Girişimciler dünyaya en geniş açıdan bakan vizyonları, geçmişten geleceğe uzanan misyonları, ekonominin bütün alanlarını dönüştüren kuruluşlarıyla, kendi ülkeleriyle birlikte, bütün ülkeleri dönüştürmenin, yolunu gösteren kutup yıldızlarıdır. Ürün, hizmet ve bilgi üretmenin, büyük bir hız ve yoğunluk kazandığı dünyanın, yeni akıncıları girişimcilerdir. Onlar gönüllerini kazanmayı bildikleri insan kaynaklarıyla, bilinen doğal kaynaklardan, bilinmeyen ürünler ortaya çıkarırlar.
Habil’den ve Kabil’den bu yana bilinen, bilimlerin hem en eskisi, hem en yenisi ekonomi, karın ve zararın bir arada olduğu, üretim ve tüketim faaliyetlerinin incelenmesidir. Toplumun üretim gücünü büyütenler, uzun vadeli düşünmesini ve risk almasını bilen girişimci öncülerdir. Risk rızkın ikiz kardeşidir. Anadolu’da denildiği gibi: “Korkak insan ne kar eder, ne de zarar”. Zarar etmeyi göze almayan, kar edecek ekonomik fırsatları yakalayamaz.
Yönetim ve üretim dünyasındaki gelişmelerle, kültürel ve ekonomik zenginliğe, yeni boyutlar kazandırmada, doğal kaynakların yerine insan kaynakları geçmiştir. Bunun için Japonya gibi, doğal kaynakları yoksul, buna karşılık insan kaynakları zengin ülkeler, ekonominin hem tarım, hem sanayi, hem de hizmet alanında büyük atılımlar yapmışlardır. İnsan kaynaklarıyla doğal kaynakları, dönüştürmesini bilen güçlü kuruluşların mimarları, her zaman girişimciler olmuştur.
Dünyanın her yerinde, üreten eller bütün toplumların yararlandığı, ortak havuza kova kova su taşırken, tüketen eller ortak havuzdan kova kova su alırlar. Ortak havuza yorulmadan su taşıyan eller, havuzdan usanmadan su alan ellerden daha fazla olurlarsa, toplumlar zenginleşir, daha az olurlarsa toplumlar yoksullaşır. Toplumları zenginleştirenler, üreten eller olmasını bilen girişimcilerdir. Bunun için Anadolu insanın kültüründe, üreten el olmak, tüketen el olmaktan her zaman üstün tutulmuştur.
Girişimcilerin olduğu yerde, zarar etmek yoktur, öğrenmek vardır. Onlar merdivenden düşerek, ayakta durmayı öğrenirler. Ekonomik hayatın ister tarım, ister sanayi, ister bilgi alanı olsun, girişimcilikte kazanç riskle doğru orantılı olarak artar. Girişimciler zarar ederek öğrenmeyi bildikleri için, toplumların ekonomik, siyasal ve kültürel yapılarında köklü dönüşümlerin mimarları olurlar. Girişimciler her zamanda ve her yerde, yeni olmasını ve yeni buluş yapmasını bilirler.
Girişimciler işleri iyi yapmanın değil, iyi işleri yapmanın sevdalısıdırlar. Onların doğurganlıklarının kaynağında, iyi olmak, iyiliği aramak ve iyilikte yarışmak vardır. Onlar iyilikte yarışma olmadan, hayatın hiçbir alanında, gelişme olmayacağını bilirler. Bu yüzden girişimciler, üretimleriyle ve tüketimleriyle, iyilikleri özendirmenin ve kötülükleri önlemenin en güzel örnekleri verirler. Onlar düşünceleriyle ve eylemleriyle, yarından geride, ancak dünden ileride olmaya, büyük önem verirler.
Girişimcilikte ve girişim kültüründe, en büyük risk hiç risk almamaktır.
Rızk insanların peşinden koşmaz, insanlar rızkın peşinden koşarlar.
Risk alanlar alırken de, satarken de, kazanırlar ve kazandırırlar.