Ağır işleyen devlet yapısına sahip ülkeler, üretim güçlerini dünyanın önde gelen ülkelerinin seviyesine çıkarmakta güçlük çekerler. Asya ülkeleriyle Avrupa ülkelerinin, üretim seviyeleri arasındaki farkların azaltılması, bütün ülkelerin dünyadaki gelişmeler doğrultusunda, yeniden yapılanmalarına bağlıdır. Sınırların aşılmaz olmaktan çıktığı bir dünyada, bir ülke yoksulken, bir ülkenin zengin olması mümkün değildir.
Ekonomik ve siyasal hayatın düzenlenmesinde, üç ana ilke olan Kopenhag kriterleri, hem Avrupa hem Asya ülkeleri için önem taşımaktadır. İster Avrupa’da, ister Asya’da olsun, Kopenhag kriterlerini yerine getirmeyen ülkeler, demokratik kültüre ve ekonomik yapıya, yeni açılımlar kazandıramazlar. Dünyada ülkeler tüketim seviyesini artırmaktan önce, üretim seviyesini artırmak için yarışmazlarsa, zenginlikleri azaltırlar, yoksullukları çoğaltırlar.
Bütün kurumlarıyla ve bütün kurallarıyla, demokratik mekanizmayı işletemeyen ülkeler, aksamadan işleyen bir pazar mekanizmasına sahip olamazlar. Bu yüzden Kopenhag kriterlerinin, ilk maddesinde demokrasi, ikinci maddesinde pazar mekanizmasının kusursuz olarak, işletilmesinin üzerinde önemle durulmaktadır. İnsan ve azınlık haklarına saygı yanında, küresel etik ve ekonomik ilkeler, her iki mekanizmanın işleyişindeki, ilkesizlikleri önlemede ortak tabanı oluşturmaktadır.
Politikanın ve ekonominin kapsama alanları çok geniştir, hayatı bütün boyutlarıyla kuşatırlar. Her ikisinin merkezinde, sağduyu için yol birdir diyen, iyiyi kötüden ayıran insan vardır. Ülkelerde yöneticileri oylarıyla, seçmesini bilen insanlar, pazarlarda paralarıyla kaliteli ürünleri, kalitesiz ürünlerden ayırmasını bilirler. Bu yüzden politika ve ekonomi biliminin öncüleri, her iki mekanizmanın işleyiş düzenini, anlamaya büyük özen göstermişlerdir.
Aksamadan çalışan demokratik yapısı olan toplumların, kurallara uygun işleyen pazar yapıları olur. Ürünlerin, hizmetlerin ve bilgilerin bütün ülkelerde üretilerek, bütün ülkelere satıldığı, her ülkenin üretici, her ülkenin tüketici olduğu, düz kare bir dünya vardır. Demokratik mekanizmayla birlikte, pazar mekanizmasının kusursuz olarak işletilmesi, bütün ülkelerin yeni zenginlik kaynağıdır. Onların zenginliğinden yararlanmayanlar, sahip oldukları kaynakları değerlendiremezler.
Bütün ülkeler siyasal ve ekonomik yapılarını, Kopenhag kriterleri doğrultusunda, yeniden yapılandırmak zorundadırlar. Ülkeler bütün kurumlarıyla ve kuruluşlarıyla, sürekli yenilenmezlerse, dünyadaki ekonomik, siyasal ve kültürel gelişmelerin öncüleri olamazlar. Karmaşık ve çalkantılı bir dünyada, yenilenme yarışı her gün yeniden başlamaktadır. Ülkeler arasındaki uzun soluklu yarışın sürekli kazananları, sürekli yenilenenleri olacaktır.
Ülkelerde her alandaki başarı, yönetilenlerin yönetenleri, seçimlerle sürekli yenilemelerinden kaynaklanır.
Sözleşmelerini yenilenmeyen, ekonomik ve demokratik yönetimler, yeniliklerini yitirirler.
Ülkelerin ve kuruluşların yönetimi, seçenlerle seçilenler arasında bir sözleşmedir.