Savaşın kötü barışın iyi görüldüğü kare dünyada savaşların kazananı barışların kaybedeni olmaz

Devlet yönetiminde erdem, ülkeler arasındaki üretim yarışını, savaş ekonomisinden, barış ekonomisine, dönüştürmesine bilmektedir. Tarihin her döneminde, barış isteyenler, savaş isteyenlerden daha güçlü olmuşlardır. Tarih boyunca gözlendiği gibi, insanlığın en güzel eserleri, cephelerde değil, şehirlerde verilmiştir. Bütün ülkelerin birbirine komşu olduğu dünyada, savaşın iyisi barışın kötüsü olmaz.

Cemil Oktay,”Modern Toplumlarda Savaş ve Barış” Başlıklı kitabında, Kant”tan Hegel”e İbn Haldun”dan Marx”a kadar önemli düşürlerde, savaş ve barış kavramlarına yüklenen anlamları ve kazandırılan açılımları tartışarak barışın yolunu açmaya çalışıyor.”Bir insanı öldüren,bütün insanlığı öldürür” diyenler, savaş peşinde değil,barış peşinde koşarlar.Bütün aydınlar barış stratejileri geliştirmelidir.

Oktay, Tarihçi Herodot”un “Hiç kimse savaşı barışa tercih edecek kadar deli değildir, savaşta babalar oğullarını defnederler, barışta ise oğullar babalarını defnederler” değerlendirmesini aktararak, günümüzde, gençlerin bulunduğu cephe ile yaşlıların bulunduğu cephe gerisinin de savaşın yıkıcı etkileriyle karşı karşıya olduğunu vurguluyor. Sanayi ve bilgi toplumlarının geliştirdiği silahlar, savaşın yıkıcı etkilerini, cephelerden şehirlere taşımaktadırlar.

Düzleşen dünyada bütün ülkelerin karşı karşıya oldukları ana sorun, savaş ekonomisinden önce barış ekonomisine küresel boyutlar kazandırmaktır. Artık Clausewitz”in çatışma üstüne geliştirdiği “Topyekun Savaş ” stratejileri değil, Kant”ın geliştirdiği ” Sürekli Barış” stratejileri önemlidir. Bir ülkenin kendini silahlandırmasıyla, rakibini silahlandırması arasında bir fark yoktur. Bugün Amerika’nın elinde olan silah, yarın Rusya’nın elinde olacaktır.

“Kanunların Ruhu” kitabında Montesquieu, tüccar toplumların barışa savaştan daha yaktın olduklarının üzerinde önemle durmaktadır. Çünkü, ticaretin olduğu yerde savaş olmaz. Birbirleriyle alışveriş yapan ülkeler, birbiriyle savaşmazlar. Ticaretin doğasında çatışma değil, uzlaşma vardır, pazarlık vardır ve karşılıklı güven vardır. Ticaret savaştan önce, barışta yeni boyutlar kazanır.

Bütün ülkeler, savaş ekonomisinden barış ekonomisine geçmek ve birbirleri arasındaki ekonomik ilişkilere geliştirmek zorundadırlar. İsrail ile İran arasındaki silahlanma yarışında olduğu gibi, bir ülke kendisi nükleer silahlara sahip olmaya çalışırken, farkında olmadan karşısındaki ülkeyi de nükleer silah sahibi yapar. Bu yüzden ülkeler cephelerde değil, pazarlarda yarışmalıdırlar.

Dünyaya kesintisiz barışı, üniforma değil forma giyenler getirir.

Dünyada forma barışın, üniforma savaşın simgesidir.

Barış isteyenler, savaş isteyenlerden üstündür.