Düzleşen kare dünya kabuğuna çekilen yerel insanların değil kabuğunu kıran küresel insanların dünyasıdır

İkibinli yılların başındaki gelişmeler, ülkeler arasındaki bilgi, sermaye ve teknoloji alışverişine geçmişte benzeri görülmedik bir hız ve bir yoğunluk kazandırmışlardır. Avrupa ve Amerika Birleşik Devletleri arasında olduğu gibi, bütün ülkeler arasındaki sınırlar önemlerini büyük ölçüde yitirmişlerdir. Soğuk savaş döneminin simgesi Berlin duvarı nasıl yıkıldıysa, ülkeleri birbirlerinden ayıran duvarlar da aynı şekilde bir bir yıkılıyor. Dünyada güç ülkelerden şehirlere, devlet kuruluşlarından gönüllü kuruluşlarına kayıyor.

Son yıllardaki bilimsel ve teknolojik gelişmelerle, bütün dünya “Sanayi Devrimiyle Gelen” dönüşüm gibi, yeni bir değişim dönemine girmiştir. Yeni devrimin adı “Küreselleşmedir”. Küreseleşme Thomas Friedman’ın anladığı gibi, rakipsiz kalan Amerikan kültürünün dünya ölçüsünde yaygınlık kazanması değildir. Küreselleşme en geniş anlamıyla milli sınırların önemini yitirmesidir. İletişim ve ulaşım alanındaki gelişmeler, Frances Chairncross’un ayrıntılı olarak anlattığı gibi: “Mesafeyi öldürmüştür.” Ülkeler arasında yalnızca “Mesafe” ve “Mekan” farkı değil, “Zaman” ve “Teknoloji” farkı da ölmüştür.

Küre dünyanın kare dünyaya dönüşerek düzleşmesi, ülkeler arasındaki sınırlarla birlikte toplumlar arasındaki iletişim ve etkileşim engellerini ortadan kaldırmıştır. “İletişim aracı, mesajın kendisidir” diyen iletişim uzmanı Marshall McLuhan, altmışlı yıllarda dünyanın “Global Bir Köy”e dönüştüğünü söylemiştir. Kenichi Ohmahe’nin deyişiyle, internette kurulan “Görünmeyen Kıta” dünyayı daha da küçültmüştür. Bunun için Tom Peters son yılların getirdiği yapılarla “Artık köy çok büyük. Dünya, bir alışveriş merkezi oldu” demektedir. İnternetin ekonomik, siyasal ve kültürel hayata kazandırdığı, yeni boyutlarla küreselleşmeyi kavrayabilmek için, herkesin kendisini dünyada bir yolcu gibi görmesini öğrenmesi gerekir.

Sınırların dışına çıkarak, dünyayı bir bütün olarak görmesini başaramayanlar, küreselleşmenin her gün yeni boyutlar kazanan yapısını kavramakta ve ayak uydurmakta güçlük çekerler.
Küreselleşme yirmi birinci yüzyılda medeniyetler, kültürler, ülkeler ve değişik alanlarda faaliyet gösteren bütün kurumlar ve bütün kuruluşlar için, dünya pazarlarında sağlam bir yer tutmanın “Olmazsa Olmaz” şartı haline gelmiştir. Artık ister ürün, ister hizmet isterse bilgi üretilsin, kuruluşlar yerelleşerek küreselleşmek, küreselleşerek yerelleşmek zorundadırlar. Küresel düz kare dünyada kimseye pasaport sorulmaz. Her çeşit ürün, hizmet ve bilgi üretiminde yerel standartlar yerine küresel standartlar geçmiştir.

Sınırların önemini yitirdiği bir dünyada, ülkelerin kendi içlerine kapanarak, dünya pazarlarında alınan satılan ürünler, hizmetler, bilgiler üretmeleri ve uluslararası ilişkilerde etkili mümkün değildir.

Düzleşen kare dünyanın, yeni mimarları kabuklarına çekilerek, yerelleşen ülkeler ve yerelleşen kuruluşlar değil, kabuklarını kırarak küreselleşen, bütün ülkelerdir, bütün kuruluşlardır.

Küreselleşmeyi hızlandıranlar, altı milyar akıllı telefon taşıyan, her biri bir dünyalı olan, yerel düşünen küresel davranan genç insanlardır.