Ekonomide tüketicisiz pazar yönetimde seçmensiz demokrasi olmaz

Anadolu’nun bin yıllık tarihiyle yoğurulan Türkler, tüketim dengesizliğ olmayan bir toplum yapısı, ayrıcalığa yol açmayan, bir yönetim örgüsü oluşturmak için çalışıyorlar. Türkiye’nin Avrupa ülkelerinin, hiç birinden geri kalmayan, merkezden daha çok, yerinden yönetime dayanan, bir yönetim ve bir üretim birikimi vardır.Türkler Balkan ülkelerinde, çokkültürlü yönetim kültürünün, en güzel örneklerini vermişlerdir.

Yirmi birinci yüzyılda ülkeler arasında, üretim ve yönetim yapısının zenginleştirilmesi, birbirini büyüten çift yönlü bir süreçtir. Bir ülke başka bir ülkenin, üretim gücünü büyütmeden, kendi üretim gücünü büyütemez. Her ülke için yararlı olmayan bir üretim, hiçbir ülke için yararlı olmaz. Dünya barışının güvencesi ülkelerin siyasal sınırlar değil, ekonomik sınırlarıdır. Ülkelerin siyasal sınırları,ekonomik sınırlarıyla korunur.

Toplum kesimleri arasında gelir dengesizliklerini önleyen, ekonomik yapılanmanın yolu, üreticileriyle birlikte tüketicilerinin pazarlardan geçer. Tüketicilerin kararları üreticileri, seçmenlerin kararları yöneticileri yönlendirmede, büyük işlevler yüklenirler.Hiçbir ülkede tüketiciler olmadan üreticiler, yönetilenler olmadan da yönetenler olmaz.Üretim ve yönetim insanların iki büyük ana sorumluluk alanlarıdır.

Toplumların yönetim ve üretim yapılarında pazarın işleyiş yapısıyla, demokrasinin işleyiş yapısı arasında büyük bir benzerlik vardır. Onlar işleyişlerini güvence altına almadan, ülkelerin geleceklerinin güvence altına alınması mümkün değildir. Üretimde tüketicilerin, yönetimde yönetilenlerin ihtiyaçlarını karşılamada başarısızlığa uğrayan üreticiler ve yöneticiler, ekonomik ve siyasal krizlerin tetikleyicileri olurlar.

Yirmi birinci yüzyılda insanların insanların ceplerinde taşıdıkları paraları ve seçimlerde verdikleri oyları, sahip oldukları en büyük güç kaynaklarıdır. Onlar hep birlikte hareket ederek, üreticileri ve yöneticileri hem ödüllendirirler, hem cezalandırırlar.Ekonomilerin işleyişinde para nasıl bir işlev yüklenirse, demokrasilerin işleyişinde oy aynı işlevi yüklenir. Dünyanın hiçbir ülkesinde tükecisisiz üretici, seçiçisiz seçilen olmaz.

Anadolu’nun yüzyılların içinde oluşan kültüründe,ortak akılın doğruyu bulmasından kimse kuşkuya düşmez. Üretimde ve yönetimde, en büyük güç ve en büyük güvence,toplumun bütün kesimlerine dayanan ortak akıldır. Dünyanın her yerinde toplumların gücü, ortak akıla gösterdikleri saygıdan kaynaklanır. Yeryüzünün ve gökyüzünün zenginliklerinden, beslenen ortak akılın gelişmesinde, bütün insanlığın katkısı ve yararlanma hakkı vardır.

Her alanda üretirken ve yönetirken kendilerini, en iyi kendileri yapanlar mucizevi bir gelişme gösterirler.

Ortak akıla dayanan toplumlarda “ben benim sen sensin” denilmez,“ ben senim sen bensin”denilir.

Sürekli Cehennem başkalardır diyenlerle,üretimde ve yönetimde yeni açılımlar yapılmaz.