Savaş ülkelerini barış ülkelerine doğrulukta yarışan girişimciler dönüştürürler

Ülkelerin ürün, hizmet ve bilgi üretme güçsüzlüğünün üstesinden gelmede ve yoksulluğun kapalı yapısın kırmada, üreten el olmasını bilen girişimciler, her dönemde sürükleyici bir işlev yüklenirler. Bu yüzden ekonomik gelişmede ve kültürel zenginleşmede, girişimci insan sermayesi, finansal sermayeden daha önce gelir. Çünkü finansal sermaye risk almasını, yenilik yapmasını bilen girişimcilerle, ürünlere ve hizmetlere dönüşür.

Medeniyet şairi Yahya Kemal’in vurguladığı gibi, geçmişte Mesnevi okuyarak Viyana’ya giden Türkler, Yirmi birinci yüzyılda bütün ülkelerin şehirlerine,”Ben gelmedim savaş için. Benim işim barıştır” diyen Yunus’un şiirlerini okuyarak gideceklerdir. Nasıl Yunus kırk yıl dergaha odunun doğrusunu taşımışsa, Anadolu’nun Yunus sevdalısı girişişimcileri de dünya pazarlarına ürünün doğrusunu taşıyacaklardır.

Anadolu’nun doğruluk pasaport taşımaz, herkes doğrudur sen doğru isen diyen, çığır açıcı girişimcileri, ürettikleri ürünlerle, verdikleri hizmetlerle, yaptıkları yeniliklerle, dünya pazarlarında kendilerine geniş alanlar açıyorlar. Onlar doğrulukta kendileriyle yarışarak,rakiplerini önlerinde gidiyorlar. Ve doğruluğun izlenmesi gereken örneği oluyorlar.

Mesnevi’yi bildikleri kadar, Mukaddime’yi de bilen Anadolu girişimcileri, dünyada aranan ürünler, aranan hizmetler ve aranan bilgiler üreten, başarılı küresel kurluşlar gibi, hem yerel, hem küresel olmasını biliyorlar. Onlar yerel düşünmenin ve küresel davranmanın, en güzel örneklerini veriyorlar.

Andolu’da kendi ayaklarını yere sağlam basan doğruluk vurgunları, doğruluktan terazi tutuyorlar, doğruluğu doğrulukla tartıyorlar, dünya pazarlarında doğruluk alıp, doğruluk satıyorlar.Onlara bu yüzden, bütün ülkeler, kapılarını, sonuna kadar açıyorlar.

Oluşmakta olan düz kare dünyada hiç bir girişimcinin, kendi ülkesinin sınırları içinde kalarak, bir dünya girişimcisi olması,dünya pazarlarına açılması mümkün değildir.

Anadolu’da “Arı kovanın dışına çıkmazsa bal yapamaz” denilir. Nasıl balıklar denizlerine göre büyürlerse, girişimciler de pazarlarına göre büyürler.

Girişimcilere dünyanın hiçbir ülkesinde pasaport sorulmaz .

Pazarlarda üreten eller, tüketen ellerden daha güçlüdür.

Üretmesini bilenler,bütün pazarların yolunu bilirler.