Arz ve talep yasasını maliyet ve fayda analizini bilmeyenler dünya barışına katkıda bulunamazlar

Ekonomi dünyada, Avrupa’da ortaya çıkmış, bir bilim dalı değildir. Ekonomik konular, ilk insandan bugüne, hayatın her alanında, insanın karşısına çıkarlar, toplumsal, siyasal, kültürel boyutlarıyla hayatı dönüştürürler. Ekonomi bilimi insanların karşılaştıkları, çok boyutlu sorunları çözmeye yarayan, herkesin anlayacağı, küresel bir dildir. Her dil gibi ekonominin dili de sindire sindire öğrenilmelidir.

Arz ve talep yasası, Ekonomi dilinin anası ise, maliyet ve fayda analizi de babasıdır. İnsanlar ister farkında olsunlar, isterse olmasınlar, aldıkları kısa ve uzun vadeli kararlarda, Ekonominin olduğu kadar İşletme bilimlerinin de temeli olan, iki analiz tekniğinden, karşılaştıkları sorunların çözümünde yararlanırlar. Hayatın her alanındaki önemli kararlarda, iki temel yöntemden yararlanmasını bilenler, üretim güçlerini büyüterek, iki günlerini birbirlerinden farklı kılmasını başarırlar.

Ekonominin her alanında, veren el olmada, iki günü birbirinden farklı kılmada, çarşının yolunu öğrenmede, kültürü ekonomiye, ekonomiyi kültüre dönüştürmenin dili ve yöntemleri büyük önem taşırlar. Matthew Arnold, “Şiir, bir şeyi en güzel, en etkileyici ve en gerçek şekilde ifade etme sanatıdır” demektedir. Ekonomi de şiire benzer, bir ürünü, bir hizmeti, bir bilgiyi, en düşük giderle üretme ve en uygun gelirle pazarlama sanatıdır.

Ekonomi de şiir gibi, bütün insanlığın konuştuğu ve anladığı, en çok bilinen küresel bir dildir. Ekonominin öğrettiği yalın dille, her toplum, kültür ve ekonomi arasındaki, altın oranı yakalar ve dünyayı dönüştürme gücü kazanır. Kültür ve ekonomi arasında, hayatın şiirini yakalayabilmek için, ürün, hizmet ve bilgi üretiminde, fayda ve maliyet ya da nimet ve külfet arasında, tutarlı bir araştırma ve karşılaştırma yapmasının bilmek gerekir.

Ülkelerde insanların tüketimlerinin, değişik ürün ve hizmetlerin, arz ve taleplerinde yol açtığı değişmelerin, ekonomik ve kültürel etkilerini ayrıntılı olarak araştırmadan, sağlıklı bir kültürel doku ve sağlam bir ekonomik yapı oluşturulamaz.Köklü bir kültürel ve ekonomik yapıyla, ürün,hizmet ve bilgi üretimi, şehirler arasında olduğu kadar, ülkeler arasında da ekonomik ve kültürel alışverişe, büyük bir hız ve yoğunluk kazandırarak, barışa en önemli katkıda bulunur.

Dünyanın bütün ülkelerinde ekonomik faaliyetler, çoğaltan ve hızlandıran etkileriyle, toplumun bütün kesimlerinde olumlu ve olumsuz değişmelere yol açarlar.

Maliyet ve fayda analizleriyle, bütün kurumların, bütün kuruluşların, iki günleri, iki ayları, iki yılları arasındaki, değişmeler ve gelişmeler değerlendirilir.

Ekonomilerin canlılığı, insanların, kurumların ve kuruluşların, dünyadan aldıklarından daha fazlasını dünyaya vermelerinden kaynaklanır.