Yirmi birinci yüzyılda Türkiye’siz Avrupa Avrupa’sız Türkiye ekonomik ve kültürel gücünü koruyamaz

Anadolu Balkanları, Balkanlar Osmanlıyı, Osmanlı Avrupa’yı bugünlere taşımıştır. Ömrünü Osmanlı tarihine adayan Halil İnalcık’ın her fırsatta vurguladığı gibi, Avrupa ülkelerinin kültürlerini, dillerini, sınırlarını ve varlıklarını korunmasının güvencesi, üç kıtada yüzyıllarca söz sahibi olan Osmanlı Devleti olmuştur.A vrupa’nın geleceğini,Avrupa’nın pek çok ülkesinden daha büyük olan Avrupa’da yaşayan Türkler belirleyeceklerdir.

Ardında Konya, Bursa, Edirne ve İstanbul’da yoğunlaşan, yüzyılların birikimi kültürle yoğrulan Anadolu’yu bırakan, Osmanlı devletinin Avrupa tarihi içinde vazgeçilmez bir yeri vardır. Balkanlar, Osmanlıların Avrupa ülkeleriyle ilişkilerinde bir köprü işlevi görmüştür. Asya ile Avrupa’nın ekonomik, siyasal ve kültürel alışverişinde Balkanlar stratejik bir öneme sahiptir.

Balkanlar farklı kültürlerin, farklı ırkların, farklı dillerin birbirleriyle hem yarıştığı, hem de çatıştığı bir coğrafya olmuştur. Balkanlar’da barış olmazsa, Avrupa’da da barış olmaz. Anadolu’nun olduğu kadar Avrupa’nın da geleceğini Balkanlara bağlıdır.Bosna Balkanların Anadolu’su,Saraybosna Balkanlarda Bursa’sıdır.

Balkanlar’ın tarihi misyonunu ve stratejik konumunu en güzel ve en kusursuz olarak köprüler anlatır. Nasıl Vişegrad’taki Drina, Mostar’daki Mostar ve Üsküp’teki Taşköprü iki kültürü, iki dili, iki ırkı birbirine bağlarsa, Balkanlar da Doğu ile Batı’yı, geçmiş ile geleceği birbirine bağlar.

Balkanlar’da köprüler ekonomik, siyasal ve kültürel hayatın olduğu kadar savaşsız bir dünyanın da simgesidir. Köprülerin var olduğu bir coğrafyada, kimse barıştan ümidini kesmez. Köprüler, Anadolu ile Balkanlar arasında kültürel bağların geliştirilmesinde İvo Andriç’te beş yüzyıllık birlikte yaşanılan bir tarihe dönüşmüştür.

Anadolu’suz Balkanlar, Balkanlar’sız Anadolu, Avrupa’da bütün ülkelere güven ve ümit veren, bir barış ortamı oluşturamaz. Balkanlar’da edebiyat medeniyete,medeniyet edebiyata dönüşür.
Balkanlar Anadolu’nun Avrupa’daki devamıdır.Balkanlarda edebiyat ve medeniyet altın oranda harmanlanmıştır.Avrupa Rönesansı İtalya’da değil,Müslüman İspanya’da başlamıştır.

Doğu ve Batı Avrupa’daki AnadoluSelanik, Üsküp, Saraybosna, Şumnu, Gümülcüne ve İşkodra ile Berlin, Kopenhag, Amsterdam, Brüksel, Viyana, Paris ve Amsterdam arasında ekonomik ve kültürel köprüler kurarsa, Osmanlı devletinin özgürlük odaklı, çok kültürlü yönetimini güncelleştirmeye çalışan Avrupa Birliği’nin en büyük ve en önemli güvencelerinden biri olur.

Osmanlılar yüzyıllarca Avrupa ülkelerinin tarihinin belirleyicisi olmuşlardır. Yirminci yüzyılın başında İstanbul’a çekilen Anadolu insanı, aynı yüzyılın ikinci yarısında insangücü olarak Batı Avrupa ülkelerine açılmıştır. Osmanlılar Doğu Avrupa’ya gitmişlerdir.

Osmanlı’nın mirası üzerine Türkiye’yi kuran Anadolu insanı, Balkanlar’ı aşarak Fransa’ya, İngiltere’ye, Avusturya’ya ve Almanya’ya gitmiştir. Avrupa Birliği ile Doğu ve Batı Avrupa’daki Türkler, aynı şemsiye altında buluşacaklar.

Geçmişte Osmanlı’nın ulusüstü yönetiminde toplanan Balkan Cumhuriyetleri, Yirmi birinci yüzyılda Avrupa Birliği’nin çatısı altında toplanacaktır.Yunanistan bir Balkan bir Balkan ülkesidir.

Türkiye Osmanlı’nın boş bıraktığı yeri doldurduğu ölçüde, Türk ve İslam dünyasının Avrupa’daki temsilcisi olacaktır.

Avrupa yeniden çok kültürlülüğün vatanı olmaya adaydır.

Almanya’da bir Türkiye,Fransa’da bir Cezayir vardır.

Türkiye’siz Avrupa birliğini koruyamaz.