Dünyada kan ve gözyaşı dökülmesinin önüne uzlaşmayı çatışmadan üstün tutanlar geçerler

Türkçe’ye çok sayıda kitap kazandıran Ergun Göze’nin çevirerek, yayına hazırladığı “Siyonizmin Kurucusu Theodor Herzl’in Hatıraları ve Sultan Abdülhamid” kitabında, İsrail’in kuruluşuna giden yol ayrıntılarıyla anlatılır. Türklerin Kudüs’ten çekilmeleriyle, Filistin’de kesintisiz dört yüzyıl süren uzlaşma, sürekli çatışmaya dönüşür. İsraillilerin ve Filistinlilerin elinde, Kudüs’te kan ve gözyaşı dökülmeye devam ediyor, ne zaman sona ereceğini kimse bilmiyor.

Döneminin acılarını omuzlarında taşıyan, çatışmalardan endişe duyan aydınların düşünce dünyalarında, tarihin olayları tekrarlanmazlar, ancak tekrar tekrar yorumlanırlar. Geçmişle gelecek arasında bağ tarihle kurulur. Dünya Kudüs’te çatışma olursa, hiçbir şehirde uzlaşma olmayacağını bilir. Bu yüzden Vincent Monteil, Roger Garaudy, Edward Said kitaplarıyla, Ortadoğu’nun kanayan yarası Filistin topraklarındaki çatışmayı dünya gündemine taşırlar.

Peygamberler şehiri Kudüs’te, İsrail’in kuruluşundan beri, Filistinlilerle İsrailliler birbirleriyle çatışıyorlar. Bütün Ortadoğu ülkelerinde olduğu gibi, İsrail’de uzlaşma yanlıları çatışma yanlılarından geri kalmasalar da, çatışmaların önünü alamıyorlar. Kutsal kültürlerin İbrahim Peygamber’de buluştuğu, alanı küçük etkisi büyük Kudüs’te bir çatışma, dünya şehirlerine katlanarak yansıyor. Kudüs’te dökülen bir damla kan, bin damla kana dönüşüyor.

Kudüs’te çatışmayı önleyen, uzlaşmayı özendiren Türklerin, koruyuculuklarını yitirmeleriyle başlayan, çatışmaların üstesinden tek partili otokratik yönetimlerle değil, çok partili demokratik yönetimlerle gelinir. Ülkelerin farklı kesimleri arasında uzlaşmaların, yorulma bilmez destekleyicileri olmayanlar, küçük bir uyumsuzlukla başlamaya hazır, çatışmaların önüne geçemezler. Uzlaşmalar çatışmalara karşı elleri sürekli tetikte olanlarla önlenir.

Otokrasiden uzaklaşan “Yöneten” demokrasilerde seçimler yöneticileri, otokrasiye yaklaşan “Yönetilen” demokrasilerde yöneticiler seçimleri değiştirirler. Her dönemde köklü dönüşümlerin yolu, büyük çatışmalarla değil, geniş uzlaşmalarla açılır. Bütün alanlarda “Büyük sayılar yasası” geçerliliğini korur. Çoğunluğun benimsediği ve onayladığı dönüşümler uzun ömürlü olurlarken, benimsemediği ve onaylamadığı dönüşümler, hiçbir zaman uzun ömürlü olmazlar.

Dünyanın her ülkesinde uzlaşmaların sürekliliği, silahsız güçlerin başında yer alan ve çoğunluğun güvencesi olan hukukçularla sağlanır. Hukukçular yöneten azınlığa karşı, yönetilen çoğunluğu haklarının korurlar. Her dönemde demokratik yönetimler otokratik yönetimlere, yönetime bağımlı hukukçuların elleriyle dönüştürürler. Her ülkede yargısız infazlar, bağımsız hukukçular tarafından önlenir. Hukukun bağımsızlığı ve tarafsızlığı çoğunluğa güç verir.

Ülkelerde azınlığın benimsediği, çoğunluğun karşısında yer aldığı, yönetimler çok yaşamazlar.

Çoğunluğun gücü, gözlerin nurundan, alınların terinden, ellerin emeğinden kaynaklanır.

Dünyanın hiçbir ülkesinde, eşit dağıtılan sağduyuya dayananlar yanlışta birleşmezler.