu ve Batı’nın birbirine karıştığı düz kare dünyada, Doğu’da ya da Batı’da olmak belirleyici ve önemli değildir. Belirleyici ve önemli olan, her ikisinin köklerini oluşturan, ortak kutsal kültürdür.

Okumaya devam et “Dünyanın bütün sorunları kutsal düşmanı seküler Batı’nın çözümlerinden kaynaklanıyor”

Oluşmakta olan salgın sonrası dünyada yapay değil gerçek ihtiyaçları karşılayan kuruluşlar ayakta kalır

Amerika’nın Silikon Vadisi’nden Çin’in Dalian’ına kadar, dünyanın değişik merkezlerinde yapılan araştırmalarla, bilgi ekonomisi yeni boyutlar kazanıyor. İletişim teknolojisindeki her gelişme, insanların yapay ihtiyaçların peşinden koşması için, dünya ölçeğinde büyük bir yarış alanı açıyor. Yapay ihtiyaçlar, dünyanın sınırlı kaynaklarını sınırsızca tüketerek, gösteriş tüketiminde, sonu gelmez doyumsuzluk fırtınaları estiriyor.

Okumaya devam et “Oluşmakta olan salgın sonrası dünyada yapay değil gerçek ihtiyaçları karşılayan kuruluşlar ayakta kalır”

Her ülkede ekonomi eşittir üreten insan çarpı kültürün karesidir

Değişik alanların uzmanlarınca, nasıl tanımlanırsa tanımlansın, son değerlendirmede ekonomi, insanlığın kültürel birikiminin, hayatın değişik boyutlarındaki yansımasıdır.İnsanlık tarihi boyunca, üretim gücünü belirleyen, en büyük ve en etkili kaynak kültür olmuştur. Yoksulluk gibi, zenginlik de bir sorun kaynağıdır. Üretim peşinde koşmak kadar, tüketimden kaçınmak da, bütün kültürlerde, en başta gelen erdemdir.

Okumaya devam et “Her ülkede ekonomi eşittir üreten insan çarpı kültürün karesidir”

Müzikle yeryüzünün karanlıklarından gökyüzünün aydınlıklarına açılmak

Dünyada çok ileri boyutlara ulaşan, değişik yoğunluklarda bütün ülkelere yayılan şiddet, insanın iç dünyasındaki büyük boşluktan kaynaklanmaktadır. İç dünyalarını yoksullaştıran insanlar, dış dünyalarını da yoksullaştırmak için, toplumun bütün kesimlerine, kin, nefret ve öfke tohumları saçmaktadırlar. Dünyadaki baskı ve şiddet uygulamaları, her ülkede insanların, gönüllerinin derinliklerinde, büyük kan ve gözyaşı gölleri oluşturuyor.

Okumaya devam et “Müzikle yeryüzünün karanlıklarından gökyüzünün aydınlıklarına açılmak”

Postkorona dünya her gün yeniden doğanların sürekli yeni sözler söyleyenlerin dünyasıdır

Dünya ekonomisindeki büyük dönüşümlere, ilişkin kitaplarıyla tanınan Alvin Toffler, ülkelerin dünyadaki gelişmelere nasıl uyum sağlayabileceğini anlatan, çok sayıda çalışma yapmıştır. “Zenginlik Devrimi” kitabında, geleceğin şirketlerinin Ford benzeri kuruluşları değil, Microsoft benzeri kuruluşları, örnek alanların arasından, çıkacağını vurgulamaktadır.

Okumaya devam et “Postkorona dünya her gün yeniden doğanların sürekli yeni sözler söyleyenlerin dünyasıdır”