Ekonomide üretime ülkede yönetime yeni açılımları bütüncül düşünen eleştirel bakan aydınlar kazandırırlar

Habil’den ve Kabil’den bu yana, toplumlarda üretim ve yönetim sorunları tartışılıyor. İnsanların nasıl üretecekleri, üretimi nasıl paylaşacakları, nasıl yönetecekleri, yönetime nasıl katılacakları, her dönemin gündeminde önemli yer tutar. Üretim bilimleriyle, yönetim bilimlerindeki gelişmeler, aralarındaki etkileşimler Yirmibirinci yüzyılı dö nüştürmeye devam ediyorlar. Bu yüzden üretimde paylaşım, yönetimde katılım gündemden hiç düşmüyor.

Tarihin her döneminde üretimde ve yönetimde kazanılan güç, paylaşım ve katılım sorunlarına yol açar. Sezai Karakoç’un dizeleriyle, “Hükümdarın hükümdar olmak için halka yalvardığı / Ama yine de eşsiz zulümler işlediği” bir üretim ve yönetim döneminden geçiliyor. Bu yüzden dünyanın bütün ülkelerinde, üretimi artırma, yönetimi geliştirme konuları tartışılıyor. Üretimi kolaylaştırmada, yönetimi geliştirmede sorgulayıcı, katılımcı, paylaşımcı aydınlara büyük görevler düşüyor.

Üretimin ve yönetimin dili, bütün insanların öğrenmekte güçlük çekmedikleri hem yerel, hem küresel özellikler taşır. Üretimin yalın dilini öğrenenler, yönetimin yalın dilini kısa zamanda öğrenirler. İnsanlar üretim alanlarında ne kadar paylaşımcı olurlarsa, yönetim konularında o kadar katılımcı olurlar. Hem üretim alanlarında, hem yönetim konularında çoğunluğun yolunu izleyenler, hiçbir zaman yanılgıya düşmezler, başarısızlığa uğramazlar.

Ülkelerde üretimin gücü ne kadar artarsa, yönetimin önemi o kadar artar. Bunun için Edmund Burke, “Güç ne kadar büyükse, o kadar tehlikeli olur” vurgulamasını yapar.Anadolu’da “Gücü aşan güç vardır” denilir. Üretimde tüketenlerin üretenleri denetlemesini ve dengelemesini bildikleri gibi, yönetimde yönetilenler yönetenleri denetlemesini ve dengelemesini bilirler. İnsanların çoğunluğu her dönemde, üretimi ve yönetimi sınırları içinde tutmayı başarırlar.

Ülkelerde yönetim konularında sağlanan ilerleme, üretim alanlarına katlanarak yansır. Yönetimde ortaya çıkan aksamalar, üretimdeki gelişmelerin hızını keserler. İbn Haldun’un Mukaddime’de ayrıntılı olark ele aldığı gibi, yönetime katılımın sınırlı olduğu ülkelerde, insanlar üretme güçlerini yitirirler, paylaşılacak üretim azalır, zamanla hiç kalmaz. Üretmeden tüketmeye özenen yönetenler, yönetilenlerin üretim coşkularını yok ederler.

Her dönemde, her alanda haksızlıkların önüne geçmede, çoğunluğun görüşleri belirleyici olur. İnsanlığın üretim ve yönetin tarihinde uzun yolculuklara çıkılırsa, yönetime katılımın azaldığı, gücün bir elde toplandığı ülkelerde, üretimin insanların zorunlu ihtiyaçlarını karşılayamaz duruma düştüğü görülür. Ülkelerde yönetime katılma, ne kadar büyütülür, ne kadar ileri boyutlara taşınırsa, üretimde paylaşma o kadar büyütülür, o kadar ileri boyutlara taşınır.

“Ben yaptım oldu” değil,“Biz yaparsak olur” diyenler üretimi artırırlar, yönetimi iyileştirirler.

Yönetimde katılımı, üretimde paylaşımı, insanların haklarına önem verenler geliştirirler.

Yönetime katılmada ilkeli davrananlar, üretimi paylaşmada ilkesiz davranmazlar.