Medeniyetler savaşında devletlerin silahlı sert güçlerinin yerine silahsız esnek güçleri geçmiştir

Cumhuriyet dönemi Anadolu insanının kültür, sanat ve düşünce dünyasını zenginleştirerek,yeni açılımlar, yeni boyutlar kazandıran düşünürlerin başında Sezai Karakoç gelir.
Onun “Yitik Cennet”, “İslamın Dirilişi”, “Diriliş Neslinin Amentüsü”, “İslam Toplumunun Ekonomik Strüktürü” gibi kitapları, dünyadaki gelişmeleri yorumlamak için,sürekli el altında bulundurulması gereken kitaplardır.

Dil ve ülke farklarından daha çok, medeniyet farklarının öne çıktığı dünyada, Karakoç’un düşüncede verdiği medeniyet savaşı, dünyaya açılan Anadolu insanının medeniyet değerlerini, yeniden hayata geçirmede büyük önem taşıyor. Arnold Toynbee “A Study of History” isimli kitabında, ele aldığı önde gelen yirmi bir medeniyetten, yalnızca altı tanesi varlığını koruyor. Giderek yaşayan medeniyetlerin sayısı, daha da azalacaktır.

Dünyanın bilenen en eski medeniyeti, Ortadoğu’da ortaya çıkan Babil medeniyetidir.İnsanlığın bilgi ve bilgelik birikimi, Babil’den Mısır’a, Mısır’dan Yunan’a, Yunan’dan Roma’ya geçmiştir.
Tek Tanrılı dinlere kapalı medeniyetlerin, seküler mirası Roma medeniyetinde toplanmıştır. Bu bağlamda, ilk insandan beri dünyada, iki ana medeniyet savaşıyor. Bir yanda Peygamberler arasında ayrım yapmayan Medine, bir yanda mitolojiye dayanan Roma medeniyeti vardır.

Şehvet ve şiddet bağımlısı Roma, mutsuzluk ve umutsuzluk veren savaş sarhoşluğunu, mirasçısı olduğu Yunan’dan daha ileri boyutlara ulaştırmıştır. Roma’da Yunan’da olduğu gibi,yağma, cinsellik ve savaş, herşeyi kuşatan temel değerler olmuştur.

Toynbee, Russell ve Popper, Eflatun’u seküler dayatmacı yönetimlerin doruk noktası olan Faşizm’le birlikte, Komünizm’in de öncüsü olarak görürler. Yirminci yüzyılı kan gölüne dönüştüren, iki dayatmacı yönetim, çağdaş Roma’ların iki dehşet verici örnekleridir.Onlardan bayrağı Yirmi birinci yüzyılda, “Amerikan İmparatorluğu” almıştır.

Bütün mirasının Medine’de toplandığı Vahiy medeniyeti , Peygamberlere dayanır. Vahiy medeniyetinin kaynağında kutsal kitaplar vardır. “Hakikat inanan insanın yitirilmiş malı gibidir. Onu nerede bulursa alır.” Bu yüzden,Medine medeniyeti, tarih içinde Roma medeniyeti ve değerleriyle, sürekli hesaplaşma içinde olmuştur.

Karakoç’un “Yitik Cennet”te vurguladığı gibi, “İslam Hz. İbrahim’in ve öbür Peygamberler’in yoluna dönüş ve insanlığın ilk insandan itibaren geliştirdiği, Hakikat Medeniyeti’ni dirilişi demektir.” Dünyadaki bütün medeniyetlerin kaynağı,Medine’de doruk noktasına ulaşan, İslam medeniyetidir.Sonda gelen,ancak başta olan İslam medeniyeti,iki dünya medeniyetidir.

Medine ve Roma medeniyetlerinin Habil’le ve Kabil’le başlayan hesaplaşmaları, Kıyamet’e kadar devam edecektir.

Siyasal sınırların önemini yitirdiği dünyada, hiçbir ülkenin hesaplaşmadan kaçması mümkün değildir.

Yirmi birinci yüzyılda hesaplaşma, çatışma alanlarında değil, uzlaşma alanlarında yapılacaktır.

Çatışmada kazanan,uzlaşmada kaybeden olmaz. Kare dünya birlikte yaşama dünyasıdır.