Koşu bittikten sonra koşanlar hiçbir zaman gösterişe kapılmazlar

Ülkeler arasındaki, uzaklık ve yakınlık farkının önemini yitirdiği kare dünyada, Siikon Vadisi’nin tüketim ürünlerini, gösteriş tutkunu insanların gözlerini kamaştırıyor. Kısa ömürlü, modelleri durmadan değiştirilen teknolojik ürünler, hayatın ekonomik, siyasal ve kültürel boyutlarında, köklü dönüşümlere yol açıyor. Tüketicinin üretimi, üretimin tüketimi büyüttüğü ekonomik yapı ve kültürel dokuda, gösteriş tüketimi, büyük bir hız ve yoğunluk kazanan kazanıyor.

Okumaya devam et “Koşu bittikten sonra koşanlar hiçbir zaman gösterişe kapılmazlar”

Bir dünyada iki dünyayı altın oranda harmanlamak

Dünyanın her yanında, insanların tüketim düzeylerini artırma yolunda, yapılan her yatırım ve atılan her adım, fizik dünyayla metafizik dünya arasındaki duvarları sağlamlaştırıyor. Oysa yaşanabilir bir hayat ve sürdürülebilir bir tüketim için, iki dünya arasındaki duvarların güçlendirilmesi değil, baştan sona bütünüyle yıkılması gerekir. Çünkü bütün krizler, iki dünya arasındaki aşılmaz duvarlardan kaynaklanmaktadır.

Okumaya devam et “Bir dünyada iki dünyayı altın oranda harmanlamak”

Yalnız ekonomiyle yaşanmaz ekonomi gereklidir ancak yeterli değildir 

Bir toplumun üretim gücünün büyütülmesi, kimseye haksızlık yapılmadan, üretilen bilgilerin, ürünlerin ve hizmetlerin paylaşılması, bütün ülkelerin ana sorunudur. Toplumların üretim gücünü büyütme ve üretimi paylaşma yöntemleri, yüzyıllar içinde büyük değişiklikler göstermiştir. Ancak kaynakları değerlendirme ve ihtiyaçları karşılama sorunları, her zaman olmuştur, olmaya devam edeceklerdir.

Okumaya devam et “Yalnız ekonomiyle yaşanmaz ekonomi gereklidir ancak yeterli değildir “

Ekonomide yeni paradigma arayışlarında yirminci yüzyılın çözümleri yirmi birinci yüzyılın sorunlarına dönüşmüştür

Dünyanın kıt ve sınırlı kaynaklarıyla, sonu hiçbir zaman gelmeyen, sınırsız yapay ihtiyaçların karşılanması demek olan, seküler dünyanın ekonomi bilimi, insanların açgözlülükleriyle birlikte savurganlıklarına, akıl almaz boyutlar kazandırıyor. Bu yüzden söz konusu seküler dünyada, tüketimi artırmada açgözlülük ve savurganlık her şeydir, açgözlülüğü ve savurganlığı artırmak için, her şey yapılır deniliyor.

Okumaya devam et “Ekonomide yeni paradigma arayışlarında yirminci yüzyılın çözümleri yirmi birinci yüzyılın sorunlarına dönüşmüştür”

Doğulular gibi üretirken batılılar gibi tüketen devletler açıklarını enflasyonla bütün kesimlere ödetirler

Dünyada Batılılar gibi üretmeden, Batılılar gibi tüketen her ülke, enflasyona davetiye çıkarır ve enflasyonun artmasını hızlandırır. Çünkü enflasyon Batılılar gibi üretmeyen, ancak Batılılar gibi tüketmeye heveslenen ülkelerde, toplumun bütün kesimlerinden alınan gizli vergiye dönüşür. Enflasyon devletlerin üretmeden tüketmelerinden kaynaklanır. Enflasyonla yolsuzluklar ve haksızlıklar katlanarak artar. Üretim karşılığı olmayan paranın bolluğu, güvenirliğini ve değerini hızla düşürür.

