Ekonomik ve kültürel dünyada mülk zengini olmaktan daha çok dost zengini olmak önemlidir

Necati Öner, Karl Jaspers’den esinlenerek Felsefeyi “Yolda olmak” olarak tanımlar. Yalnızca Felsefe değil, düşünce ve eylem boyutlarıyla, hayat da yolda olmaktır. Aşılmaz dağları aşarak, yitirilen Cennet’e giden yollar, dostlarla bulunur. İnsanlar arasındaki dostluklar, yollarda yeni boyutlar kazanır. Anadolu insanının kültüründe, elde olmayan soy kardeşliği değil, elde olan yol kardeşliği önemlidir.

Okumaya devam et “Ekonomik ve kültürel dünyada mülk zengini olmaktan daha çok dost zengini olmak önemlidir”

Bilgi toplumundan sevgi toplumuna geçerek savaşsız dünyanın temellerini atmak

İnsanların sevgiyle silahlandıkları sevgi toplumlarında, Yunus’un yüzyıllar öncesinden haber verdiği gibi, sevenler sevilirler sevilenler severler. Kültürel, siyasal ve ekonomik hayatın canlılığı, sevgiyi sevgiyle zenginleştirmekten kaynaklanır. “Sevelim sevilelim” diyen toplumların pazarlarında, iyilikler alınır iyilikler satılır, iyiliklerden teraziler tutulur, iyilikler iyiliklerle tartılır. Bütün boyutlarıyla hayat ömür boyu süren, uzun soluklu zorluklarla dolu iyilik yarışıdır.

Okumaya devam et “Bilgi toplumundan sevgi toplumuna geçerek savaşsız dünyanın temellerini atmak”

Sınırsız dünya göçmen kuşlar gibi dayanışmasını bilenlerin dünyasıdır

Ekonomik, siyasal ve kültürel boyutlarıyla, toplumlar bir kervana benzerler. Her alanda hayatın canlılığı, kervanın hareket halinde olmasından kaynaklanır. Zamanın ritmini yakalayan toplumlar, ürün, hizmet ve bilgi üretiminde, ilk sıralarda yer alırlar. Üretmesini bilmeyen toplumlar, üretim güçleriyle birlikte, hareket yeteneklerini de yitirirler. Üretimin olmadığı toplumlarda, hayatın hiçbir alanında canlılık ve zenginlik olmaz.

Okumaya devam et “Sınırsız dünya göçmen kuşlar gibi dayanışmasını bilenlerin dünyasıdır”

İnsanlığın ortak hazinesi olan kutsal kitapları anlamanın ve anlatmanın şifreleri şairlere verilmiştir

Düşünce ve eylem dünyasında, bütün bilimlerin ve sanatların felsefe babası, tarih de anası olarak kabul edilir. Felsefe toplumları oluşturan kumaşın görünmeyen arka, tarih de görünen ön yüzünün bilgilerini sağlar. İnsanlığın tarihi felsefe birikiminin, felsefe birikimi de kutsal kitapların, hayatın değişik boyutlarına yansımasıdır. Bütün insanlığın bilgelik ve bilgi birikimi, kutsal kitaplara dayanır.

Okumaya devam et “İnsanlığın ortak hazinesi olan kutsal kitapları anlamanın ve anlatmanın şifreleri şairlere verilmiştir”

Yedinin yedi gizemli ilkesine önem verenler geleceğin dünyasının mimarları olurlar

Yedi sayısının insanı büyüleyen, gizemli bir yanı vardır. İnsanlar yedi rakamlı sayıları ezberlemekte güçlük çekmezler. Bunun için, bütün ülkelerde telefon numaralarının sayısı yediyi aşmaz. İsimler kolay ezberlenilsin diye, kurum ve kuruluşların yönetim kurulları çoğu defa yedi ya da daha az kişiden oluşur. Haftanın günleri yedidir, bittiği yerden yeniden başlar, sonsuza kadar devam edecekmiş gibi, sürekli tekrarlanır. Yedi sonsuzluğun simgesidir.

