Sınırsız kare dünya için iyi olan her ülke için iyidir

Dünyanın ürün ve hizmet üretiminden değil, paradan para kazanmaya dayanan sanal finansal ekonomisinde büyük bir kriz yaşanıyor. Sınırların dış etkilere karşı koruyuculuğunu yitirdiği bir dünyada, Çin ekonomisinin öksürmesi, başta Avrupa ülkeleri olmak üzere, bütün ülkelerin ekonomilerini yatağa düşürmektedir. Dünyada yaşanan finansal krizler, ülkelerin ekonomik açıdan birbirlerine, ne kadar bağımlı olduğunu göstermektedir.

Küreselleşme olgusu bütün ülkeleri, geçmişte benzeri görülmedik bir biçimde, birbirine bağımlı hale getirmiştir. Sınırsızlaşan dünyada ülkelerin gücü, ekonomik bağımsızlıktan değil, dünya ekonomisiyle bütünleşmiş, ekonomik bağımlılıktan kaynaklanıyor. Güçlü ekonomiler, başka ülkelerle hem ithalat hem de ihracat bağları kurmasını bilen ülkelerdir. Dış pazarlarla bağlarını koparan ülkeler, iç pazarlarının canlılıklarını koruyamazlar.

Dünyada en çok tartışılan konuların başında, dünyanın sınırsızlaşmasıyle gelen yararlar ve zararlar geliyor. Yıldan yıla büyük bir hız ve yoğunluk kazanan kareleşme, üretim gücünü büyütmek isteyen ülkeleri, başka ülkelerle ekonomik bağlarını koparmaya değil, güçlendirmeye zorluyor. İster Batı’nın Doğu’nun pazarlarına açılması olsun, isterse de Doğu’nun Batı’nın pazarlarına açılması olsun, her gün yeniden başlayan yarış, çok boyutlu sürekli bir yarıştır.

Ülkeler yarışı her gün kazansalar da kaybetseler de, ertesi gün yarışa yeniden başlamak zorundadırlar. Bir gün yarışa katılmamak, ülkelerin ürün, hizmet ve bilgi üretme gücünde, büyük aksamalara yol açar. Küresel yarışın dışında kalan ülkeler, yarışta üstünlüklerini yitirirler. Soğuk Savaş döneminin ekonomi, politika ve kültür paradigmaları, büyük bir değişikliğe uğramıştır. Dünyada kendine yeten, kimseyle alışverişi olmayan, hiçbir ülke yoktur.

Birbirleriyle savaşan ülkelerin yerine, birbirleriyle yarışan ülkeler geçmiştir. Ülkelerin korkusu, başka ülkeler tarafından yok edilmek değil, ekonomik, siyasal ve kültürel alanlarda rakip ülkelerden geri kalmaktır. Yeni yüzyılda bütün ülkeler, ekonomik, siyasal ve kültürel alanlarda birbirine bağlıdır, ortak alanları bağımsız alanlarından kat kat fazladır. Dünya bir çarşıya dönüşmüştür. Çarşıde bir ülke değil, bütün ülkeler vardır.

Bilgisayarlar gibi, ülkeler de birbirlerine bağlandılar. Ancak denetim bir ülkenin ya da ülkeler grubunun elinde değildir. Artık kare dünyada Harvard için iyi olan, yalnızca Amerika için değil, Harvard’ın bilimsel ve teknolojik çalışmalarından yararlanan, bütün ülkeler için iyidir. Ekonomik ve kültürel alanlarda, ülkelerin hem iyiliklerinden, hem kötülüklerinden, bütün ülkeler etkilenmektedir.

Düzleşen kare dünyada her ülke yerel düşünüp, küresel davranmasını öğrenmek zorundadır.

Her alanda Mevlana’nın, pergel stratejisini izlemeyen ülkelere, dünya pazarlarında yer yoktur.

İşin başı bir araya gelmektir, ortası bir arada kalmaktır, sonu birlikte çalışmaktır.

Çarşıya dönüşen dünyada, bir ülke için iyi olan, bütün ülkeler için iyidir.

Düz kare dünyada kazandırmayan ülkeler kazanamazlar.