Okumaya devam et “Doğulular gibi üretirken batılılar gibi tüketen devletler açıklarını enflasyonla bütün kesimlere ödetirler”

Ülkelerin değerlerini dünya pazarlarına ürettikleri yerli ürünlerinden önce geliştirdikleri dünya ürünleri taşır

Yirminci yüzyılın ikinci yarısında dünya, her ülkenin ürünlerinin satışa sunulduğu, büyük bir alışveriş merkezine benzemektedir. Dünyada ülkelerin ekonomik ve kültürel güçleri, dünya ürünleri, dünya hizmetleri ve dünya bilgileri üreten küresel kuruluşlarından kaynaklanıyor. Küresel pazara dönüşen dünyada, ülkelerin ordularının cephelerdeki savaşlarından daha çok, kuruluşlarının pazarlardaki yarışları önem kazanıyor.

Okumaya devam et “Ülkelerin değerlerini dünya pazarlarına ürettikleri yerli ürünlerinden önce geliştirdikleri dünya ürünleri taşır”

Dünyanın bütün ülkelerinde sınır tanımayan açgözlülük ve savurganlık giyenleri yakan ateşten bir gömlektir

Dünyada doğal kaynak zenginliğiyle, yaygınlaşan verimsiz tüketim harcamaları, ateşten bir gömlektir. Gösterişe dönük ölü yatırımlar, toplumun değişik kesimleri arasındaki, gelir dengesizliklerini büyütürken, yoksulluğu da yaygınlaştırırlar. Bütün dünyada işlevsiz ölü yatırımlar, ekonomik yoksullaşmanın olduğu kadar, kültürel yüzeyselleşmenin de ana kaynağıdırlar. İşlevsiz ölü yatırımlar, toplumların bütün kesimlerini bencilleştirirler.

Okumaya devam et “Dünyanın bütün ülkelerinde sınır tanımayan açgözlülük ve savurganlık giyenleri yakan ateşten bir gömlektir”

Yalınlıktan güzel elbiseler giyenler hiçbir zaman yoksul düşmezler

İster ekonomik, ister siyasal, isterse de kültürel olsun, hayatın her alanında savurganlık gösterişten, derinlik yalınlıktan kaynaklanır. Tüketimde gösteriş savurganlığı, üretimde yalınlık tasarrufu özendirir. Hayatın hangi alanında olursa olsun, açgözlülük savurganlığın, tokgözlülük yalınlığın kapılarını sonuna kadar açar. Tokgözlü toplumlar, gösteriş harcamalarından kaçınırken, açgözlüler gösteriş harcamalarında yarışırlar.

Okumaya devam et “Yalınlıktan güzel elbiseler giyenler hiçbir zaman yoksul düşmezler”

Seküler savurganlık ve tüketim kültürünün bilimsel kaynaklarını kutsal kültürle kurutmak

Dünyadaki ülkeler Batılıların, seküler kültürlerine böylesine özenmezlerse, tüketim ekonomisi böylesine büyümez ve savurganlık böylesine artmaz. Atıkların ve artıkların olmadığı bir tüketim yapısında, doğal hayatta olduğu gibi, hiçbir alanda savurganlık olmaz. Ancak dünyada tüketim artmazsa, Batıların zenginliği çoğalmaz. Bu yüzden Doğu ülkelerinin, Batı ülkelerine özenmeleri, tutumlarını ve davranışlarını benimsemeleri, Batı dünyasının zenginliğinin devam etmesinde, çok önemli bir işlev yükleniyor. Bunun için bütün ülkelerde insanlar, Batılılar gibi yemeye, Batılılar gibi giyinmeye ve Batılılar gibi yaşamaya adeta zorlanıyor.

Okumaya devam et “Seküler savurganlık ve tüketim kültürünün bilimsel kaynaklarını kutsal kültürle kurutmak”

Tarihin her döneminde büyük yıkımlar aşırı zenginliğin yol açtığı savurganlıktan kaynaklanmıştır

Dünyada gösterişe dayalı tüketim ekonomisi, aşırı zenginliğin ortaya çıkardığı bir ekonomik yapılanmaya dönüşüyor. Batı dünyasında zenginlik, Asya’nın ve Afrika’nın yağmalanmasıyla, ortaya çıkan sanayileşmeden kaynaklanır. Dünyadaki petrol ülkelerindeki zenginlikse, yer altından sağlanan doğal kaynaklara dayanır. Zenginliğin ardından istensin ya da istenmesin, gösteriş harcamalarını mutluluk kabul eden, her şeyin yenisini almak için, sürekli tüketilip atılmasını özendiren tüketim kültürü gelir.