Okumaya devam et “Yedinin yedi gizemli ilkesine önem verenler geleceğin dünyasının mimarları olurlar”

Düz kare dünya üniforma değil forma giyenlerin dünyasıdır

İnsanlık tarihi boyunca, hiyerarşik kuruluşların başında ordular gelir. Tarihin her döneminde, orduların hiyerarşik yapıları, bütün kurum ve kuruluşların ana ve değişmez örnekleri olmuştur. Her hiyerarşik kuruluşta bir tepe noktası olur. Tabanı geniş olan hiyerarşik kuruluşta, yukarı doğru çıkıldıkça sayı azalır, tepe noktasında yalnızca bir yönetici vardır. Yukarıdan bakıldığında, geniş taban görülmez.

Okumaya devam et “Düz kare dünya üniforma değil forma giyenlerin dünyasıdır”

Gizliliğin olmadığı güneşin hiç batmadığı kare dünyada tuzak kuranlar tuzağa düşerler

Küre yuvarlak dünyanın, düz kare dünyaya dönüşmesiyle, ülkeler arasında uzak komşu ve yakın komşu farkıyla birlikte, aydınlık ve karanlık farkının olmadığı, yeni bir küresel yapılanma ortaya çıkmıştır. Güneşin hiç batmadığı, ekonomik, siyasal ve kültürel hayatın hiçbir alanında, gizliliğin olmadığı kare dünyada, hiçbir ülkenin hiçbir ülkeye, hiçbir kurumun hiçbir kuruma, hiçbir kuruluşun hiçbir kuruluşa, hiçbir insanın hiçbir insana, tuzak kurması mümkün değildir.

Okumaya devam et “Gizliliğin olmadığı güneşin hiç batmadığı kare dünyada tuzak kuranlar tuzağa düşerler”

İstanbul’da Doğu’yu ve Batı’yı altın oranda harmanlamak

Dervişlikle silahlanmış Anadolu insanı, iki yüzyıla yakın bir zamandan beri, Avrupa’dan gelen yabancılaşma rüzgarlarının etkisindedir. Türklerin Avrupa coğrafyasından, Asya coğrafyasına çekilmelerinde, hem içeriden hem de dışarıdan estirilen, yabancılaşma rüzgarlarının çok büyük etkisi olmuştur. Cumhuriyetin kuruluş yılları boyunca, Anadolu’yu aydınlatacak güneşin, Asya’dan değil, Avrupa’dan doğacağı vurgulanmıştır.

Okumaya devam et “İstanbul’da Doğu’yu ve Batı’yı altın oranda harmanlamak”

Yirmi birinci yüzyılın ortasında Avrupa yeni Ortadoğu olacaktır

İnsanlığın bilinen beş bin yıllık medeniyet tarihi içinde, Habil’den ve Kabil’den bu yana, iki ana akımın sürekli bir hesaplaşma içinde oldukları görülür. Bir yanda Habil’in yolundan gidenler, bir yanda Kabil’in yolundan gidenler vardır. Habil’in izleyicilerinin inşa ettikleri medeniyetler, kutsal kaynaklardan beslenirken, Kabil’in izleyicilerinin inşa ettikleri medeniyetler, seküler kaynaklardan beslenirler. Medeniyetler tarihinde Habil uzlaşmanın, Kabil çatışmanın simgesidir.

Okumaya devam et “Yirmi birinci yüzyılın ortasında Avrupa yeni Ortadoğu olacaktır”

Amerika’dan çin’e dünyada erdemli devlet erdemli yönetici erdemli toplum kıtlığı çekiliyor

Doğudan Batıya devletlerin yönetim sorunlarına, çözüm aramada Felsefeden ve Edebiyattan yararlanma konusunda yapılan araştırmalar giderek çoğalmaktadır. Çünkü devletlerin ve kuruluşların yönetiminde uygulanan, demokratik ve otokratik kuramlar, bütün ülkelerin ekonomik, siyasal ve kültürel yapılarında köklü dönüşümlerin tetikleyicileri olmaktadırlar. Ülkelerdeki iktidar savaşları, dehşet verici toplu ölümlere ve şehirlerde büyük yıkımlara yol açmaktadır.

