Güneşin hiç batmadığı gizliliğin olmadığı düz kare dünyada getirisi en büyük olan sermaye dürüstlüktür

Dünyanın en büyük petrol şirketlerinden olan Enron, Lehman Brothers gibi, Wall Street’in en parlak şirketlerinden biridir. Fortune dergisi, Enron”u altı yıl üst üste “Amerika”nın en yenilikci şirketi” olarak seçmiştir. Henry Kissınger ve James Baker gibi, uluslararası politikanın ünlü isimleri, Enron’a danışmanlık yapmışlardır. Amerika Eski Başkanı George W. Bush ve Enron’un yargılanarak hapse mahkum olan, Yönetim Kurulu Başkanı Ken Lay çok yakın dosttur.

Bethany McLean ile Peter Elkind, Canan Feyyat”ın çevirdiği “Gümüş Kurşun” isimli kitaplarında, “Enron’un inanılmaz yükselişini ve önlenemez çöküşü”nü roman tadında, bütün ayrıntılarıyla anlatıyorlar. Enron’un borsa ve muhasebe oyunlarıyla gösterdiği, sanal karların gerçek olmadığı ortaya çıkınca, dünya enerji sektörü büyük bir kriz yaşamıştır. Enron’u deneten ve dürüst diyerek ortakalrını yanıltan, dünyanın önde gelen danışmanlık kuruluşu Arthur Andersen da, bütün itibarını yitirerek, yerle bir olmuştur.

Geliştirdikleri karmaşık finansman ve muhasebe teknikleri ve büyüttükleri sanal karlarla, bütün dünyayı krize sürükleyen banka ve sigorta şirketleri gibi, Enron’u da, gurur, kibir, hırs ve doyma bilmez açgözlülük yıkmıştır. Onların çöküşü, kutsal kültürü pazar mekanızmasından bütünüyle söküp atmaya çalışan, seküler kültürün çöküşüdür. Onlar, birleşik faiz hesaplarına dayanan, sanal karlarıyla ekonomik, kültürel ve siyasal hayatın temel değerlerini dinamitlemişlerdir.

Sovyetler Birliği’nin dağılması, dünyadaki devletçi ekonomilerin sonunu getirmiştir. Artık Marx’ın öne sürdüğü gibi, Komünizm’den önce Kapitalizm gelmeyecektir. Seküler değerlere dayanan Komünizm gibi, seküler değerlere dayanan Kapitalizm de ölmüştür. Dünyada ekonomi odaklı ideolojiler değil, kültür odaklı ekonomiler savaşıyor. Her toplum, Sezai Karkoç’un “Diriliş Neslinin Amentüsü” kitabında ortaya koymaya çalıştığı gibi, kendi kutsal değerlerinden yola çıkarak, kendi şirketleriyle, kendi ekonomisini inşa etmek zorundadır. Kültür ekonomiden, ekonomi kültürden ayrılmaz. Her ikisi de, insanla yaşıttır. Dinsiz kültür, kültürsüz ekonomi olmaz.

Kutsal değerlerden soyutlanmış bir ekonominin, üretim gücünü büyütmesi ve toplumdaki gelir dengesizliklerini gidermesi mümkün değildir. “Anadolu”nun kurtuluş savaşı, ruh cephesinde henüz yapılmadı”, diyen Nurettin Topçu, “Fransızlar Paris”te Sorbon meydanından Ogüste Comte’un büstünü kaldırıp, yerine Pascal”ın heykelini dikmedikleri” için, büyük kültürel ve ekonomik krizlerle karşılaştıklarının üzerinde önemle durur.

Yalnızca Paris değil, başta Washington, Berlin, Londra, Brüksel, Moskova, Ankara, Pekin ve Tokyo olmak üzere, bütün ülkelerin başkentleri, kutsal kültürün öncülerinin büstleriyle donatılmalıdır.

Kültür ve ekonomi kutsal değerlerden soyutlanırsa, dünyada
finansal ve siyasal krizler peş peşe birbirini izler. Hiçbir silahlı ve silahsız güç, krizlerin üstesinden gelemez.

Dünyanın en büyük merkez bankalarının para basma güçleri, değer krizinin doğurduğu çok boyutlu finansal krizleri çözmeye yetmez.

Bütün boyutlarıyla hayat, seküler dünyanın bankalarıyla değil, kutsal kültürün değerleriyle yaşanır kılınır.