Postkorona dünyada hiçbir ülke sınırsız ekonomik büyüme peşine düşemez

İnsanlığın atalarının yitirdiği Cennette olduğu gibi, dünyanın hiçbir ülkesinde, doğal zenginlikler sınırsız olmadığı gibi, finansal kaynaklar da sınırsız değildir.Salgın sonrası dünyada hiçbir ülkenin, ortak doğal kaynakları, savaşlarla tüketme hakkı yoktur. İnsanların temel ihtiyaçları olan ürünlerin, hizmetlerin ve bilgilerin karşılanmasından, bütün ülkeler sorumludur. Bu yüzden devletlerin tarıma,sanayiye,eğitime ve sağlığa yaptığı yatırımlar, bütün dünya için hayati önem taşımaktadır.

Anadolu’da denildiği gibi: “Gökten kudret helvası yağar, para yağmaz.” Para gibi, ürün, hizmet ve bilgi de gökten yağmaz. Üreticiler üretecekleri, tüketiciler tüketecekleri, ürünler ve hizmetler için, gerekli kaynakları bulmak zorundadırlar. Tarihin her döneminde, toplumlar ellerindeki sınırlı kaynakları, değerlendirmek sorunuyla, karşı karşıya kalmışlardır. Her dönemin güçlü toplumları, dünyanın kaynaklarından kimseye haksızlık yapmadan, yararlanmasını bilenler olmuştur.

Sanatların en eskisi, bilimlerin de en yenisi Ekonomi, eldeki kaynakları temel ihtiyaçları karşılama yolunda, değerlendirme bilimi olarak tanımlanır. Bir ekonomide kıt kaynakların dağıtımı, arz ve talebe göre fiyatların belirlenmesi, değişik seçenekler arasında, karar verilmesı, pazara dayanır. Her dönemde ekonomilerin can damarlarını pazarlardaki üreticiler ve tüketiciler oluşturmuştur. Onlar ekonominin anayasası olan, arz ve talep yasasına dayanarak, toplumları ayakta tutarlar.

İster Doğu’da, ister Batı’da olsun, her ülkenin pazarlarında bolluk ve kıtlık dönemleri olur. Pazarlardaki aksamalar, üreticiler ve tüketiciler üzerinde olumlu etkiler yanında, olumsuz etkiler doğururlar. Pazarlardaki olumlulukları büyütmede, olumsuzlukları azaltmada, en etkili gücü, hem üreticiler hem de tüketiciler olarak,bütün insanlar oluşturur. Ekonomik, siyasal, kültürel bütün krizler, bir değişim aracı olan parayı, bir ürün gibi alan ve satan, bankalardan kaynaklanır.

Pazarın doğurduğu olumlu etkileri büyütmek, ister kamu, ister özel olsun, bütün kuruluşların dünyayı, bedelsiz ürünler dağıtan bitmez, tükenmez kaynak deposu olmaktan çıkarmalarına bağlıdır. Başta kamu kuruluşları olmak üzere, bütün kuruluşlar dünyadan aldıkları her kaynağın, bir bedeli olduğunu bilmek zorundadırlar. İnsanlar dünyadan, gerekli olandan daha fazlasını alırlarsa, farkında olmadan üstesinden gelinemeyecek, çevre sorunların tetikleyicileri olurlar.

Dünyada bütün ülkelerin karşı karşıya oldukları, çevresel ve finansal krizler, kuruluşların sürdürülemez doğrusal büyüme, peşinde koşmalarından kaynaklanmaktadır. Dağlarıyla, ormanlarıyla, denizleriyle, gölleriyle, nehirleriyle ve ovalarıyla dünya bütün ülkelerin ortak zenginlikleridir. Ne kadar güçlü olursa olsun, hiçbir ülke dünyanın kaynaklarını, sorumsuzca tüketme ayrıcalığına sahip değildir. Dünya kaynaklarının, savaşlarda tüketilmesini önlemek, bütün kuruluşların görevidir.

Yüz yüze olunan krizler, sınırlı bir dünyada, sınırsız istekleri karşılamaya kalkışmanın, önlenemez doğal sonuçlarıdır.

Dünyanın kaynakları sınırsız olmadığı için, gösteriş harcamalarının önlenmesi, hayati önem taşımaktadır.

Dünyada ekonomik büyüme sonsuz, ihtiyaçlar sınırsız değildir.

Ekonomi ağaçlar gibi, doğal sınırlar içinde büyümelidir.

Sınırlı kaynaklarla sınırsız ekonomik büyüme olmaz.