Dünyada toplumsal karlılık ekonomik karlılıktan önce gelir

Kuruluşlar yüzyılında bütün işletmelerin, kültüre ve ekonomiye katkılarının araştırılması, “Ticari ve Sosyal Açıdan Proje Değerlendirme Yöntemleri” kitabımızda ayrıntılı olarak tartışılmıştır. Yatırımların kuruluşlara katkıları ticari, topluma katkıları sosyal karlılık yöntemleriyle ele alınır. Yatırımların olumlu etkilerinin yanında, toplumlara olumsuz etkileri vardır. Sigara üreten kuruluşlar, kendilerine kazanç sağlarken, insanlara ve topluma zarar verirler.


Kuruluşların gelirleri ve giderleri, toplumlara açıklamak zorunda oldukları, finansal tablolarda ayrıntılı olarak yer alırlar. Ancak kuruluşlar toplumun gelirlerinde ve giderlerinde yol açtıkları değişmeleri, hiç hesaba katmadıkları gibi, hiçbir sorumluluk taşımazlar. Alkollü içkiler benzeri, bağımlılığa yol açan, sağlığa zararlı ürünlerin, toplumlara yükledikleri zararları azaltmak için, pek çok ülkede sınırlamalar getirilmiş ve yasal düzenlemeler yapılmıştır.

Kuruluşların toplum üzerindeki,olumsuz etkilerini vurgulayan, iktisatçıların başında Arthur C.Pigou gelir. Pigou “The Economics of Walfare” isimli kitabında, kuruluşların kazanç sağlarken, topluma ve çevreye zarar verdiklerini ortaya koymuştur. Kuruluşların çok tartışılan olumsuz etkilerinin başında, havada, sularda ve topraklarda yol açtıkları kirlenmeler gelir.Kuruluşlar toplumsal sorumluluklarının bilicinde olmazlarsa, çevredeki kirlenmeler katlanarak artar.

Yirmi birinci yüzyıl bilgi yüzyılından önce, toplumsal sorumluluk yüzyılı olacaktır. Artık bütün kuruluşlar, kurumsal kazançları kadar, toplumsal kazançlara ağırlık vermek zorundadırlar. Toplumsal kazançların unutulduğu toplumlarda, kurumsal kazançlar yıkıcı işlev yüklenirler. Toplumlarda her zaman kurumsal kazançlardan önce, toplumsal kazançlar gelmelidir. Toplumsal kazançlar, kurumsal kazançların güvencesidir.

İnsanlara yapılan iyi yatırım, iyi sonuçlar verir.
Kuruluşlar daha çok kazanmaktan önce, daha çok yararlı olmaya bakmalıdır. Gece ve gündüz farkının kalmadığı dünyada, yapılan bir iyilik ve yapılan bir kötülük karşılıksız kalmadığı gibi, hiçbir haksız kazancın gizli kalması mümkün değildir. Kuruluşların kurumsal yapıları iyilikleri özendirmeye, kötülükleri önlemeye odaklanmalıdır. Yirmi birinci yüzyılda bütün kuruluşların, başta gelen kurumsal sorumlulukları,insanları yardım almaya değil, üretim yapmaya özendirmektir.

Kurumsal sorumluk çalışmalarının sürükleyici güçleri, kuruluşların tavanlarından önce tabanlarıdır. Kuruluşların tabanlarıyla toplumların tabanları arasında, büyük bir benzerlik vardır. Onlara kaynak sağlanırsa, estirdikleri iyilik fırtınasında, kötülükler iyiliklere dönüşürler. Tabanların iyilikte yarıştıkları kuruluşlarda ve toplumlarda, olumsuz dışsal etkiler olumlu dışsal etkilere dönüşürler. İnsanlar için iyi olanlar, kuruluşlar için iyi, toplumlar için iyi olur.

Kuruluşlar toplumdan aldıklarından, daha fazlasını topluma verirlerse, herkese yararlı olurlar.

Ekonomik karlılığın yüksekliği, toplumsal karlılığın yüksekliği anlamına gelmez.

Kuruluşlarda iki karlılık birbirine eşit olursa, dünyada kimse yoksul düşmez.