Kültürel sınırların önem kazandığı dünya yunuslaşarak sinanlaşanların sinanlaşarak yunuslaşanların dünyasıdır

Dünyada ekonomik ve kültürel güç, Atlantik kıyılarından Pasifik kıyılarına kayıyor. Yirminci yüzyılın “İki Kutuplu” dünyası, Yirmi birinci yüzyılda “Çok Kutuplu” dünyaya dönüşüyor. Amerika ve Çin arasında İslam dünyası, belirleyici bir güç kazanıyor. Geleceğin anahtar ülkelerinin arasında, Malezya, Endonezya, Kazakistan, Pakistan, İran,Mısır ve Türkiye önemli yer tutuyor. Onların bilgiyi bilgeliğe, düşünceyi eyleme dönüştüren bilgeleri, şehirlerinden bütün şehirleri aydınlatıyor.

Türk ve İslam dünyasının bilgi ve bilgelik zirveleri, yüzyıllar içinde geçerliliğini yitirmeyen, bütün insanlığa yol ve yön gösteren, kitaplar bırakmışlar. Ahmet Yesevi’den Yunus Emre’ye, Bahaddin Nakşibend’ten Emir Sultan’a, onların bıraktıkları mirastan, bütün insanlık yararlanıyor. Türkler Asya’dan Avrupa’ya, arkalarında şehirler bıraka bıraka, ilerledikleri büyük yolculuklarında, önden giden iki dünyayı altın oranda harmanlayan, her alanda yol açıcı bir işlev yüklenen, büyük bilgeler bulmuşlar.Onlar Yunuslaşarak Sinanlaşanlardır, Sinanlaşarak Yunuslaşanlardır.

İslam dünyasının şehirleriyle, Batı dünyasının şehirlerinin, ekonomik ve kültürel yarışmaya girdiği dönemde, büyük bilgelerin miraslarının önemi katlanark artıyor. Onlar her dönemde yeniden yorumlanan eserleriyle, toplumların yeni şehirler kurmalarının yolunu açarlar. Bilgeler toplumlara, toplumlar şehirlere, her alanda büyük canlılık kazandırırlar. Anadolu’ya Mevlana Konya’yı, Edebali Bilecik’i, Hacı Bayram Ankara’yı, Eşrefoğlu İznik’i,Akşemseddin İstanbul’u kazandırır ve armağan eder.


Katılımcı Demokrasinin ve Paylaşımcı Ekonominin, dünyanın bütün ülkelerinde benimsenmesiyle, büyük küçük bütün şehirler, kendi kendilerini yönetme gücü kazanıyor. Ulaşımdaki ve iletişimdeki baş döndürücü gelişmeler, dünya şehirlerini birbirine yaklaştırıyor, iletişimi ve etkileşimi hızlandırıyor. Sovyetlerin dağılmasıyla dünya, on altı yeni cumhuriyetle tanışıyor. Geriye kalan Rusya Federasyonu, Tataristan’ıyla, Başkurdistan’ıyla birlikte, seksen sekiz özerk cumhuriyetten oluşuyor.


Değerlerden yoksun ekonomilerin elinde, kültürler derinliklerini yitirirler. Ülkelerde araç işlevi yüklenen ekonominin yasaları, amaç işlevi yüklenen kültürün değerleriyle işlerlik kazanırlar. Hayatın her alanında, özne görevini ekonomi değil, kültür yüklenir. Kültürel değerlerini yitiren toplumlar, ekonomik güçlerini yitirirler. Amerika Birleşik Devletleri , Sovyetler Birliği Cumhuriyetleri gibi, değer çözülmelerinin sonrasında, iç savaşsız dağılma yolunda hızla ilerliyor.


Tarihe bakıldığı zaman, köklü dönüşümlerin yaşandığı, dönemlerin hemen öncesinde, büyük değer çözülmelerinin yaşandığı görülür. Batı ülkelerinde yaşanan, hayatın bütün alanlarını etkileyen, değer çözülmeleri, dünyada başta Müslüman ülkeler olmak üzere, Doğu ülkelerinin güç kazanmakta olduklarını gösteriyor. Yalnızca ekonomiye öncelik veren Batı dünyası, farkında olmadan kültürü yoksullaştırarak, yol açtığı savaşlarla, bütün ülkeleri yıkıma sürüklüyor.

Yeni dünya John Naisbitt’in öngörüsüyle, “Bin ülkelik bir dünya” olmaya doğru gidiyor. İster Asya’da, ister Avrupa’da olsun, her şehir yerinden yönetilen bir devlete dönüşüyor. Gelecekte her şehir bir devlet, her devlet küresel bir şehir olacaktır.

Şehirlerin Yunuslaşarak Sinanlaşan, Sinanlaşarak Yunuslaşan bilgeleri, kültürler arasında dostluk köprüleri kurarak, dünya şehirleri arasında, yeni bir yapılanmanın, yeni bir dönüşümün yolunu açıyorlar.

Bilgeler Yunus’un erik ağacında üzüm görmesi,üzüm bulması ve üzüm yemesi gibi,şehirde devleti görürler,devleti bulurlar,devleti yaşarlar.Onlarla Medine’de devlet, devlette Medine kurulur.

Dünyada Kudüs’te, Kurtuba’da, Saraybosna’da olduğu gibi, değişik ırktan, değişik dinden, değişik renkten insanların, barış içinde birlikte yaşadıkları, yeni şehirler oluşuyor.