Müzikle yeryüzünün karanlıklarından gökyüzünün aydınlıklarına açılmak

Dünyada çok ileri boyutlara ulaşan, değişik yoğunluklarda bütün ülkelere yayılan şiddet, insanın iç dünyasındaki büyük boşluktan kaynaklanmaktadır. İç dünyalarını yoksullaştıran insanlar, dış dünyalarını da yoksullaştırmak için, toplumun bütün kesimlerine, kin, nefret ve öfke tohumları saçmaktadırlar. Dünyadaki baskı ve şiddet uygulamaları, her ülkede insanların, gönüllerinin derinliklerinde, büyük kan ve gözyaşı gölleri oluşturuyor.

İnsanın iç dünyasıyla birlikte, dış dünyasını da akıl almaz bir biçimde çoraklaştıran, seküler kültürün, çekim alanından kurtulmak için, dünyanın üzerine bir karabasan gibi çöken, ümitsizlik bulutlarının dağıtılması gerekir. Kusursuz bir sanat eserindeki şiir gibi, hayatın şiirini yakalamadan, bütün dünyayı etkisi altına alan karamsarlık bulutları dağıtılmaz. Ümitsizliği ümide çevirmenin, sırrı müzikte gizlidir. Müzikle gönül orduları harekete geçirilir.

Gönüllere seslenen müziğini sevdiren, hayatlarını Anadolu insanının sanatına adayan, yorulma bilmez gayretle, bütün bir topluma, gerçek sanat müziğinin, gönülleri derinleştiren müzik, olduğunu anlatanlar, her zaman çok sevilirler. Onlar Türkiye’de insanları dört bir yanından kuşatan, karamsarlık bulutlarını sürekli dağıtmışlardır. Müzikle insanlar yeryüzünün karanlıklarından alınırlar, gökyüzünün aydınlıklarına taşınırlar. Müzik dünyanın her yerinde, akılları parlatmış, gönülleri aydınlatmıştır.

Anadolu insanı ümitsizliğin üstesinden gelerek, kötümserliği iyimserliğe dönüştüren değerleriyle, bir kıtadan bir kıtaya kadar uzanan, geniş coğrafyada köklü bir müzik geleneği oluşturmuştur. Onun farklı kültürlerin harman olduğu coğrafyalarda, geçen zengin tarihini bilmeyenler, müziğindeki kusursuz uyum ve düzeni kavrayamazlar. Anadolu’nun müziği, insanları yağmur olup, yeryüzünü kirlerinden arıtmaları için, bulutlar katına yükseltir.

Müzik iki kanatlı bir kapıdır. Bir kanadı iyilikleri büyütürken, bir kanadı da kötülükleri büyütür. Bir kanat açılırken, bir kanat da kapanır. Türklerin müziği, Anadolu insanının özü ve özeti olan, Yunus’un şiirlerine benzemektedir. Üçte biri insanların dilindeyse, üçte biri havada kuşların dilinde, üçte biri de denizlerde balıkların dilindedir. Itri gibi Türk müziğinin büyük zirveleri, kuşların ötüşündeki, balıkların yüzüşündeki, eşsiz senfoniyi yakalamayı bilmişlerdir.

Anadolu insanı, bütün olumsuzlukların ümitsizlikten kaynaklandığını bildiği için, sanatında ümitsizliğe kesinlikle yer vermemiştir. Onun mimarlığında Süleymaniye ne ise, müziğin- de de Nevakar odur. Biri mermerin, biri de nağmenin duaya dönüşmesidir. Onlar kıyısız birer okyanus gibi, Anadolu insanına sınırsız ümit ve coşku kaynağı olmuşlardır. Müzik nağmelere dönüşen duyguların, duyguya dönüşen nağmelerin hem akıllara hem de gönüllere seslenen, notalara dökülmüş dilidir.

Dünyada en ölümcül hastalık kanser değil, insanların ürün, hizmet ve bilgi üretme coşkularını yerle bir eden ümitsizliktir. Üretim güçsüzlüğünün ve ümitsizliğin üstesinden müzikle gelinir.

Müzik insanları gizemli yolculuklara çıkararak, gönüllerini derinleştirirken, akıllarını zenginleştirir, bilinmeyen dün- yanın kapılarını açar.

İnsanların iç dünyalarında bahar rüzgarları estiren, dış dünyalarındaki korku bulutlarını dağıtan, müziğin dili küreseldir.