Okumaya devam et “Tarihin her döneminde büyük yıkımlar aşırı zenginliğin yol açtığı savurganlıktan kaynaklanmıştır”

Dünyada para herşeydir diyenler para kazanmak için herşeyi yaparlar

Son yüzyıllarda Batı dünyasında seküler kültür, kutsal kültürün yerini almıştır. İki yüzyıl boyunca, bütün dünyada sekülerleşme rüzgarları estirilmiştir, estirilmeye devam edilmektedir. Seküler kültürün para ticaretine dayanan, faiz odaklı, paradan para kazanma yöntemleri, New York’un Wall Street’tinden, bulaşıcı bir hastalık gibi, bütün dünyaya yayılmıştır. İrlanda’dan İzlanda’ya, Singapur’dan Dubai’ye kadar, büyük küçük bütün ülkelerin şehirleri, küresel bankalar tarafından baştan sona işgal edilmiştir.

Okumaya devam et “Dünyada para herşeydir diyenler para kazanmak için herşeyi yaparlar”

Tüketimin zamanı yoktur diyenlerin elinde dünyanın bütün kaynakları sorumsuzca tüketilmektedir

Deneye ve gözleme dayanan bilginin, her şey olduğunun ileri sürüldüğü bir dönemde, zaman çok değişik bir boyut kazanmıştır. Zamanın bir fonksiyonu olan üretkenliği ve etkinliği büyütme ve tüketimi artırma adına, zaman bütünüyle işgal edilmiştir. İnsanların zamanı yalnızca kaynakların, ölçüsüz ve sorumsuz bir biçimde tüketime dönüştürülmesi yolunda harcanmaktadır.

Okumaya devam et “Tüketimin zamanı yoktur diyenlerin elinde dünyanın bütün kaynakları sorumsuzca tüketilmektedir”

Dünyadaki çevresel kirlenme kültürel kirlenmeden kaynaklanır

Kirlenme, bir üretim ya da bir tüketim sonucu, insanların özel ve toplumsal çevrelerinde ortaya çıkan, ekonomik ve kültürel artıklardır. Dünyada insan ve çevre kirlenmesinin, akıl almaz boyutlara ulaşması, doğal kaynakların, hiçbir bedel ödenmeden, babadan oğula geçen bir miras gibi, görülmesinden kaynaklanmaktadır. Ancak ekonomik hayatta hiçbir üretim ve tüketim bedelsiz değildir.

Okumaya devam et “Dünyadaki çevresel kirlenme kültürel kirlenmeden kaynaklanır”

Katlanarak artan bilgi yığınları arasında kaybolan bilgelik

Amerika’nın ve Avrupa’nın büyük şehirlerinde olduğu gibi İstanbul’da, Ankara’da, Konya’da, Denizli’de, Eskişehir’de ve Bursa’da tarım, sanayi ve bilgi toplumlarının kuruluşları, bir arada iç içe bulunmaktadır. Kuruluşlar ister tarım, ister sanayi, ister bilgi toplumlarının ürünlerini üretsinler, insanların karınlarından daha çok, gözlerini doyurmaya çalışmaktadırlar. Yirmi birinci yüzyılın kuruluşları, iş yerlerinde ürün, hizmet ve bilgi üretmenin, satış yerlerinde ise hayal pazarlamanın peşindedirler.

Okumaya devam et “Katlanarak artan bilgi yığınları arasında kaybolan bilgelik”

Bilgelerin denetiminden bilginlerin denetimine geçen dünyada bütün ahlaki değerler ayaklar altına alınır

Seküler ekonomi dünyasında daha çok kazanmak için, tüketicinin üretimi özendirme gücü abartılarak, bütün insanlar seküler iktisatçıların etkisiyle, ekonomide “İyinin kötü kötünün iyi” olduğuna inanıyor. Çünkü açgözlülüğün değer kazandığı ve sürekli büyütüldüğü toplumların ekonomisinde, Keynes’in vurguladığı gibi “Kötü işe yarar iyi işe yaramaz”. Bu yüzden bütün dünya ekonomik büyüme için, açgözlülüğü baş tacı edinmiştir. Açgözlülüğün hayatın odak noktasına yerleştirilmesinin sonucu, seküler toplumlarda tüketim yoldan ve baştan çıkarıcı bir işlev yüklenmiştir.

