“Kazanıyorum öyleyse varım” diyenlerin yol açtıkları banka krizlerin üstesinden “inanıyorum öyleyse varım” diyenlerin reel ekonomileriyle gelinir

Dünyada Batı ülkelerinin ekonomileri küçülürken, Doğu ülkelerinin ekonomileri büyüyor. Doğu ülkelerinden dalga dalga bütün dünyaya yayılan, kutsal kültürünün yaz rüzgarlarına karşı, Batı ülkelerinin seküler kültürünün kış rüzgarları etkilerini yitiriyor. Batı’nın seküler kültüründen beslenen para ticaretinin yol açtığı krizler, bütün ülkelerin ekonomik ve kültürel temellerini sarsıyor. Dünyanın para kasası İsviçre’de toplanan bankaların elinde, her şehir bir Monaco’ya dönüşmüştür.

Alışverişi kolaylaştırma ve ekonomiyi canlı tutma işlevi yüklenen parayı, alınıp satılan bir ürüne dönüştüren Batı ekonomisi, parayı bir değişim aracı olarak gören Doğu ekonomisine karşı açtığı savaşı kaybetmiştir. Yirminci yüzyılda reel ürün ticaretinden önce, sanal para ticaretinden, zengin olan Batı ekonomisi yolun sonuna gelmiştir. Geçen yüzyılın faize ayarlı finansman yöntemleriyle, gelen yüzyılın çok boyutlu ekonomik sorunları çözülmemektedir.

Dünyada nasıl değer toplumunun sorunları, bilgi toplumunun yöntemleriyle çözülmezse, Doğu ekonomisinin sorunları da Batı ekonomisinin yöntemleriyle çözülmez. Milyonlarca insanın işsiz olduğu ülkelerde, Batı’un kitlesel üretim yöntemlerinden önce, kitlelerin üretime katıldığı üretim yöntemlerine ihtiyaç vardır. Yirmibirinci yüzyılda bütün ülkeler, bütün kuruluşlarıyla Batı ekonomisinin bankalarının değirmenine su taşımayı bırakarak, üretim güçlerini büyütmeye çalışıyorlar.

Batı ekonomisinin yol açtığı ekonomik, siyasal ve kültürel krizlerin üstesinden gelmek için, bütün dünyada insanlar gelirlerini bankaların görünmeyen hesaplarından, görünen keselerine aktarıyorlar. Onlar keselerde duran p,aralarla üretime katılarak, para ticaretinin önüne geçiyorlar . Dünyadaki bütün insanlar, paralarını üretimde değerlendirme riskine katlanırlarsa, parayı elden ele dolaştırarak ortadan kaldıran Batı ekonomisinin, insanların gözlerini kamaştıran büyüsü bozulur.

Her toplumda paranın bir üretim gücü vardır. Para boş durursa ürün, hizmet ve bilgi üretme gücünü yitirir. Bütün toplumlarda, para değer koruma, değer taşıma ve değer ölçme aracı olarak görülmüştür. Ekonomi kuramlarında paranın değeri ve işlevi,her dönemde tartışma konusu olmuştur.Parayı araç olmaktan çıkararak, amaç haline getiren toplumlar her dönemde, paranın getirdiği yükler altında ezilerek ekonomik, siyasal ve kültürel krizlere sürüklenmişlerdir.

İnsan değer verirse değeri olan parayı kutsallaştıranlar, bütün ülkelere büyük bedeller ödetmede birbirleriyle yarışıyorlar. Dünyanın karşı karşıya olduğu finansal ve siyasal krizlerin üstesinden gelmesi, seküler kaynaklara dayanan Batı ekonomisini, kutsal kaynaklara dayanan Doğu ekonomisine dönüştürmenin, yol ve yöntemlerini bulmasına bağlıdır. Batı ekonomisinin bütün dünyayı etkileyen finansal krizleri, her ülkeyi “Kutsal Kitap”larla bağlarını yenilemeye zorluyor.

Paralarının değerini koruyanlar, kültürlerinin derinliğini, ekonomilerinin zenginliğini korurlar.

Dünyadaki bütün krizlerin üstesinden, parayı hayatın amacı olmaktan çıkaranlar gelir.

Para servete dönüşmeden, ekonomiye kazandırılırsa, üretim gücünü büyütür.