Gizliliğin ve kapalı kapıların olmadığı düz kare dünyanın demokrasilerinde statikliğe yer yoktur

Gece ve gündüz, merkez ve çevre, uzaklık ve yakınlık farkının olmadığı kare dünyanın bütün ülkelerinde bir arada yaşayan değişik kuşaklar, demokrasilerini zenginleştirme yolunda, yeni açılımlar yapmak zorundadırlar. Ancak söz konusu demokrasiler olunca, daha önce söylenenleri tekrarlamak yerine, yeni boyutlar kazandırmak ve yeni sözler söylemek çok büyük önem kazanmıştır. Hiçbir ülkede demokrasiler durdukları yerde sürekli kalamazlar. Her ülke, ekonomik, siyasal ve kültürel varlığını koruyabilmek için, yönetiminin geleceğini geçmişinden daha güçlü kılmak zorundadır.

Demokratik kültüre katkılarıyla tanınan Giovanni Sartori, “Demokrasi Teorisine Geri Dönüş” kitabında vurguladığı gibi: “Tarih bir Sisyphus mitidir, her kuşak yeniden başlamak durumundadır”. Yirmi birinci yüzyılda dünya demokrasiler tarihinde yeni bir yol ayrımına gelmiştir. Siyasal sınırları esnekleştiği kare dünyada otokratikleşmeye karşı bütün demokratik yönetimlerin, demokrasi kültürünü zenginleştirmek için işbirliği yapmaları hayati önem taşımaktadır. Bu bağlamda bütün demokratik yönetimlere ve bütün demokrat aydınlara büyük görevler ve önemli sorumluluklar düşmektedir.

Demokrasiler ve ekonomiler, küresel doğal hukuk ve küresel doğal ahlak ilkelerinin oluşturduğu büyük referans dairesinin içinde, birbirleriyle ortak alanı olan iki ana daire oluştururlar. Gönüllü kuruluşlar iki daire dışında kalan alanda yer alırlar ve her iki kesim arasında uyum ve düzeni sağlarlar. Demokrasileri siyasi partiler, ekonomileri şirketler, sivil toplum kuruluşlarını gönüllüler ayakta tutarlar. Büyük referans dairesinin merkezindeki ortak alan ne kadar güçlü olursa, hem demokrasiler, hem ekonomiler o kadar güçlü olur.

Demokrasilerin ve ekonomilerin sağlamlığı, ortak alanlarında yer alan, özgürlükler kadar farklılıklara saygılı, misyon ve vizyon sahibi yöneticilere dayanır. Ülkelerin geleceklerinin, geçmişlerinden daha başarılı olmasında, belirleyici olan, doğal kaynak zenginliği değil, doğal yönetici zenginliğidir. Sağlıklı demokrasilerde ve güçlü ekonomilerde bir değil, yüz binlerce yönetici vardır. Onlar çekirdekte meyvayı, meyvada ağacı görerek, kurumlarını ve kuruluşlarını geleceğe taşırlar.

Dünyadaki her ülkede hem demokrasi, hem ekonomi göründüğü gibi olan, olduğu gibi görünen, oyunu ve parasını doğru yerde, doğru zamanda ve doğru yöntemle değerlendirmesini bilen yöneticileriyle zenginleşir. Onlar doğruluğun elinde kar gibi eridikleri için, onların elinde, demokrasinin ve ekonominin kusurları kar gibi eriyerek etkilerini yitirir. Onların oyları ve paraları, ellerindeki paha biçilmez ateşsiz silahları ateşli silahlardan çok daha güçlüdür.

Demokrasilerde ve ekonomilerde seçenler ve seçilenler görevlerinin ve sorumluluklarının bilincindedirler. Dünyanın neresinde olursa olsun, bir kurum bir kuruluş, baskıyla ve şiddetle rakiplerinin saha dışına çıkarmaya çalışırsa, önünde ya da sonunda kendisini sahanın dışında bulur. Dünyada her zaman güçlerin üzerinde güçler vardır. Allah’ın gücü bütün güçlerin üzerindedir.

Dostoyevski’nin “Karşıtlar olmasa, gelişme de olmaz: Çekim ve itim, akıl ve enerji, sevgi ve nefret, insan varoluşuna aynı derecede gereklidir” görüşü, demokrasinin partileri, ekonominin şirketleri, sivil toplumun gönüllü kuruluşları için de geçerlidir.

Demokrasilerin ve ekonomilerin bütün kurumları ve bütün kuruluşları arasında, büyük ana referans dairesi içinde, iyilikte yarışma olmazsa, hayatın hiçbir alanında onarıcı gelişme olmaz, dönüştürücü zenginleşme görülmez.

Doğrulukta, iyilikte, güzellikte, yenilikte yarışmasını bilmeyenler, kendilerini yarışma dışında bulurlar. Demokrasiler yarışmaya dayalı, açık kapı yönetimleridir, üretimde ve yönetimde gizliliğe yer yoktur.