İslam’ın Gırnata’da batan güneşi bilgiyi bilgeliğe dönüştüren bilgelerle Brüksel’de yeniden doğacaktır

Avrupa ülkelerinin Almanya’nın öncülüğünde, aralarındaki sınırları ortadan kaldırılarak, ortak para birimine geçmeleri, Endülüs ve Osmanlı dönemlerinde olduğu gibi, Müslümanları, Hristiyanları ve Yahudileri, insanlığın yitirdiği bilgi ve bilgelik hazinelerine dönmek ve yeniden yorumlamak için, birlikte çalışmaya zorluyor. Nüfusu az ekonomik gücü büyük Avrupa ülkeleri, nüfusu çok ekonomik gücü az Asya ülkeleriyle işbirliği yapmadan, yeni yüzyılda varlıklarını koruyacak kültürel zenginliğe ulaşamazlar.

Yirmi birinci yüzyılda İslam ve Batı dünyası, Endülüs’te ve Anadolu’da en güzel örnekleri verilen, üç büyük peygamberin izleyicilerinin gerçekleştirdiği, çok kültürlü ekonomik ve siyasal yapıyı bugüne taşıyarak, bütün dünyanın yararlanacağı bir model ortaya koymak için birlikte çalışmak zorundadırlar. Endülüs’te geliştirilen bilgi ve bilgelik birikimi, Avrupa Rönesansı’nın en büyük ve en önemli kaynaklarından biri olmuştur. Avrupalılar tarihin en kapsamlı kültür transferini, Endülüs’ten yapmışlardır.

Mısır, Kenan, Yunan, Roma, İslam ve Batı kültürleri, insanlığın düşünce ve eylem dünyasının ana kaynağı, büyük peygamberlere verilen “Kutsal Kitaplar”dır. Sezai Karakoç’un “Fizikötesi Açısından Ufuklar ve Daha Ötesi” isimli üç ciltlik kitabında vurguladığı gibi: “Medeniyet temelde tektir.” Çağlar içinde süzüle süzüle bugüne kadar gelen, bütün insanlığın ekonomik, siyasal ve kültürel medeniyet birikimi, kutsal kitaplarda anlatılan “Yitik Cennet”i dünyada arama, bulma ve olma serüvenidir.

Asya ve Avrupa arasında ilk insandan bugüne sürekli bilgi, hizmet ve ürün alışverişi olmuştur. Asya kutsal, Avrupa seküler kültürün vatanıdır. Kültürün metafizik boyutunu Asya, fizik boyutunu Avrupa simgeler. Asya’nın ve Avrupa’nın olduğu kadar, bütün dünyanın geleceği, normatif ve pozitif kültürler arasında, birbirini dışlamadan, güçlü olduğu kadar, sağlıklı bir ortaklık kurulmasına bağlıdır. Bunun için bütün dünyanın, Batı’nın pozitif bilgisinden önce, Doğu’nun normatif bilgeliğine ihtiyacı vardır.

Mekke’de,Medine’de,Kudüs’te,Şam’da,Bağgat’ta,Semerkant’ta Kurtuba’da İstanbul’da İbrahim Peygamber ortak paydasında buluşan Üç Büyük Peygamberin bağlıları, normatif ve pozitif alanda, geçmişte eşi ve benzeri görülmedik düşünce ve eylem zenginliği ortaya koymuşlardır.

İki dünyayı altın oranda harmanlayan bilgelere ve bilginlere, düşüncede ve eylemde, yol ve yön gösteren kutup yıldızları, “Dört Kutsal Kitap” ve aralarında ayrım gözetilmeyen, birbirlerini doğrulayan ve tamamlayan, bütün peygamberler olmuştur.

Yirmi birinci yüzyılda bütün dünyada kıtlığı çekilen, yanlışlanabilen bilgilerin bilginleri değil, peygamberlerin yanlışlanamayan haberlerine önem ve öncelik veren bilgelerdir.