Okumaya devam et “Bilgelerin denetiminden bilginlerin denetimine geçen dünyada bütün ahlaki değerler ayaklar altına alınır”

İnsan hayatının hiç önemsenmediği bir yüzyılda bütün savaşlara karşı çıkmak

Amerika rasyonel üreten, buna karşılık irrasyonel tüketen insanların ülkesidir. Onların mabetleri, gece gündüz açık olan süpermarketler, ibadetleri de alışveriştir. Amerika’nın bulaşıcı bir hastalık gibi, bütün dünyaya yayılan, tüketim kültürüne ilk başkaldırı, San Francisco’nun hippilerinden gelmiştir. Çoğunluğu varlıklı ailelerden gelen, çiçek çocuklar, tepkilerini cinsel özgürlük peşinde koşup, uyuşturucu kullanarak göstermişlerdir.

Okumaya devam et “İnsan hayatının hiç önemsenmediği bir yüzyılda bütün savaşlara karşı çıkmak”

Dijital dünyada aranan erdemli devlet seküler kültürün çorak topraklarında bulunmaz

Devletlerin yönetimi ve yöneticilerin taşıdığı sorumluluklar, Doğu’da ve Batı’da yüzyıllardan beri, düşünürlerin tartıştığı konuların başında gelmiştir. İnsanlık Yusuf Peygamberle, devlette yönetimin ve üretimin önemini kavramıştır. Onun hayatında devlet hiyerarşisinde, yönetenlerle yönetilenler arasındaki ilişkilerde, doğruluğun, bilginin ve bilgeliğin ne kadar önemli olduğu görülmüştür. Batı’da Platon’dan, Thomas More’a ve Campenella’ya kadar düşünürler, erdemli devletin hayalini kurmuşlardır.

Okumaya devam et “Dijital dünyada aranan erdemli devlet seküler kültürün çorak topraklarında bulunmaz”

Üretimde yönetimde tüketimde kusursuzluğun peşine düşmek

Dünyanın bütün ülkelerinde insanlar, hem üreticidirler, hem yöneticidirler, hem tüketicidirler. Tarihin her döneminde insanlar için üretim, yönetim ve tüketim, ömür boyu süren kesintisiz bir süreç olmuştur. Toplumlar hayatın bütün alanlarında, ekonomik, siyasal ve kültürel sorunlarla karşı karşıya gelirler. Üç insanın bir araya geldiği her yerde, yönetim sorunlarının yanında, üretim ve tüketim sorunları vardır. Üretimiyle, yönetimiyle, tüketimiyle hayat bir bütündür.

Okumaya devam et “Üretimde yönetimde tüketimde kusursuzluğun peşine düşmek”

Yenilik yapmada arı kovanı yöntemini izlemek arılar gibi çalışmak

Gecelerin gündüzleri izlemesi gibi, ekonomik hayatta, üretim tüketimi izler. Nasıl gecesiz gündüz olmazsa, tüketimsiz üretim olmaz. Hayatın her alanında tüketim üretimi, üretim tüketimi peşinden sürükler. İnsanlar yaşamaya kayıtsız kalamadıkları gibi, üretime ve tüketime kayıtsız kalamazlar. Hayatın kolaylaştırılması ve güzelleştirilmesi, bütün kuruluşların yararlı üretimde yarışmalarına dayanır.

Okumaya devam et “Yenilik yapmada arı kovanı yöntemini izlemek arılar gibi çalışmak”

Kare dünyanın katılımcı imece ekonomisinde giderler paylaşılarak azaltılır gelirler paylaşılarak çoğaltılır

Küre dünyanın kare dünyaya dönüşmesiyle, ekonomik yapı ve kültürel doku, kabuk değiştirmiştir. Kuruluşlar ürünlerini, hizmetlerini ve bilgilerini sattıkları insanlara, bir alıcı gözüyle değil, bir abone gözüyle görmeye başlamışlardır. Kuruluşlarla alıcılar arasındaki iletişim ve etkileşim, yeni boyutlar kazanmıştır. Satıcılarla alıcılar arasındaki ilişkilerde, süreklilik sağlıklı büyümenin ve gelirleri artırmanın, en önemli ve değerli kaynağı olmuştur.

Okumaya devam et “Kare dünyanın katılımcı imece ekonomisinde giderler paylaşılarak azaltılır gelirler paylaşılarak çoğaltılır”