Okumaya devam et “Amerika’dan çin’e dünyada erdemli devlet erdemli yönetici erdemli toplum kıtlığı çekiliyor”

Dünyada hiç kimse Hiroşima’da Japonların öldüğü gibi ölmesin hiç kimse Japonların gördüğünü görmesin

Dünyada ilk defa atom bombası, 75 yıl önce Ağustos ayında, Amerikalılar tarafından, Japonya’nın Hiroşima şehrine atılmıştır. Hiroşima’nın ardından, üç gün sonra ikinci atom bombası Nagasaki”ye atılıyor. Japonya’nın iki kentinin haritadan silinmesi ve 140 bin sivil Japon’un ölmesiyle, Japonya kayıtsız ve şartsız Amerika’ya teslim olmuştur. İki atom bombası Japonya’yı ve savaşı bitirmiştir.

Okumaya devam et “Dünyada hiç kimse Hiroşima’da Japonların öldüğü gibi ölmesin hiç kimse Japonların gördüğünü görmesin”

Ayasofya’da okunan her ezan Vatikan’da okunan bir ezandır

Bilgi ve bilgeliğe sevdalı, Bilge Sultan Fatih’in, İkinci Roma’yı İstanbul’a dönüştürmesinin ardından Anadolu insanına büyük fetih kapıları açılmıştır. Bilgeliğe dönüşen bilgiyi, yitirdikleri paha biçilmez bir hazine olarak gören Türkler, bilgi ve bilgeliğin peşinde Asya’nın içlerinden Avrupa’nın içlerine doğru, uzun bir bilgelik yolculuğuna çıkmışlardır. Yeryüzünde bilgelik yitirilse, Bilgelerin Sultanı Mevlana’nın izini sürenler, yitirilen bilgeliliği zenginleşmiş olarak tekrar bulurlar.

Okumaya devam et “Ayasofya’da okunan her ezan Vatikan’da okunan bir ezandır”

Kare dünyada kızıl elma yeryüzündeki şehirlerde değil gökyüzündeki yıldızlardadır

Anadolu insanının tarih içinde, yüzyıllarca süren uzun yolculuğunda, Türk ırklarıyla birlikte, Müslüman ve Hristiyan ırklar da yer almıştır. Türkler Mekke’nin çağrısını, dünyanın bütün şehirlerinde tekrarlamak için, yeryüzünün her köşesini ulaşılması gereken, bir kızıl elma gibi görmüşlerdir. Türkiye’de yaşayan kuşakların, ataları Asya’da doğmuşlardır. Onların çocukları Anadolu’da doğdular, torunları da Avrupa’da doğacaklardır.

Okumaya devam et “Kare dünyada kızıl elma yeryüzündeki şehirlerde değil gökyüzündeki yıldızlardadır”

Oluşmakta olan kare dünyada omuzlarında silah taşıyanlar ellerinde kitap taşıyanlar tarafından durdururlar

Tarihsel süreçte toplumlar bulundukları yerde kalmazlar konumlarını sürekli değiştirirler. Toplumların yapı değiştirmeleri, olumlu yönde büyümeye dönük olduğu gibi, olumsuz yönde küçülmeye dönük de olabilir.Nasıl tabiattaki doğal olayların uymak zorunda olduğu doğal yasalar varsa, toplumda insanların uymaları gereken toplumsal yasalar vardır. Tarihte toplumsal yasaların kısa dönemden daha çok, uzun dönemde geçerliliklerini, hiç aksatmadan korudukları açıkça gözlenir.

Okumaya devam et “Oluşmakta olan kare dünyada omuzlarında silah taşıyanlar ellerinde kitap taşıyanlar tarafından durdururlar”

Salgın hastalık sonrası küreden kareye dönüşerek bir olmayan dünya savaşlarla yok olur

Küre dünyada savaşlar yalnızca birbirleriyle savaşan ülkeleri yakıp yıkarken, kare dünyada savaşlar birbirleriyle savaşsın savaşmasın, bütün ülkeleri yakıp yıkıyor. Rusya’nın Afganistan’ı, Amerika’nın Irak’ı işgal etmesinden bu yana, İslam dünyasında milyonlarca insan hayatını kaybetmiştir. Bütün Ortadoğu ülkeleri kan denizine dönüşmüştür. Ortadoğu’da barış şehirleri,savaş şehirleri olmuştur.

Okumaya devam et “Salgın hastalık sonrası küreden kareye dönüşerek bir olmayan dünya savaşlarla yok olur”