Her ülkede yerken yalnız yiyenler yüklerini yalnız taşırlar

Ekonomik, siyasal ve kültürel boyutlarıyla, hayata değer katmanın, insanların değerini artırmanın, genel geçer yol ve yöntemi, üzerine uzanan ellerin çok olduğu, geniş sofralar açmaktır. Toprağı derviş öyküleriyle mayalanan Anadolu’da, insanların gönülleri, sofraları ve evleri dostlarına sürekli açıktır. Anadolu insanı, bir kişilik sofrada iki kişinin, iki kişilik sofrada dört kişinin, üç kişilik sofrada dokuz kişinin, doyacağına bütün gönlüyle inanır. Sofraların üstsel olarak büyüyen bir bereketi vardır.

Bir sofranın yol açtığı canlılık, üzerine uzanan ellerin sayısıyla, doğru orantılı olarak artar. Dünyanın neresinde olursa olsun, bütün sofralar sahiplerine gizemli bir güç kazandırırlar. Bir sofrada iki kere iki, her zaman dörtten çok daha büyüktür. Dünyanın her yerinde, insanlar tanıdıkları, sevdikleri ve güvendikleri insanlarla, işbirliği ve ortaklık yapmaya büyük özen gösterirler. Sürekli açık sofralarda kazanılan, geniş arkadaş halkaları olan insanlar, büyük atılımların mimarları olurlar.

İnsanların başarısında her zaman, zengin bir telefon ve geniş bir adres defteri, çok büyük önem taşır. Keith Ferrazzi, “Asla Yalnız Yeme” kitabında, başarısını telefonunda kayıtlı aradığı zaman, kendisine hemen cevap verebilecek, beş binden fazla arkadaşına borçlu olduğunu önemle vurgulamaktadır. Başarılı olmada insanların bildikleri işler kadar, bildikleri kişiler de önemlidir. Dünyada hiç kimse, kendi başına yeterli değildir. Herkes yardımlaşmaya ihtiyaç duyar.

Her insan başka insanların zirvelere çıktıkları, merdivenlerden yararlanarak zirvelere tırmanır. Başarının hiç değişmeyen formülü, karşılığında ne geleceğini hiç düşünmeden, hiçbir karşılık beklemeden vermektir. Verilenler önünde ya da sonunda, erken ya da geç katlanarak geri dönerler. Görünen ve görünmeyen dünyada, nokta kadar iyilik ve nokta kadar kötülük karşılıksız kalmaz. Karşılık beklemeden verenlere, karşılık beklenmeden verilir.

Mobil toplumda Google’un Facebook’un, Twitter’ın, Linkedin’in değerleri, onlardan yararlanan insanların sayılarıyla, doğru orantılı olarak artmaktadır. Aynı şekilde düz kare dünyada, insanların başarısı da, yardım eli uzatılan insanların sayılarıyla, doğru orantılı olarak büyür. Geniş yeryüzü sofraları açanlara, çok daha geniş gökyüzü sofraları açılır. Dünya yardım edenlere yardım edildiği, dostlukların dostluklarla değerlendirildiği, “Yeni Bir Yunus Çağı”na girmiştir.

Gelecekte ortaya çıkacak eğilim araştırmalarının öncüsü John Naisbitt’in vurguladığı gibi: “Yirmi birinci yüzyılın en heyecan verici başarısı, teknoloji sayesinde değil, insanın öneminin ve değerinin artması, daha iyi kavranması sayesinde olacaktır.” Kurum ve kuruluşlarda insanın bir türevi olan entelektüel kaynaklar, çoktan finansal kaynakların önüne geçmiştir. Önyargısız içerikleriyle, dünyada milyonlarca insana ulaşmayı başaran, dostluk halkalarının, sofraları herkese açıktır.

Sofralarda yalnızca yemekler değil, bilgiler, birikimler, bilgelikler de paylaşılır. Bir sofra etrafında, bir araya gelenler, birbirlerine kolay kolay kötülük yapmazlar.

Sofralar tüketen ellerle değil, üreten ellerle kurulur. Yeni dünyanın hiçbir yerinde yerken yalnız yiyenlere yer yoktur.

Kazandırmak kazanmanın kapısıdır. Dünyanın her yerinde, yalnız yiyenler yüklerini yalnız taşırlar.