Türklerin Doğu’dan Batı’ya yürüyüşlerinde ölümsüz şairlerin kalıcı şiirleri rüzgar kanatlı atlar olmuştur

Kalıcı şiir şairin şiirlerinde, içinde yaşadığı toplumun, korku ve ümitlerini yansıtan şiirdir. Akan zamanın ritmini yakalayan, hayatın nabzını tutan, şiirler unutulmazlar. Onların etkisini hiç yitirmeden, elden ele dolaşan kitaplar gibi, etkilerini koruyarak dilden dile geleceğe taşınırlar. Usta şairler, yerel dilden yola çıkarak, küresel dili yakalayan şairlerdir. Onlar şiiri hayat, hayatı da ölümsüzlük için bilirler.

Selçukluların dağılması, Osmanlıların kurulmasıyla, büyük bir hız ve yoğunluk kazanan, Anadolu’nun dönüşümüne, Yunus’un şiirleri ayna tutmuştur. Yunus yaşadığı dönemi anlatırken, Anadolu’nun kültürel dokusuyla birlikte, ekonomik yapısını da ortaya koymuştur. O şiirleriyle Türk toplumunun, geleceğini aydınlatmıştır. Düşünce ve eyleme, yeni boyutlar kazandıran şairler, toplumların geleceğine ışık tutarak, nesiller arasındaki süreklilik ve bütünlüğün en büyük güvencesi olmuşlardır.

Ölümsüzlüğün yol haritası kutsal kitaplardadır. Şiir onlarda doruk noktasına ulaşmıştır. Onların hayatın özü ve özeti olan şiirlerinde, bütün insanlık kendisini bulmuştur. Onlar bütün insanlığa seslenen çağrılarıyla, ölümsüz hayatın yol haritasını verirler. Onların gizemli dünyasına adım atanlar, kendilerini hiç bilmedikleri bir dünyanın içinde bulurlar, yeni bir ses duyarlar, yeni bir şiir yakalamanın coşkusuyla dolarlar. Artık onlar için, yeryüzü baştan sona büyük bir eylem alanıdır.

Kutsal kitaplarda anlatılan, her biri ayrı bir dünya olan, peygamber öyküleriyle yoğurulan Anadolu insanı, Sultan Bayazıt görünüşlü, Yavuz Sultan duruşludur. Türkler büyük rüyalar görürler, destansı şiirler okurlar, dertlilerin dertlerine ortak olurlar, sevinçlilerin sevinçlerini paylaşırlar, inananları inançta, inanmayanları yaratılışta kardeş olarak bilirler. Bunun için Türklerin gittikleri, her coğrafya savaş beldesi değil, barış beldesi olmuştur. Anadolu’da yoksul zengin, siyah beyaz, denilerek insanlar arasında ayrım yapılmamıştır.

Anadolu insanı sevgiyi elde taşınan bir gül olarak değil, gönülde taşınan bir bahçe olarak görmüştür. Onun için sevginin değeri, sınırsızca sevildiği zaman katlanarak artar. Anadolu’da sevgi hayatın en büyük zenginliğidir. Sevgi arkadaşlıkları kardeşliklere dönüştürür, insanlara yeni zenginlik kapıları açar, geleceğe ilişkin risk alma gücü kazandırır, geleceğe güvenle bakmayı öğretir, üretme coşkusuna, paylaşma isteğine, yeni açılımlar kazandırır.

“Şiir yazıyorum, öyleyse ölümsüzüm” diyen, Anadolu şairlerinin şiirlerinde, kelimeler cümlelere, cümleler sayfalara, sayfalar kitaplara dönüşmüştür. Onların şiirlerini okuyanlar, ümitle elele veren, sınırsız bir coşkuyla dolarlar.

Anadolu insanı, ölümsüzlüğün şiiriyle silahlanmıştır. Anadolu’da insanlar insanları, yaratılanların en güzeli oldukları için severler.

Şiir ekilen topraklardan sevgi biçilir, güzellik biçilir. Ölümsüz şairlerin şiiri, düşüncenin özüdür, eylemin özetidir.