Dünyada hiç kimse Hiroşima’da Japonların öldüğü gibi ölmesin hiç kimse Japonların gördüğünü görmesin

Dünyada ilk defa atom bombası, 75 yıl önce Ağustos ayında, Amerikalılar tarafından, Japonya’nın Hiroşima şehrine atılmıştır. Hiroşima’nın ardından, üç gün sonra ikinci atom bombası Nagasaki”ye atılıyor. Japonya’nın iki kentinin haritadan silinmesi ve 140 bin sivil Japon’un ölmesiyle, Japonya kayıtsız ve şartsız Amerika’ya teslim olmuştur. İki atom bombası Japonya’yı ve savaşı bitirmiştir.

Büyük düşünür ve şair Sezai Karakoç’un “Kutsal At” şiirinde Cezayirliler için söyledikleri, Bosnalılar, Filistinliler,Afganlılar, Iraklılar,Suriyeliler,Lübnanlılar ve daha çok Japonlar için geçerlidir. Gerçekten dünyada kimse Hiroşima’da ve Nagasaki’de, Japonların gördüklerini görmemiştir. Dünyanın hiçbir yerinde, kimse Japonların Hiroşima’da ve Nagasaki’de, öldükleri gibi ölmemiştir. Japonya’ya atılan atom bombaları insanlık tarihinde bir dönüm noktası olmuştur.

Einstein’in ünlü maddenin enerjiye dönüşme formülünü keşfetmesinden sonra, onun kışkırtmasıyla,Amerika dünyanın önde gelen fizikçilerini bir araya toplamış ve iki şehirin yok oluşunun yolunu açmıştır. Ekibin yöneticisi Robert Oppenheimer, atom bombalarının atılmasının sonuçlarını gördükten sonra, “Ben ölümün kendisi, dünyaların yok edicisi oldum” diyerek, büyük pişmanlık duymuştur. Fizikçilerin sınırsız enerji elde etme hırsı, iki şehiri nerdeyse haritadan silmiştir.

New Mexico çölünde, 1945 yılında, atom bombasının denemesine katılan fizikçiler ve generaller, bombanın patlamasıyla birlikte oluşan büyük bir gürültü ve ışıktan dehşete kapılırlar. Onlar farkında olmadan, dünyayı yok edecek, büyük bir enerjiyi ortaya çıkarmanın sorumluluğunu yüklenmişlerdir. Ünlü fizikçiler, Kıyamet’ten bir sahne olan, iki büyük kentin yok oluşunun öncüleri oldular.

Bütün insanlığın geleceğini tehdit eden dehşet verici nükleer silahlarla, dünya yeni bir çağa, bir atom çağına girmiştir. Büyük dinlerin ortaya çıktığı, beş bin yıllık insanlık birikiminin, seküler Batı kültürünün geliştirdiği silahlarla, kısa zamanda toz ve duman bulutuna çevrilip, yok olup gitmemesi için, bütün aydınlara büyük sorumluluklar düşmektedir. Hiroşima ile başlayan korku çağı, umut çağına dönüştürülmelidir.Dünya Hiroşima’dan gereken dersi almamıştır. Küçük Hiroşima’lar birbirini izlemektedir.

Korku çağını, umut çağına dönüştürmede, Harvard Felsefecisi A.N. Whitehead”in vurguladığı gibi: “Yeni bir bakış açısı, yeni bir bilim ve teknolojiden çok daha önemlidir.” Yirmi birinci yüzyılın bir barış yüzyılı olabilmesi için, dünyanın yeni silahlardan daha çok yeni düşüncelere, yeni bakışlara, yeni yaklaşımlara, yeni paradigmalara ihtiyacı vardır.

W. Faulkner, Oxford Üniversitesi’nde yaptığı bir konuşmada, insanlığı atom bombalarının değil bitmeyen tükenmeyen şavaşların tehdit ettiğini vurgulamıştır.

Dünyayı nükleer silahlardan önce Kıyamet günü yoksa, her gün Kıyamet günü olmalı, diyen seküler paradigma tehdit ediyor.

Dünyada toplu ölümlere, toplu göçlere yol açan savaşlar,birbirini izliyor,milyonlarca insan göçmen kamplarında yaşıyor.

Yeni Hiroşima’lar olmaması için,Hiroşima yeni paradigma arayışlarının miladi olmalıdır.