Cahit Zarifoğlu’nun “Yedi güzel adam”larından olmasını bilenler güzellik yüklü bulutların şiirini yakalarlar

Edebiyatçı hayatın bütün boyutlarında, güzel olanı arayandır. Güzellikte sınır tanımayanlar, güzellik arayanların öncüleri olurlar. Çok boyutlu edebiyat dünyasının kapıları, düşünce ve eylemleriyle, güzel olmasını bilenlere açılır. Edebiyat hiç kimsenin kolaylıkla anlatamadığı, görünce herkesin anladığı, güzelliklerin peşine düşmektir. Edebiyatçı güzellik avcısıdır. Hayat güzelliktir, güzellik hayattır. Dünyanın her yanında hayatı, herkes için yaşanır kılanlar, hayatınn güzelliklerini görenlerdir, hayatın şiirini yakalayanlardur.

Anadolu’da bin yılda Hacı Bektaş’ın,Hacı Bayram’ın şiirleriyle, yoğurulan insanların kültüründe, güzellikte yarışmanın yeri ve zamanı yoktur. Toplumun bütün kesimleri, doğumdan ölüme kadar, güzellikte yarışmak zorundadırlar. Güzellikte yarışmanın olmadığı toplumlarda, edebiyatın hiçbir alanında, hayatın hiçbir boyutunda zenginleşme olmaz. Toplumları dönüştürenler, her alanda güzellikte yarışmasını bilenlerdir. Edebiyat dünyasının öncüleri, insanları değiştiren edebiyatın sırlarının, hayatın sınırsız güzellikleri içinde gizlendiklerini bilirler.

“Menziller”in şairi, Cahit Zarifoğlu şiiri gibi, kendisini hemen ele vermeyen, yorulma bilmeyen bir güzellik avcısıdır. Güzellik avcıları gece uyurken değil, gündüz uyanıkken güzel rüya görürler. Onlar güzelliğin şiirinin, rüyasız yazılamayacağını bilirler. Anadolu’yu dönüştürenlerin düşünce ve eylem dünyaları şiirle yoğrulmuştur. “Doğruluğa aşıktır doğru canlar / Doğrulukta bulur onu bulanlar” diyen Yunus gibi, hayatın şiirini yakalayanlar da “Güzelliğe aşıktır güzel olanlar / Güzellikte bulur şiiri bulanlar” demekten hiç geri durmazlar.

Güzelliğin şiirini yakalamak, kalabalıkların değil, kalabalıklar arasında yalnız kalmasını bilenlerin işidir. Onlar, hayatlarının her aşamasında dünyaya yalnız geldiklerini, dünyadan yalnız gideceklerini bilirler. Hayatın her alanında, her güzellik, her zaman, yalnızlığın derinliklerindedir. Kalabalıklar arasında, yalnızlığın derinliklerinde, büyük yolculuklara çıkmasını bilmeyenler, güzelliğin şiirini yakalamakta büyük güçlük çekerler. Bütün dünyada, güzelliğin şiirini bulanlar, kalabalıklardan uzak duranlardır.Güzelliğin yolu, hiçbir zaman kalabalıkların yolu olmamıştır.

Güzelliğin üzerinde güzellik vardır, diyenleri unutulmaz kılan, güzelliğin şiirini ararken, bıkmadan özverili ve usanmadan özgecili davranmalarından kaynaklanır. Kalabalıkta yalnız kalmasını bilenler, yalnızlıktan kurtulmakla kalmazlar, görünmeyen dünyanın güzelliklerini, görünen dünyaya yansımanın da imrenilen zirveleri olurlar. Ağaçlar, güller, güvercinler güzelliklerinin sırlarını, yalnızlığın derinliklerinde uzun yolculuklara çıkan, Sezai Karkoç gibi dünyaya “Yalnızlığın geyik gözlü köşesinen” bakanlara, ”Sigara külü kadar” yalnız olanlara açarlar.

Şairlerin dünyası gördükleri dünya değil, düşündükleri dünyadır. Onlar gördükleri dünyayı, düşündükleri dünyanın rengiyle boyarlar.

Şairler dünyada kalabalıkların baktıkları, doğal zenginliklere bakarlar, ancak hiç kimsenin görmediği güzellikleri görürler.

Ölümsüz şiirlerin şairleri, tarih içindeki geçmişten geleceğe giden, güzellik kervanının gizemli yolcularıdır.

İnsanlığın atalarının yitirdiği, Cennetin yol haritası, güzelliği arayan şairlerin şiirlerindedir.