Değişik etnik kökenlerden gelen Anadolu insanı, milletten gelen bir istekten daha çok, devletten gelen bir baskıyla, büyük bir değişim yaşamıştır. Türkiye’de büyük sarsıntılara yol açan değişim, evrimle değil, devrimle gerçekleştirilmiştir. Bu yüzden de devrimlerin Anadolu insanının ekonomik ve kültürel dünyasında, büyük sarsıntılara, büyük yıkımları, büyük acılara yol açmıştır.
Türkiye Tek Parti yönetiminde değişimi yönetmesini, değişmeden gelişmesini başaramamıştır. Bütün kesimleriyle Anadolu, öylesine değiştirilmiştir ki, hiçbir şey aynı kalmamıştır. Güçle yapılan devrimler, Anadolu insanının değişmeyen değerlerini de değiştirmiştir. Oysa değişimler değişmeyen değerleri, korumak için yapılır. Değişim süreklidir ve kesintisizdir. Dünyada bir ülke, ne kadar çok değişirse, o kadar aynı kalır. Ancak değişimler, güçle değil, oyla yapılmalıdır.
Tarihin her döneminde, değişimlerin değişmeyen, küresel yasaları vardır. Her değişim sürecinin, değişen değerleriyle, değişmeyen değerleri, gündüzle gece gibi birbirinden ayrılmaz. Hiçbir gündüz yoktur ki, onda bir gece, hiçbir gece yoktur ki, onda bir gündüz olmasın. Benzer şekilde, hiçbir değişen yoktur ki, onda bir değişmeyen, hiçbir değişmeyen yoktur ki, onda bir değişen olmasın. Değişen ile değişmeyen değerler birbirlerini tamamlayan bir bütündür.
Türkiye’nin ana sorunu ya değişmemek ya değişmek değil, hem değişmek hem değişmemektir. Bunun için de bütün bir Anadolu, bir dergahtaki derviş gibi, hem öğreten hem öğrenen, bir gemideki yolcu gibi, hem duran hem giden, bir cevizdeki ağaç gibi, hem görünen hem görünmeyen, olmasını başarmalıdır. O zaman Türkiye, Batılılar gibi, bin ürün bin hizmet üretir, Doğulular gibi, bir ürün bir hizmet tüketir.
Dünyada değişim rüzgarları süreklidir. Zamanı gelmemiş bir değişimi kimsenin hızlandıramadığı gibi, zamanı gelmiş bir değişimi de hiç kimse durduramaz. Değişimi devrimle gerçekleştirenler, büyük zarar verirler. Değişimi evrimle gerçekleştirenler ise, büyük yarar sağlarlar. Devrimler savaşla, evrimler barışla, ülkeleri dönüştürürler. Devrimler çatışmaya, evrimler yarışmaya dayanırlar. Yarışmanın olmadığı ülkelerde, hayatın hiçbir alanında gelişme olmaz.
Hem değişmesini, hem değişmemesini başaramayan ülkeler, uzun ömürlü olmazlar. Türkiye değişmeden değişmesin başaramadığı için, kendilerine benzemeye çalıştığı ülkelerin, çok gerilerinde kalmıştır. Türkiye’de, nelerin değişmesi, nelerin değişmemesi gerektiği, yeterince araştırılmadığından, Anadolu insanı devrimlerle darbelerle çok büyük bedeller ödemiştir. Ayrıca Türkiye üretmeden daha çok, tüketmede Batılılara benzemiştir. Batılılar gibi üretmeyi değil,Batılılar gibi tüketmeyi öğrenmiştir.
Ülkelerin değil medeniyetlerin savaştığı, düz kare dünyada, Türkiye değişmeyen değerleri koruyarak, değişen değerlere uyum sağlamasını öğrenmek zorundadır.
Dünya değişmeyen değerlere dayanılarak değiştirilir. Kök- lü değişim devrimle değil, evrimle gerçekleştirilir.
Devrim kan alır, evrim kan verir. Devrim çatışma, evrim yarışma ister.