Kare dünyada Kafkas Ortadoğu balkan ülkeleri Avrupa ülkelerini yeniden yapılanmaya zorluyor

“Zamanı Aşan Şehirler” kitabımızda anlatıldığı gibi, Üsküdar’ıyla Kudüs, Eyüp’üyle Medine toprağı olan İstanbul’dan, uçakla Kafkas ülkelerinin, en büyük şehiri Bakü’ye, bir yanına Karadeniz’i, bir yanına Akdeniz’i alan Anadolu, baştan sona aşılarak gidilir. Uçaktakiler Türkiye’nin Avrupa yakası üzerinde, küçük bir kavis çizerek, bir saatlik uçuştan sonra kendilerini, her zaman karlarla kaplı, Kafkas dağlarının üzerinde bulurlar.

Kafkas dağlarına uçaktan bakanlar, bir zamanlar Müslümanların Hıristiyanlara karşı, yeryüzünde verdikleri savaşların, gökyüzünde yapılan yarışlara dönüşerek, devam ettiği izlenimine kapılırlar. Üzerinden geçilen coğrafyada, Azerbeycan’la birlikte bütün Kafkaslarda, Türklerle Slavların yüzyıllarca süren hesaplaşmasında, yeni bir sayfa açılıyor, Kafkas ülkeleri yeni bir döneme giriyor.

Slavların Sovyetler döneminde, insanları dehşete düşüren toplu kıyımları, akıl almaz baskıları karşısında, Orta Asya’nın içlerine çekilen Türk boyları, geçmişte olduğu gibi yeniden Azerbeycan üzerinden, Avrupa’nın ortalarında kalan soydaşlarıyla, buluşmaya ve kucaklaşmaya hazırlanıyor. Bin yıllık bilgi ve bilgelik birikimiyle, Küçük Asya güvenle yaslandıkları, eşsiz bir dağ gibi yükseliyor.

İstanbul’un Türklerin eline geçmesinden yüz yıl sonra, “Üçüncü Roma” olmaya özenen Moskova tarafından yakılıp yıkılan Kazan, beş yüz elli yıl sonra, Özerk Cumhuriyetten Bağımsız Cumhuriyete dönüşme yolunda emin adımlarla ilerliyor. Ardından Başkurdistan geliyor. Kazan, Bahçesaray ve Ufa, Moskova, Varşova ve Berlin gibi, ortak “Avrupa Evi”nin ortasında yer alıyor.

Türkler Cengiz ve Timur dönemlerinde, yüzyıllar boyunca Baltık kıyılarına kadar, bütün bölgenin en büyük gücü olmuşlar. Yirminci yüzyılın sonunda ve Yirmi birinci yüzyılın başında, Kuzey Türk dünyası, Asya ve Avrupa ekseninde, yeniden yapılanıyor.

Kuzey’in Müslümanları Batı’nın ve Doğu’nun Hristiyanları, İstanbul’a göre nerede olduklarına bakarak, konumlarını belirlemeye çalışıyorlar. İstanbul yüzyıllarca Avrupa’nın en büyük gücü ve Doğu Hristiyanlarının koruyucusu olmuş.

Yirminci yüzyılın başında, Balkan, Orta Asya ve Kafkas ülkelerinde batan güneşin, Yirmi birinci yüzyılın başında, aynı topraklarda yeniden doğuşuna bütün dünya şahit oluyor.

Moskova’da, Berlin’de,Paris’te, Londra’da, Yeni Bakü’ler, Yeni Buhara’lar,Yeni Kazan’lar,Yeni Kurtuba’lar ortaya çıkıyor.

Londra, Paris, Berlin ve Moskova Avrupa’da en çok Müslümanın yaşadığı şehirlerin başında geliyor.

Müslüman Avrupa, Hristiyan Avrupa’nın merkezine emin adımlarla ilerliyor.

Avrupalıları Çinlilerden, Yunanlılar ve Ermeniler değil, Avrupalı Türkler kurtarır.