İstanbul Türklerin Avrupa’ya, Kazan Rusların Asya’ya açılma kapıları olmuştur. Avrupa ve Asya ekseninde, Türkiye ve Rusya iki vazgeçilmez ülkedir. Ekonomik ve kültürel alanlarda Türkiye’nin Avrupa, Rusya’nın Asya ülkeleriyle işbirliği yapmalarında Karadeniz en önemli ortak alanı oluşturuyor. Bölge ülkeleri Karadeniz çevrenizde güç kazanmak için, yüzyıllar boyunca birbirleriyle hem yarıştılar, hem savaştılar. Yirmi birinci yüzyılda Karadeniz, bütün dünyayı dostluğa ve barışa davet ediyor.
Sovyetler Birliğinin dağılması ve Berlin Duvarının yıkılmasıyla, Karadeniz kapalı bir deniz olmaktan çıkmış, bütün dünyaya açık bir deniz haline gelmiştir. Karadeniz Avrupa ve Asya ülkelerini, Boğazlar ve nehirlerle, Akdeniz, Azak, Baltık, Kuzey ve Hazar denizlerine bağlayan, dünyanın en önemli iç denizidir. Türkiye başının üstünde Karadeniz, ayaklarının altında Akdeniz ile iki kıtanın ve iki denizin en stratejik ve önemli ülkesidir.
Türkiye, Rusya, Ukrayna, Romanya, Bulgaristan ve Gürcistan Karadeniz’e kıyısı olan ülkelerdir. Ancak Karadeniz’in kıyı ülkelerini aşan bir stratejik ve kültürel etkinlik coğrafyası vardır. Bu yüzden, Halford Mackinder’in “Kara” ve Alfred Thayer Mahan’ın “Deniz” stratejilerinde, Karadeniz de Akdeniz kadar önemlidir. Türkiye ve Rusya, Karadeniz’ iki kilit ülkesidir.İki ülke arasında ticaret olursa, Karadeniz’de savaş olmaz.
Türkiye’nin öncülüğünde Özal’ın gayretiyle, Rusya, Ukrayna, Romanya, Bulgaristan, Yunanistan, Azerbaycan, Arnavutluk, Gürcistan, Sırbistan ve Moldova arasında gerçekleştirilen, “Karadeniz Ekonomik İşbirliği” platformu, cephelerdeki savaşları, pazarlardaki yarışlara dönüştürecektir. Doğal gaz ve petrol boru hatları, bölge ülkeleri arasındaki siyasal sınırları ortadan kaldırmıştır. Geçen yüzyılın ülkeleri birbirine bağlayan demiryolları yerine, yeni yüzyılda boru hatları geçmiştir. Dünya barışının en büyük güvencesi boru hatlarıdır.
Kültürel işbirliğinin olduğu ülkelerde, ekonomik işbirliği, ekonomik işbirliğinin olduğu ülkelerde de kültürel işbirliği vardır. Ülkeler arasındaki ilişkilerde, kültür ekonominin yolunu aydınlatır. Ekonomi kültürün peşinden gider. Nasıl ayçiçeği yüzünü hep güneşe çevirirse, ekonomi, yüzünü hep kültüre çevirir.Kare dünyada belirleyici olan, ekonomiden önce kültürdür.Yetmiş iki millete bir gözle bakanlar, sorunlarını çatışarak değil uzlaşarak çözerler.Her zaman biz savaşmak için değil, tanışmak için, uzlaşmak için dünyadayız demesini bilirler.
Hayatın her alanında ekonominin gözü sürekli kültürün üzerindedir. Kültür ekonominin olduğu kadar insanın da vicdanıdır. Vicdan ekonomide adaletin terazisidir. Terazi bütün ülkelerde sağlıklı kültürün, dengeli ekonominin ve adil yönetimin simgesidir.
Nuri Pakdil’in vurguladığı gibi: “Türkiye’deki insan vicdanlı olabilirse, Rusya’daki insan da vicdanlı olabilir, Çin’deki, İsveç’teki de, Cezayir’de,Kamboçya’daki de.” Bütün insanlar aynı annenin ve aynı babanın çocuklarıdır, kimsenin ayrıcalığı yoktur.
Her yerde ve her zamanda, bütün insanların saygı duyduğu ve sevgiyle bağlandığı kutsal ve küresel değerler, dünya barışını koruyan en önemli ve en etkili silahsız güçlerdir.
Vicdan insanını özü ve özetidir. İnsanı insan yapan vicdanıdır.
Vicdan dünyada insanları birbirine bağlayan en sağlam zincirdir.
İnsanlık bütün vicdanların toplamıdır.
Ortak vicdan yanlışta birleşmez. Vicdansız kültür derinleşmez. Vicdansız ekonomi güçlenmaz.