Sınırların ötesinde hayata anlam ve değer kazandıran şiiri yakalamak

Metafizik dünyaya açılmadan, hayatın şiiri yakalanmaz. Bütün boyutlarıyla hayatın zenginleştirilmesi, insanın görünen dünyanın olduğu kadar, görünmeyen dünyanın da derinliklerine doğru uzun yolculuklara çıkmasına bağlıdır. Goethe iyilik görmek, iyilik etmek için, yolculuğa çıkmayı tavsiye etmektedir. Huzur ve mutluluğu yakalayanlar, dünyada bir yolcu gibi yaşamasını bilenlerdir.

İnsanın iç ve dış dünyası, her rüyayı gerçekleştirecek kadar geniş ve zengindir. Dünya zenginliğinin şifresi, fizik ötesi dünyanın, hayatın fiziksel boyutunu bütün alanlarıyla, içselleştirmesinde gizlidir. Fiziksel dünya bütün kapılarını, meta- fizik dünyaya kapatırsa, hayatın her alanına ilkesizlik sel suyu gibi yayılır. İlkesizliğin ilke olduğu toplumlarda, inançsızlık inanç olur. İnancını yitirene her şey mubahtır.

Metafizik ilkelerin saygı, görmediği bir toplumda şiir, şiirin olmadığı bir dünyada da, güzellik olmaz. Güzellik her yerde, her zaman yeni olmayı gerektirir. İlkesizlikle gelen inançsızlık, sanat ile bilimi, hayat ile ölümü birinden diğerine geçilmez sınırlarla ayırmıştır. Ülkeler gibi, hayatın ekonomik, siyasal ve kültürel alanları da birbirinden kesin sınırlarla ayrılmıştır. Artık hayatın her alanını, birbirinden ayıran, aşılmaz duvarlar vardır.

Görünmeyen dünyanın kapıları aralansa, görünen dünyanın ne kadar küçük, ne kadar sınırlı ve ne kadar yoksul olduğunun bilincine varılacaktır. Hayatın şiiri sınırların ötesindedir. Sınırları aşamayanlar, iki dünya arasındaki uyum ve düzeni yakalayamazlar. Hayatı anlamlandırmak için, sınır tanımayan yolcular gibi olmak gerekir. Nasıl bir yolcu için sınır yoksa, bir edebiyatçı için de, sınır yoktur. Aradıklarını bulanlar, edebi- yatçılar gibi, uzun yolculuklara çıkanlardır.

Sınırları aşmak insana, her zaman ürküntü yanında, ürperti de verir. İnsan ömrünün bir sınırı vardır, istenildiği kadar uzatılmaz. Edebiyatın ömrüne ise sınır yoktur, okundukça yaşar, yaşadıkça okunur. Kültür ve ekonomiye, yeni açılımlar kazandıranlar, hayatın her alanında sınırların ötesine geçmesini bilen, görülmeyenin görülmesini başaran edebiyatçılardır. İnsanların iç ve dış dünyalarında, büyük çalkantılara yol açan edebiyatçılar, hiçbir zaman unutulmazlar.

Denizlerin enginliklerine uzanmadan, gökyüzünün derinliklerine dalmadan, edebiyatçılar, sınırların ötesine geçemezler. Unutulmayan edebiyatçılar, görünmeyen dünyanın güzellikleriyle, görünen dünyanın gerçeklerini, yoğurmasını bilen edebiyatçılardır. Edebiyatta özgünlüğün sırrını arayanlar, gerçeğin şiirleştirmesinde bulurlar. Dünyada gerçeklik güzellikte, güzellik gerçeklikte gizlenmiştir.

Dünyayı güzelleştirecek şiir önce gökyüzünde, sonra yeryüzünde yazılır. Görünmeyen dünyada yazılmayan şiirin, gölgesi görünen dünyaya düşmez.

Edebiyatçıların ölümsüz eserlerinde, gökyüzünde görülen rüyalar, yeryüzünde ete kemiğe bürünür, elle tutulurlar, gözle görülürler.

Edebiyatçıların dünyası, sınırların dünyası değildir. Sınırların olduğu yerde, kalıcı edebiyat olmaz.