Politikanın hayatı yoğurduğu bir dünyada, kültürle yoğrulan bir hayatın, yolunu açmak için, her alanda ulusların üstünde, küresel bir yardımlaşma ve dayanışmaya ihtiyaç vardır. Bütün boyutlarıyla hayatın yaşanır kılınmasında kültür, politikadan çok daha geniş ve çok daha etkili bir alana sahiptir. Kültürler dostlukta sınır tanımayanların, ellerinde büyük bir derinlik, büyük bir zenginlik kazanırlar.
Hızır ile Musa, Sokrat ile Platon, Şems ile Mevlana, Mehmet Akif ile Hasan Basri Çantay, Yahya Kemal ile Ahmet Hamdi Tanpınar, Necip Fazıl ile Sezai Karakoç arasındaki dostluklar, insanlığın bilgi ve bilgelik birikimine, yeni açılımlar kazandırmıştır. Tarihin her döneminde, dünyanın her ülkesinde, onların dostlukları gibi, sınır tanımayan yüz binlerce dostluk örnekleri olmasaydı, insanlığın bilgi ve bilgelik birikimi, bugünkü boyutlarına ulaşmaz, böylesine zenginlik kazanmazdı.
Anadolu insanının, yüzyılların içinden süzülüp gelen zengin kültüründe, engin bilgelik dostlardan dostlara aktarılarak, yaşanılan hayatın bir parçası haline getirilirmiştir. Genişletilmiş onuncu baskısı yapılan, “Görünmeyen Üniversite” kitabında vurgulandığı gibi, dostlar birbirlerini dinleye dinleye, birbirleriyle konuşa konuşa, birbirleriyle tartışa tartışa, birbirleriyle bakışa bakışa, düşünce ve eylem dünyalarının sınırlarını sonuna kadar genişletirler.
Sınırların dışına çıkmayanlar arasında, sınır tanımayan dostluklar kurulmaz. Dostlukta sınırlarını aşanların, dostluklarını sınırlayacak sınır yoktur. Dostlar dostlarının aynasıdırlar. Doğal hayatta her şey ölürken, dostlukta hiçbir şey ölmez. Bu yüzden, dostlar birbirlerinin düşünen akılları, seven gönülleri, konuşan dilleri ve yazan kalemleri olurlar. Dostlar aralarında konuşur gibi susarlar, susar gibi konuşurlar. Onların dostlukları gibi, konuştukları da unutulmaz.
Dostluğa yeni boyutlar kazandıran, dost zenginleri hiçbir yerde yalnız kalmaz, hiçbir zaman yoksul düşmezler. Hayatın her alanında mülk zenginleri değil, dost zenginleri başarılı olurlar. Dost zenginliği her zaman ve her yerde, mülk zenginiğinden daha önemlidir. Dünyanın bütün ülkelerinde, insanların başarısında, kim olduklarından önce, kimin dostları oldukları önemlidir. İnsanların başarısında dostlarının büyük payları vardır.
Montaigne’inin “Denemeler”inde vurguladığı gibi:” Toplumları kusursuz hale getirmenin yolu, sevgiye dayalı dostluklardan geçer.” İnsanlarla dost olmasını başaramayanlar, edebiyatlarla, medeniyetlerle dost olmasını başaramazlar. Medeniyetlerin başarısında seven dostları kadar, eleştiren düşmanları da önemlidir. Dünyada zengin edebiyatlar, kalıcı medeniyetler, sevginin ve eleştirinin sınırlarını bilen, düşmanlarıyla ve dostlarıyla, canlılıklarıyla birlikte, varlıklarını da korumuşlardır.
Zengin edebiyatların, derin medeniyetlerin sadık dostları vardır. Onlar medeniyetlerini edebiyatlarıyla, sürekli zenginleştirmişlerdir.
Dostlar kervanının yolu kesilmez.Dostların dostunu bulanların kervanında, kimse yolunu kaybetmez. Dost olmasını bilenlerin arasında düşmanlığa yer olmaz.
Dostlarıyla, düşmanlarıyla tartışılmayan, yoruma kapalı düşünürlerin, arkalarında iz bırakan, izleyicileri olmaz.
Dünyada dost kervanına katılmayan insanlar,düşünce ve eylem dünyalarında dostsuz kalırlar.