İsrail benzeri ırkçılık yapan ülkelere kare dünyanın hiçbir kıtasında yer yoktur

Ülkelerin iç ve dış politikadaki ağırlıkları, hatırı sayılır bir nüfus ve üretim gücüne sahip olmalarından kaynaklanır. Bunun için, ülkelerin büyük şehirleri, ekonomik, siyasal ve kültürel hayatın ana dinamiğini oluştururlar. Şehirler ülkelerin hem ekonomik güçlerinin, hem entellektüel derinliklerinin, en somut göstergeleridir. Büyük şehirleri olmayan ülkelerin, uluslarası sorunlarda ağırlıkları olmaz.

İslam dünyasının bir çıban başı olan İsrail, dünyanın ne kadar büyük ordusuna sahip olursa olsun, ülkeler arasında sözü ve etkisi olan bir devlet olamaz. Çünkü, Tevrat bir ırkın kutsal kitabı olduğu gibi, Yahudilik de yalnızca Yakupoğullarının dinidir. Müslümanlık ve Hristiyanlık küreseldir, her soy ve her renkten insanın katılımına açıktır. Yahudilerde ise, anne önemlidir. Annesi Yahudi olmayan Yahudi olamaz.

Yahudilerin milliyetçileri Siyonistler, mavi Nil’le yeşil Fırat arasında güçlü İsrail devletinin rüyası görmektedirler. Ancak ikibin yılda, bütün dünyaya dağılmış Yahudilerin on beş milyonluk bir nüfusa ulaşmaları, onların Kıyamete kadar büyük devlet olmalarının mümkün olmayacağını göstermektedir. İsrail Filistin topraklarındaki varlığını, Amerika’nın kayıtsız şartsız desteğiyle sürdürmektedir. New York’ta Tel Aviv’den daha çok Yahudi yaşamaktadır. Siyonistlerin kutsal şehirleri, Kudüs değil “Jew York”, olarak bilinen New York’tur.

Afganistan’da,Irak’ta,Suriye’de,Yemen’de, yaşanan olaylardan sonra açıkça ortaya çıktı ki, yalnızca silah gücüyle, ülkelerin varlıklarını korumaları mümkün değildir. Ülkelerin gelecekteki en büyük güvenceleri, ordularından önce genç nüfusları olacaktır. İsrail gibi,Körfez ülkeleri gibi, belirli bir nüfus büyüklüğüne ulaşmayan ülkelerin,doğal kaynak ve silah gücüyle, ayakta kalmaları ve varlıklarını korumalarını kimse beklemiyor.Yeni düz kare dünya, silahlı güçlerin değil,silahsız güçlerin dünyasıdır.

İsrail’in iç ve dış politikasını Yahudi geleneği değil, Yirminci yüzyılın en büyük ve en bulaşıcı hastalığı olan ırkçılık belirliyor. Irkçılığın anası da “Nazizm”dir. Filistin topraklarını kan ve gözyaşı göllerine çeviren, dünyanın en kanlı ırkçılık hareketlerinden biri olan Siyonizm”dir. Nazizmi aratmayan Siyonizm, son iki yüzyılın en kanlı, en dehşet verici ırkçılık hareketidir. Yahudiler Almanların kendilerine uyguladıkları, soykırımın kat kat fazlasını Filistinlilere uygulamaktadırlar. Onlar Avrupalı ustalarından, çok daha dehşet verici olmuşlardır.

Müslümanlarla Yahudiler, İslamın ilk yıllarından beri, yüzyıllarca bir arada yaşamışlardır. Ancak hiçbir zaman, İslam dünyasında, bir Yahudi karşıtlığı olmamıştır.

Irkçılık peşinde koşan, ayrımcılık yapan ülkeler, bütün dünyayı karşılarına alarak, kendi içlerine kapanmak zorunda kalırlar.

Yirmibirinci yüzyılda ülkelerin güçleri ırklarından değil, geçerliğini hiç yitirmeyen, ilkelerinden kaynaklanacaktır.