Bütün ülkeler yeni dönemde ben diyen savaş Amerika’sının biz diyen barış Amerika’sına dönüşmesini bekliyor

İngiltere’nin öncülüğünde Batı dünyası, Asya’nın ve Afrika’nın zengin hammadde kaynaklarına el koyarak, dünya tarihinde benzeri görülmeyen bir bolluğa kavuşmuştur. Batı’nın sanayi toplumları Doğu’nun kaynaklarıyla, zenginliğin doruk noktasına ulaşmışlar. Dinler toplumların afyonudur diyen Batılı seküler insanlar, kutsal kültüre savaş açarak, metafizik alanda büyük bir çoraklaşmaya yol açmışlardır. Batı’nın fiziksel zenginliği, korku verici bir metafizik yoksulluk getirmiştir.

Batılı seküler insanların istedikleri önlerinde, istemedikleri arkalarındadır. Onlar dünyada herkesin gözünü kamaştıran endüstriyel ürünlerle ve geliştirdikleri nükleer silahlarla savaş alıyorlar savaş satıyorlar. Ancak hem Amerikalılar hem Avrupalılar paylaşmak istemedikleri zenginlikleri yitirmekten korkuyorlar. Geçmişte işgal eden Batı ülkeleri, gelecekte işgal edilmenin dehşetini yaşıyorlar. Batı dünyası zenginliğini tırpanlayacak, her kıpırdanışı silahla bastırmaya çalışıyor.

New York’ta İkiz Kulelere yapılan saldırıdan sonra, Batı’nın korkusu yıldan yıla katlanarak artıyor. Bütün Batı dünyası korkuyla uyuyor korkuyla uyanıyor. Amerika, İngiltere ya da Almanya’da bir nükleer enerji santralına yapılabilecek bir intihar saldırısı Washington’u, Londra’yı, Paris’i, Berlin’i ve Moskova’yı, Yirmi birinci yüzyılın Hiroşima’sına ve Nagazaki’sine büyük dönüştürecektir.
Batı dünyası Asya’nın ve Afrika’nın doğal kaynaklarını üzerine kurulan zenginliğin, ne kadar zayıf temellere dayandığını görmenin dehşetini yaşıyor. Bu yüzden bütün Batı ülkelerinde, büyük bir silahlanma yarışı başlamıştır.

Amerikalılar ve Avrupalılar Asya’nın ve Afrika’nın hammadde kaynaklarını ucuza kapatabilmek için, soğuk ya da sıcak her savaşa başvurmaktan çekinmemişlerdir. Çünkü doğal kaynakların Batı’ya akışında, ortaya çıkacak bir darboğaz, savaş ekonomilerinin rüyalarını karabasana çevirir. Kim ne derse desin, terör dinin değil, şiddetin ve dayatmanın bir türevidir. Afganistan’da,Irak’ta, Suriye’de,İrlanda’da,İspanya’da, Fransa’da ve Filistin’de dayatmadan,baskıdan ve savaştan bunalan çaresiz insanlar teröre başvuruyorlar.

İntihar eylemcileri Dostoyevski’nin “Allah yoksa insan özgürdür. Özgürlüğün doruk noktası intihardır” diyen roman insanları gibi düşünüyorlar. Onlar için intihar gibi, cinayet de bir özgürlük eylemidir. Amerika’nın önceliği vardır, önce Amerika, Amerika için her şey mübahtır diyenler, yalnızca dünyayı değil, Amerika’yı da bir savaş alanına çevirmişler, bütün ülkelerde kan gölleri oluşturmuşlardır.

Camus’nun yıllar önce Avrupa için söylediği Amerika için de geçerlidir. Amerika ve Avrupa ya yeni bir medeniyete öncülük yapacaklar ya da toptan intihar edeceklerdir. Bütün ülkeler Amerika’nın ve Avrupa’nın, intihar eylemcileri gibi ölmelerini değil, dünyadaki ve ülkelerindeki intihar eylemlerini önlemelerini bekliyor.

Dünya barışı için bütün ülkelerin, Müslümanlar gibi,”Senin dinin sana benim dinim bana” demesini öğrenmeleri hayati önem taşıyor.

Düz kare dünyada her ülke kapı bir komşudur. Hangi ülkede olursa olsun, bir savaş bütün ülkelerin savaşıdır.

Savaş ve barış gibi, Cennet ve Cehennem, her ülkeye aynı yakınlıktadır.

Yeni dünyada hiçbir ülke Cennet benim, Cehennem başkalarıdır diyemez.