Kültür ve ekonomi arasında, dayanışma ve yardımlaşmanın yolunu açmadan, insan ve tabiat arasında, uyum ve dengenin sağlanmas mümkün değildir. Nasıl kültür ekonomiyi bağrında taşırsa, tabiat da insanı bağrında taşır. Tabiat olmadan insan, insan olmadan hayat olmaz. Seyit Hüseyin Nasr’ın “İnsan ve Tabiat” kitabında vurguladığı gibi, varoluşun anlamı tabiatta gizlidir. İnsan tabiatın bağrından gelmiştir, yine tabiatın bağrına dönecektir. Tabiattan uzaklaşan hayattan uzaklaşır.
Tabiata bakıldığında, başta su olmak üzere, toprak, hava ve güneşten oluştuğu görülür. Tabiatın dört ana unsurunun her biri, insanın hayatında vazgeçilmez bir yer tutar. Birbirleriyle iletişim ve etkileşim içinde olan, dört ana unsuruyla, tabiat bir bilgelik ve hayat kaynağıdır. Aydınlanma dönemiyle, büyük bir güç kazanan seküler kültürün, her alanı kuşatmasıyla, tabiatın dayandığı kutsal kültür, bütünüyle göz ardı edilmiştir.
Yeni düşünme ve görme yöntemleri geliştiren Peter Senge, arkadaşlarıyla bir halka oluşturarak, konuşa konuşa, dinleye dinleye, gözleye gözleye yazdıkları, “Presence” ismini verdikleri kitaplarında, Masaru Emoto’nun “Messeges from Water” adını verdiği, kitabından yola çıkarak, bilgelikle bilgiyi harmanlamışlardır. Onlar öğrenmesini öğrenmenin, doğal yasalarını araştırırken, tabiatla iletişime geçmenin, öneminin üzerinde önemle durmaktadırlar.
Anadolu insanının kültüründe, eylemler düşüncelere bakarak değerlendirilir. İnsanlar düşündüklerini eylemlere dönüştürürler. Eylem görünmeyen dünyadaki düşüncenin, görünen dünyaya yansıyan gölgesidir. Eylemle düşünceler kristalleşerek, hayatı kolaylaştırmanın dinamiği olurlar. Hayatın yaşanır kılınması, insanların düşüncelerini güzelleştirerek, eylemlerini güzelleştirmelerine bağlıdır. Düşünceleri güzel olan insanların, eylemleri çirkin olmaz.
Emoto durur gibi akan, akar gibi duran, düşünce ve eylem kaynağı suya hayrandır. Dünyanın üçte ikisi sularla kaplıdır. İnsan bedeninin yüzde yetmişi de sudan oluşur. Tabiatın ana unsurlarından, biri olan suyu tanımadan, insanı tanımak kolay değildir. Hem sert, hem yumuşak olan, suyun sırrı, hayatın sırrıdır. Emoto çektiği fotoğraflarla, temiz suların kristallerinin düzgün ve düzenli, kirli suların kristallerinin, şekilsiz ve dağınık olduğunu göstermiştir.
Emoto biyolojik olarak, bütün canlılığını yitiren damıtılmış suyun, zayıf ve şekilsiz olan kristallerinin, güzel müzik ve tatlı sözlerle, güçlü ve düzgün kristallere dönüştüğünü, yaptığı çalışmalarla ortaya koymuştur. Su gibi, tabiatın diğer üç ana unsuru da, güzel insanların elinde güzellikleri, çirkin insanların elinde de çirkinlikleri büyütür. Yunus’un şiirlerinde anlattığı gibi, dört unsuruyla birlikte tabiat canlıdır. Tabiatı cansızlaştırmaya çalışanlar, tabiattan önce kendilerini cansızlaştırırlar.
Düşünce ve eylem, insan ve su gibi, birbirleriyle iletişim ve etkileşim içinde olan bir bütündür. Düşüncenin güzelliği eyleme, eylemin gücü düşünceye yansır. İnsan iç ve dış dünyasıyla bir eylem ülkesinde yaşar.
İnsanın düşünceleri güzelse, eylemleri de güzel olur. Ana- dolu’da “Bir insana kırk kere sen güzelsin denilirse, o insan güzel olur” denilir.
İnsan ve tabiat aynı kutsal kaynaktan beslenir. Her ikisi de Allah’ın sınırsız güzelliklerinin yaratılanda yansımasıdır.