Yenilik yapmada arı kovanı yöntemini izlemek arılar gibi çalışmak

Gecelerin gündüzleri izlemesi gibi, ekonomik hayatta, üretim tüketimi izler. Nasıl gecesiz gündüz olmazsa, tüketimsiz üretim olmaz. Hayatın her alanında tüketim üretimi, üretim tüketimi peşinden sürükler. İnsanlar yaşamaya kayıtsız kalamadıkları gibi, üretime ve tüketime kayıtsız kalamazlar. Hayatın kolaylaştırılması ve güzelleştirilmesi, bütün kuruluşların yararlı üretimde yarışmalarına dayanır.

Üretim konuları ne olursa olsun, sürekli yenilik yapmayan, kendilerini sürekli yenilemeyen kuruluşlar, uluslararası pazarlarda yarışma üstünlüğü kazanamazlar. Yıldan yıla hızlanan ve yeni boyutlar kazanan küresel yarış, bütün kuruluşları dünya kalitesinde, dünya fiyatlarında, ürün, hizmet ve bilgi üretmeye zorlamaktadır. Bu yüzden yenilik yaparak, katma değerleri artırmak, maliyetleri düşürmek, bütün kuruluşlar için hayati önem taşımaktadır.

Yenilik yapmak iki boyutlu bir alandır, bir boyutunda küresel yarışma gücü kazanma, bir boyutunda üretimde katma değeri artırma hedefi vardır. Bilgi toplumlarının değer toplumlarına dönüşmeye başladığı bir dünyada, bütün kuruluşlar ürettikleri ürünlerde ve hizmetlerde, bilgi yoğunluğuyla birlikte, değer yoğunluğunu da artıran, yenilikler peşinde koşuyorlar. Onlar üretimde yapılan yeniliklerin, topluma zarar vermeden yarar sağlamasına büyük özen gösterirler.

Değer toplumu kuruluşları, kalıcı ve yararlı bir yenilikler yapmak için, Kevin Kelly’nin, “Arı kovanı çalışma düzeni” olarak nitelendirdiği, bir çalışma yöntemi uyguluyorlar. Arı kovanlarında her arının istediği zaman, istediği yere gittiği, istediğini yaptığı, çok sayıda küçük dinamiklerden oluşan, çok büyük bir dinamik oluşturulur. Kuruluşlar arıların çalışma düzenini benimserlerse, özgürlük alanını genişleterek, katılımı artıran bir yönetimle, yenilik yapma güçlerini geliştirirler.

Uzakları yakınlaştıran kuruluşlar dünyasında, geleneksel yapılarını değiştirerek, çalışanların, ortakların, yöneticilerin, tedarikçilerin ve müşterilerin katılımını sağlayacak, yenilikçi çalışma düzenleri çok büyük önem kazanıyor. Dünyanın her yerinde yeni düşünceler, kuruluşların tavanlarından daha çok, işin içinde olan tabanlarından kaynaklanır. Bir ürün ya da hizmetin gelişmesine dünyanın neresinde olurlarsa olsunlar, üretenler kadar tüketenler de katkıda bulunur.

Yenilik yapmada ve hayatı yaşanır kılmada, en önemli, en güçlü ve en etkili dinamik, bütün insanlığın oluşturduğu en büyük dinamiktir. Duvarsız ve kapısız bir kuruluşa dönüşen dünyada, en önemli ve en büyük yenilik kaynağı, yüzyılların içinde süzülüp gelen değerlerle yoğurulan, insanlığın bilgi ve bilgelik birikimidir. Kuruluşlar geçmişten yola çıkarak buldukları yenilikleri, güncelleyerek geleceğe taşırlar. Gelecek yeniliklere yapılan yatırımlarla yaşanır kılınır.

Kuruluşlar kusurları azaltan üreticilerle, hataları gören tüketicilerle yenilik yolunu genişletirler.

Kusursuzlukta yarışan kuruluşlar, yaptıkları yeniliklerle, ürünlerinin kusurlarını azaltırlar.

Yeniliklerle sürekli yenilenen kuruluşların ürünlerinden kimse usanmaz.